Süper kahraman hikayeleri bana hep ilginç gelmiştir. Filmler veya oyunlar olsun zaten ana karakter olarak süper kahraman olma mertebesine erişmiş karakterimiz, bunun üzerine bir de süper güçler elde ederse artık bir anlamda nirvanaya ulaşmışlardır.

Üstelik bu, oyunlarda daha bir belirginleşiyor sanki. Bu yüzden olsa gerek, süper kahraman oyunları pek yenilik vaadetmese de genelde ortalamanın üzerinde bir başarıya sahiptirler.

Prototype’ın ilk oyununu yaklaşık bir sene kadar öncesinden takip etmeye başlamıştım sanırım. Çıkana kadar o kadar çok büyütülmüştü ki, gözümüzde bir başyapıt çıkacağından neredeyse emindik. Günler geçti, oyun çıktı ama beklediğimiz bu değildi. Başyapıt olamamasına rağmen, yine de iyi bir oyundu. Benim ise gözümdeki tek eksiği hikayesinin sığ olmasıydı.

İkinci oyunda ise tanıtım videolarından takip ettiğimiz üzere, karşımızda ilk oyundaki karakterimizi düşman olarak alan bir oyun duruyordu. Açıkça söylemek gerekirse oyun çıkmadan önce pek bir beklentiye sahip değildim. Sonuçta Alex Mercer karakterini yok etme fikri basitti, hatta ikinci oyunun çıkmasının ana nedeninin finans olduğu konusunda beni şüphelendirmişti.

{pagebreak::2}

Mercer virüsünün etkisi

Merak etmeyin arkadaşlar, şüphelerimizin çoğunu boşa çıkarmış bir oyun var karşımızda. Öncelikli olarak hikayemizden bahsedelim. Evine dönmesine kısa bir süre kalan James Heller adındaki karakterimiz, ailesinin katlinden sonra bunun Mercer Virüsü ve Alex Mercer ile bir ilgisi olduğunu düşünüyor ve oyuna Mercer ile savaşırken başlıyoruz. Özel güçlerimizi de bu savaşta Alex’ten bizzat alıyoruz. Bundan sonrası ise basit : Ailemizin katillerini bulup intikam almak!

Öncelikle bu intikam ögesi o kadar çok işlendi ki artık bayma noktasına gelmiş durumda. Ama bu konu üzerinde giderken araya küçük küçük hikayeler serpiştirmişler ki bu hikayeler sizi oyuna bağlıyor. Hikayeler genellikle virüs ve virüsün nasıl yayıldığıyla ilgili çeşitli bilgi parçacıkları içeriyor. Bu bakımdan ilk oyundan daha dolu dolu bir oyun var karşımızda.

Oynanış mekanikleri ise ilk oyunla hemen hemen aynı. Yine uçabilir, binaların üzerinde yürüyebilir ve kılık değiştirebiliriz. Yeni şeyler de eklenmiş durumda. Artık iki özelliğimizi de aynı anda kullanıp çeşitlilik yakalayabiliyoruz. Kendi mutantlarımızı oluşturup, kontrol edebiliyoruz.

{pagebreak::3}

Pençeler ile Wolverine tadı yakalamak

İlk oyundaki gibi bu oyunda da çeşitli silahlarımız aynı kalırken, birkaç tane de yeni silah eklenmiş. Ellerimizi pençe, kılıç veya kırbaç tarzı silahlara dönüştürebiliyoruz. Bunun yanında Blackwatch denilen düşman askerlerinden çeşitli silahlar temin edebiliyoruz. Bu silahlar bir tüfekten tutun da, helikopter roketine kadar geniş bir yelpazeye sahip.

İlk oyunda –nasıl olduğunu tam hatırlamasam da- tüm silahlarımızı geliştirebiliyorduk. Burada da aynısı korunmuş durumda. Claw’larınızdan tank kullanma becerinize kadar her şeyi geliştirebilirsiniz. Özellikle bu bakımdan oyuncuyu ekrandan ayırmayan bir oyun var karşımızda. Bu özellik sayesinde oyunun başında saatleriniz uçup gidecektir.

Geliştirme konusunu biraz daha açarsak, çeşitli yollardan yapıldığını belirteyim. Oyunda level sistemi var ve her level atlayışımızda bir özelliğimizi geliştirebiliyoruz. Bunun yanında, şehirde gezinirken çıkan sarı yumruk işaretlerindeki karakterleri ‘consume’ özelliğimizi kullanarak deyim yerindeyse onları absorbe ederek, virüs özelliklerimizi veya tüfek roketatar gibi silah özelliklerimizi geliştirebilme şansını sağlıyoruz.

Bunun dışında yan görevleri yapıp çeşitli mutasyonlar kazanabiliyoruz. Böylece karakterimizi tank dayanıklılığında, roketatar gibi yumrukları olan bir şeye kolayca dönüştürebiliyorsunuz. Öyle ki bir süre sonra sanki “Ölümsüzlük modu” açmışçasına şehirde rahatça dolaşabilirsiniz.

{pagebreak::4}

Burası New York şehri

Biraz da hikayemizin geçtiği şehirden bahsedelim. İlk oyunla aynı yer olmasına rağmen şehir oldukça geliştirilmiş. İlk oyundaki “Hayalet şehir” bu oyunda yerini canlılığa bırakıyor.

Aynı bir virüs salgını sonrasındaki şehir gibi, insanlar maske takmış durumda ve hayatlarını biraz daha uzatmaya çalışıyorlar. Bunun yanında da şehrin kontrolünü bir nebze de olsa askerler almış durumda. Şehrin canlılığı gerçekten fevkalade olmuş. Bu da atmosfere büyük bir katkı sağlıyor.

Atmosfere büyük katkısı olan diğer şey ise grafikler. Grafikler özellikle gece saatlerinde çok tatlı duruyorlar. Belki günümüzün en güncel grafikleri olmayabilirler ama böyle bir açık dünya oyununa fazlaca yeten bir yapıya sahip grafikler.

Ses ve müzikler için ise yeterli seviyede diyebilirim. Oyunda bu kısım diğerlerinin yanında “Eh işte” konumunda kalmış. Bazı konuşmalar kaliteli olsa da, özellikle müzikler ikinci plana itilmiş gibi geldi bana.

Yine de çevredeki düşman askerlerinin, biz devasa bir yaratıkla dövüşürken söylediği “Heller’a bakın, inanılmaz, bunu gördünüz mü!” tarzı konuşmaların oyunda yer alıyor olması da atmosfere bağlanmanızı sağlıyor. O konuşmayı duyup da gaza gelmeyecek birini tanımıyorum.

{pagebreak::5}

Heller bir Alex mi sorusu

Oynanabilirlik konusunu en sona bıraktım arkadaşlar. Genel olarak oyun güzel olsa da en büyük handikapı tekrarlanan görevler olduğu için oynanabilirlik konusunda sınıfta kaldı. İlk oyunun da en büyük sorunu olan kendini tekrarlama olayı bir nebze olsun atılsa da büyük çoğunluğu hala duruyor.

Görevlerin hemen hemen çoğu “Üsse sız, belirli bir şeyi yok et, üsten kaçıp izini kaybettir.” şeklinde ilerlediğinden birkaç görev sonra sıkıyor. İlk oyunda da bu böyleydi ve bu oyunda da böyle olunca, oyunun gözümde ciddi puan kaybına uğraması kaçınılmaz oluyor.

Bunun dışında önemli bir eksi olarak bahsedebileceğim gereksiz kasma konusu var. Oyun bir süre sonra kasmaya başlıyor ki bu sorun forumlarda da en çok konuşulan problemlerden. Henüz bir yama da yayınlanmadı ama ileride çözüleceğine eminim. Yine de 45 dakikadan sonra oyunun kasmaya başlaması hoş bir durum değil.

Oyun genelinde güzel bir oyun olmuş diyebilirim. Ancak daha iyi olabilirdi. Bunun da ana sebebi şüphesiz tekrar eden görevler. Yine de James Heller’ın hikayesini öğrenmenizi ve ona intikamında yardım etmenizi tavsiye ederim. Zira oyun ilk oyundan çok daha ileride bir oyun olmuş.

Not: Yazı için Ali Aşkın’a teşekkür ederiz.

8/10

Artılar: Atmosferin ilk oyuna göre inanılmaz gelişmesi,hikayenin basit durup sonradan karmaşıklaşması, karakter geliştirme sistemi, oyun süresi.

Eksiler: Tekrarlayan görevlerin bir süre sonra sıkması, ilk oyundakinden fazla bir şey sunamaması.

:: Prototype 2’yi nasıl buldunuz?