Teknoloji çılgınlığı sayesinde, artık birçok ürüne rahatça ulaşabiliyoruz. Giderek ufalan bu cihazlar, hayatımız için büyük kolaylıklar sağlıyor. Peki, bu ürünlerin nasıl evrimleştiğini hiç merak ettiniz mi?


İlk çıktıklarında bazıları beğenilmedi ama şimdi kendi pazarları var

Günümüz teknolojisi için artık çok basit  görünen ve hatta biraz burun kıvıracağınız bu ürünler aslında bir zamanlar piyasayı değiştirmişti. Üstelik yine bu cihazlar, kendi alt türlerini oluşturup birçok tasarımcıya ve firmaya ilham kaynağı da oldu.

Sizin için dijital fotoğraf makinesinden, USB belleğe kadar teknoloji piyasasına ruhunu hediye etmiş ürünleri bir araya getirdik. Bu yazı teknoloji kurtları için hoş bir nostalji yaşatırken, tüketiciler için de bilgi kaynağı olacak. İşte o ürünler…

{pagebreak::Sony Walkman}

Sony Walkman

Eğer belirli bir yaşın üzerindeyseniz ve 80‘ler kuşağını yakaladıysanız, bu ismi duymak bile yüzünüzde anlamlı bir gülümsemeye neden olacaktır. Müzik setleri sayesinde, bu sanatın artık bir sosyal araç haline geldiği o dönemde sokaklarda, elinde radyo ve teyple dolaşan insanları görmek çok normaldi.

İnsanların müzik aşkı özellikle, hava atmak için kapalı mekanlara sığmıyordu. Piyasadaki bu başlığı fark eden Sony ise kimseyi rahatsız etmeden her ortamda dinlenebilecek bir ürün geliştirdi. Walkman adlı bu cihaz, o yıllarda büyük bir popülerliğe kavuşmuştu.


Firmanın ilk çıkarttığı walkman’lerden biri

Hemen taklitleri piyasaya çıktı. Ancak Sony markalı bir Walkman’e sahip olmak statü haline gelmişti. Şu anda belki çok kaba ve biraz da değersiz gözüken bu cihaz, 90’ların sonuna kadar tahtını kimseye bırakmadı.

Aynı mantıkla çalışan ve CD çalan portatif müzik araçları bile Walkman’in verdiği rahatlığı sunamadığı için beklenilen satış başarısını bir türlü yakalayamamıştı.


Teknoloji müzesi türün geçirdiği değişimi gösteriyor

Normalde tek bir kasetçalar olarak tasarlanan bu cihaza, diğer firmalar dahili hoparlör ve çift kaset bölmesi bile yapmıştı. CD çalan cihazlar bir türlü Walkman’i geçemeyince artık, teknoloji firmaları yeni teknolojiler denemeye başladılar.

90’lı yılların sonunda MP3 çalarlar bu şekilde yaratıldı. Walkman,  ilham veren teknoloji sayesinde, günümüzdeki sokakta müzik dinleme furyasına da ön ayak olmuştu.

{pagebreak::Nintendo Gameboy}

Nintendo Gameboy

Ülkemizde, 90’larda çocuk olanların birçoğu Gameboy ismini duyduğu zaman hem sevinecek hem de üzülecek. O dönem gençliği için, teknolojinin tanımı olan bu cihaza sahip olmak istemeyen bir kişi bile bulamazdınız.

Ancak ürün fiyat ve dağıtım sorunları nedeniyle, Türkiye’de bu ürün ancak belirli bir gelir seviyesinin üzerine hitap ediyordu.

Şimdiki el konsollarına göre çok büyük olan ve ekranında sadece yeşil siyah renkler bulunmasına  rağmen bu cihaz hala kullanıcılarının favorisidir. Ürün, Atari kasetlerine benzer özel kartuşlarla çalışıyordu.

Aynı Walkman gibi o dönem için onlarca kopyası ve korsan versiyonu yapılmıştı.


Bu kutu 90’ların çocuklarının en büyük rüyasıydı

Gameboy, hem el konsollu çılgınlığını başlattı hem de piyasadaki farklı bir boşluğu yakaladı. Cihaz ne kadar ufak olsa da, özellikle karanlıkta kullanmak zordu, ayrıca kalitesiz ekran bazı kullanıcıların gözünü yorabiliyordu.

Nintendo’da cihazın bu eksiklerini satış başarısı haline getirip, ekran için özel büyüteç mercek ve mini lamba aparatlarını tasarladı.


Firmalar cihazın eksiklilklerini paraya dönüştürdü

Hatta, Gameboy’u sürekli elinde tutmak istemeyenler için bu konsolu masaya sabitleyen yan ürünler bile piyasaya çıkmıştı. Firma, bu satış taktiğiyle öyle bir alt dal yarattı ki, günümüzde, konsolları daha rahat kullanmak için aldığımız bu tarz aparatları ve yan ürünleri yadırgamıyoruz bile.

PSP, DS ve iPhone gibi ürünlerin önünü açan, insanları uzun yolculuklarda oyunsuz bırakmayan bu vizyon Gameboy’lar sayesinde kanımıza girmiş oldu.

{pagebreak::Commodore Amiga}

Commodore Amiga

Kafa ayarı, çoklu disketler ve televizyonda yapılan basit bilgisayar işleri. İşte bunlar Commodore 64 ve Amiga dönemini en iyi şekilde özetliyor. Ülkemizde bu cihazlar daha çok oyunlarıyla ön planda olsa da, onlar programlamadan, dijital müziğe kadar birçok işin üstesinden gelebiliyordu.

PC’lerin hala pahalı ve iri aygıtlar olarak tanındığı 70′lerin sonuyla 80‘leri kapsayan bu dönemde, bu iki cihaz birçok teknoloji meraklısına ilham kaynağı oldu. Her Türk çocuğunun Commodore 64 ve sonraki yıllarda Amiga aldırmak için bahanesi hazırdı.


Kafa ayarı ve manyetik kasetten oyun zevki

Aileler, oyunlara karşı olsa da çağın nimetleriyle ders çalışacağına söz veren çocuklar karşısında ebeveynler yelkenlerini suya indiriyordu. Bir monitöre ya da televizyona bağlanan bu cihazlar dev bir klavye görünümüne sahipti.

Günümüzün birçok, oyun ve program uzmanın geçmişini araştırsanız mutlaka ilk heveslerinin bu iki cihazdan biriyle başladığını görürsünüz.

90’lı yıllarda, PC üreticileri Amiga’nın açtığı yoldan gitmeye karar verdiler. Ürünlerini düşük maliyeti ve daha interaktif hale getirip yavaş yavaş bu cihazların da ölmesine neden oldular.


İçeriği sayesinde Amiga, günümüz programcılarına ilham verdi

İnternet‘in ve Windows‘un yaygınlaşmasıyla birlikte Amiga’da tarihin tozlu sayfalarındaki yerini aldı.

Bu cihazlardan önce oyun için Atari salonları, müzik dinlemek için ise büyük setler kullanılıyordu. Ancak, ikili son nefeslerini vermeden önce piyasaya insanların interaktif ürünleri ev rahatlığında kullanmaya tercih ettiklerini kanıtladı.

Günümüzün en çok kazan iki sektörü olan PC ve konsollar bu cihazların evrimleşmiş halleridir.

{pagebreak::Cep telefonları ve SMS’ler }

Cep telefonları ve SMS’ler

İlk cep telefonları, evlerde kullandığımız cihazlardan bile büyüktü. Piyasadaki hiçbir teknoloji kâhini bu cihazların bu kadar önemli hale geleceğini görememişti. İşin ironik ve komik durumu 70’lerde cep telefonlarını kötüleyen birçok makalenin yazılması.

90’lı yıllarda sinema sektörünün de yardımıyla yaygınlaşmaya başlayan bu cihazlar, bir süre sonra SMS (kısa mesaj) denilen teknolojiyle birleşti.

O dönem için, sosyal statüsü ve maddi durumu belirli bir seviyenin üzerinde olan kişiler acil durumlarda haberleşmek için çağrı cihazlarını kullanıyordu.


Bu cihazların bu kadar popüler olabileceğini mucidi bile düşünmemişti

Zaten telefonla konuşmak ve çağrı cihazları kullanmak varken yine kimse SMS’lerin piyasada şansı olduğunu düşünmüyordu.

Ancak hem cep telefonları hayatımızın değişmez parçası oldu hem de operatörler bile artık kullanıcılarını SMS promosyonlarıyla kendine çekmeye çalışıyor.


Bu da Osmanlı işi cep telefonu

Şu anda kısa mesaj teknolojisi sayesinde, hava durumundan, dünya haberlerine kadar her şeyi öğrenebiliyoruz. Çoğu insan, telefon etmek yerine kısa mesaj çekerek bir biriyle haberleşiyor.

Bu iki kader arkadaşı, ilham olmaktan çok kendi piyasasını oluşturup evrim geçirmeye tercih etti. Günümüzde, bilgisayarla bile yarışan smartphone‘lar ve mobil ürünler bu beğenilmeyen teknolojilerin eseri.

{pagebreak::Dijital fotoğraf makineleri }

Dijital fotoğraf makineleri

Bu cihazlar ilk piyasaya çıktığı zaman, tüm profesyonel fotoğrafçıların nefretini toplamıştı. Bunun iki nedeni vardı, birincisi, zayıf tasarım nedeniyle kameraların sürekli kullanıcının belinde takılı olan, adaptöre bağlanma zorunluluğuydu.

Diğeri ise, ‘tüfek icat oldu mertlik bozuldu’ mantığıyla, bu ürünün sanatçıların ekmeklerinin ellerinden alınacağı korkusuydu. İlk eleştiri, gelişen tasarımlarla birlikte gerçekleşmedi ikincisi ise tam olarak tahmin edilen şekilde yaşanmadı.


İnanması zor ama dijital fotoğraf makineleri bir zamanlar böyleydi

Günümüzde, müthiş kaliteli çekim yapabilen makineler sayesinde fotoğrafçılık basitleşmiş olabilir ancak yine kullanan kişinin yetenekleri ön planda bulunuyor. Dijital fotoğraf makineleri, hemen her kullanıcıyı esir alan film zorunluluğunu da ortadan kaldırmış oldu.

Pratik tasarımları sayesinde, insanlar yolda yürürken bile anlık olayları fotoğraflama şansını yakaladı. Giderek artan hafızaları sayesinde, bu ürünler eskisi gibi sınırlı fotoğraf çekme derdine de son verdi. En önemlisi, teknik hatalar yüzünden yanan filmler ortadan kalkmış oldu.


Bu da onların ara geçiş formu

Film firmaları ise, değişen piyasaya ayak uydurmak için, dijital fotoğraf makinelerini destekleyen ürünler tasarlamaya başladı. Bugün hem fotoğrafçılığı hem de piyasanın şartlarını değiştiren bu ürün sayesinde, artık cep telefonlarıyla bile kaliteli çekimler yapmak mümkün.

{pagebreak::USB teknolojisi ve bellekler }

USB teknolojisi ve bellekler

Yeni yeni gelişmeye başlayan bu ürünün evrimini aslında birçoğumuz tanık olduk. 90’lı yılların sonunda üretilen bu teknolojini şimdiki kadar geniş bir ürün gamına entegre olabileceğini kimse düşünemezdi.

USB bağlantı noktaları sayesinde, cep telefonundan, MP3 çalarlara ve hatta USB belleklere kadar birçok ürünün PC‘lere bağlanması kolay hale geldi. Şimdi çok basit ve kolay olan bu işlemleri, eski bilgisayarlar da yapmak bile büyük bir sorumluluk gerektiriyordu.


Bu kablo hayatımızı basitleştirdi

Günümüzde, oyun konsollarından, modemlere, klavyeden, web camlara hatta ufak ısıtıcı cihazlara kadar her şey için USB kullanıyoruz. Ürünleri bağlamak için, eskisi gibi vidalar ve Lego mantığıyla hazırlanmış soket girişlere gerek yok. 96 yılında ilk tanıtılan USB 1,0 sadece 12 MBIT hızında veri aktarırken, önümüzdeki yıl yaygınlaşması beklenen 3.0 teknolojisi 4.8 Gigabit veri hızına erişebilecek.


Günümüzün popüler modeleri de USB teknolojisinin ürünü

Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi bu teknolojinin ürünü olan USB bellekler, geleceğe yön verecek ürünlerden biri. Bundan 5-6 yıl önce düşük kapasiteyle çalışan ve disketlerden biraz daha iyi diyebileceğimiz bu ürünler şu anda 8 ve 32GB hafızaya bile ulaştı.

Her ne kadar, düşük hızları ve kapasite sorunları olsa da yakın gelecekte bu ürünler evrim geçirip external hard disk‘lerin yerini alacak. Şu anda çok popüler olan 3G modemlerde yine USB teknolojisinin nimetleri sayesinde gelişti.

{pagebreak::Notebook’lar}

Notebook’lar

Türkçeye dizüstü bilgisayar olarak çevrilen bu cihazların tarihi komik bir şekilde abaküslere kadar gidiyor. Bilgisayarlar bir odayı kaplayan korkunç cihazlarken, 70’li yılların sonlarına doğru Alan Kay‘in ortaya attığı bir fikirle basit ve ufak cihazlara dönüşmeye başladı.


Bu bir daktilo değil dizüstü bilgisayar

O zamanlar Laptop olarak anılan bu cihazların ilk örneği, 1981 yılın Osborne 1 adıyla geliştirildi. 5″ ve kapanabilen bu cihazın ilhamıyla birlikte, 80’li yıllarda birçok iri ve kullanışsız Laptop örneği yaratıldı. 90’lı yılların sonunda bile, bu cihazlar hala iri, ağır ve çabuk ısındığı için uzun süre kucakta duramayan bir bilgisayar çeşidiydi.


Notebooklar bildiğimiz şekilleri bu şekilde aldı

Ancak 2000‘ler geldiğimiz ortaya çıkan Notebook kavramı, diz üstü bilgisayarları daha ufak, basit ve tasarım olarak çekici hale getirdi. Günümüzdeki, konfigürasyon olarak masaüstü bilgisayarlarla yarışan Notebook’lar bile var. İnsanların her daim yanlarında bilgisayar taşıması, Wi-Fi ve 3G bağlantı ihtiyacını da ortaya çıkarttı.

Aksesuar ve çantacılık sektörü bile tasarladığı ürünlerle bu olaydan para kazanmaya başladı. Eee PC, Netbook ve Tablet PC‘ler hep Notebook‘ların açtığı yol sayesinde ortaya çıkan yeni fikirler.

Ancak bu teknolojinin en kötü yanı, artık mesai saatleri dışında da çalışmak için yeterince bahaneniz olması.

:: Bu ürünlerin hangisini ilk kez kullanma şansınız oldu? Onlarla ilgili anılarınızı bize yazın.