İstatistiklere göre en güvenilir ulaşım aracı konumunda bulunan uçaklar, tarihin en büyük icatlarından biri. 2019 yılında yapılan bir araştırmaya göre, Dünya genelinde yaklaşık 39 milyon uçuş baz alındığında, 2 milyon uçuşta bir ölümcül kaza sonucu ortaya çıkmıştı.
Her ne kadar güvenli olsa da görünümü itibariyle insanları ürküten bu büyük kuşlar, tarihte oldukça gizemli kazalara karıştı. Bu kazaların nedeni hiçbir zaman ortaya çıkmadı. Bu nedenle kazalar hakkında birçok komplo teorisi üretildi. Peki havacılık tarihinin en gizemli uçak kazaları hangileri? Sizler için derledik.
Sır ölümleri ile çok konuşulan 10 bilim insanı
yıllardır gizemli bir şekilde ölen bilim insanları hakkında çeşitli komplo teorileri üretiliyor. Peki bilim yolunda gizemli bir şekilde ölen bilim insanları kimler?Nedeni açıklanamayan uçak kazaları
Çoğu uçak kazası, ardında büyük sırlar bırakır. Ancak bazen bu sırlar hiçbir zaman net bir şekilde ortaya çıkmaz. Bazıları gerçekten uçak arızası veya pilotaj hatası gibi nedenlerden gerçekleşse de bazıları ise ardında tüyler ürperten nedenlerden dolayı gerçekleşir. İşte onlardan bazıları…
Uçuş 19
Havacılık tarihinin belki de en gizemli olaylarından biri de Uçuş 19 diyebiliriz. 1945 yılında Fort Lauderdale‘dan havalanan 5 torpido filosu bombardıman uçağı tatbikat uçuşu sırasında açıklanamayan bir sebeple ortadan kayboldu. Eğitim uçuşuna çıkan pilotlar havanın uçuş için oldukça elverişli olduğunu belirtmişlerdi. Yani uçuş için hiçbir engel bulunmuyordu.
Uçaklar, eğitim uçuşu kapsamında Bahamalar‘a doğru uçarak batık bir gemiyi bombalamak üzere yola çıkmıştı. Hedef bölgeye varan ve eğitim görevlerini tamamlayan pilotlar, geri dönmek istediklerinde çok tuhaf bir olay meydana geldi. Teğmen Charles Taylor, nedeni açıklanamayan bir şekilde pusulanın bozulduğunu ve uçaklarının yanlış yöne gittiğini kule ile paylaştı.
Fırtına ve havanın kapanmasının ardından görüş alanlarını kaybeden 5 uçak, tamamen kör hale gelmişti. Bu olay üzerine kule ile iletişime geçen pilotlardan biri, ”Kahretsin, nerede olduğumuzu bilmiyorum. Sanırım kaybolduk. Bahama adası nerede kaldı bilmiyorum. Kimse bilmiyor. Her yer karanlık oldu. Gözümüz kapalı bilinmeze doğru gidiyor gibiyiz.” şeklinde konuşmuştu.
Teğmen Charles Taylor, kısa bir süre sonra kuleden hava durumu raporu istedi. Gelen raporlara göre, filonun Bahama adasının kuzeyinde Florida açıklarında olduğu tahmin ediliyordu. Teğmen Taylor daha sonra kuleye,” Karayı göremiyoruz. Rotamızın dışında gibiyiz. ” şeklinde bilgi verdi. Teğmen Taylor’ın kuleye söylediği son sözler ise, ”Görünüşe göre beyaz bir suya giriyoruz. Tamamen kaybolduk.” oldu. Daha sonra filodan bir daha haber alınamadı.
Eğitim filosunun kaybolmasının ardından uçakları araması için gönderilen 2 uçaktan biri de aynı şekilde kayboldu. Daha sonra kaybolan uçakları aramak için bölgeye yüzlerce uçak ve gemi gönderildi. Toplam 26 pilot, esrarengiz bir şekilde ortadan kayboldu. Ancak en ufak bir enkaz parçası bile bulunamadı. Bu nedenle ”Bermuda Şeytan Üçgeni’‘ teorileri ortaya atıldı. Daha sonra bu bölgede yüzlerce gemi ve uçak da aynı şekilde kayboldu.
MH370 sefer sayılı Malezya uçağı
Malaysia Airlines 370 sefer sayılı uçuşu, 8 Mart 2014 tarihinde Kuala Lumpur Uluslararası Havalimanı’ndan varış yeri Pekin Başkent Uluslararası Havalimanı’na taşıdığı 239 kişi ile birlikte ortadan kayboldu. Havacılık tarihinin en gizemli olaylarının başında gelen MH370 sefer sayılı Malezya uçağının enkazı, üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen birkaç parça dışında bulunamadı.
Uçağın içerisinde bulunan yakıt miktarı, 10 saate kadar uçabilecek seviyedeydi. Uçak kalkış yaptıktan kısa bir süre sonra Vietnam hava sahasına girdi. Bunun üzerine Hava Trafik Kontrolörü, uçağa rapor bildirmesi yönünde çağrı yaptı. Yapılan çağrıya yanıt veren uçağın pilotu, ”İyi geceler, Malezya 370” şeklinde cevap verdi. Daha sonra uçak ile bir daha sözlü temas kurulamadı.
Uçak, normal seyrine devam ederken birden her şey tuhaflaşmaya başladı. Hava Trafik Kontrolörü ile kurulan temastan 3 dakika sonra MH370, hem Malezya hem de Vietnam’daki radar ekranlarından tamamen kayboldu. Uçağa gönderilen radyo sinyalleri de cevapsız kalıyordu. İşin ilginç tarafı ise, radyo vericisinin bilerek kapatıldığı tahmin ediliyordu.
MH370 sefer sayılı uçağın kaybolmasının ardından çeşitli teoriler ortaya atıldı. Bazı kişiler uçağın kaçırıldığını öne sürerken bazı kişiler ise pilotların intihar ettiğini iddia ediyordu. Arama kurtarma çalışmaları bile başlatılmışken Malezya ordusundan gelen bir haber tüm dünyayı şoke etti. Gelen bilgilere göre, Malezya ordusunun gelişmiş radar sistemi, uçağın hala havada olduğunu tespit etti. Yani, herkes uçağın düştüğünü sanarak arama kurtarma çalışmalarına başlamışken, uçak hala yolculuğuna devam ediyordu.
Malezya ordusunun paylaştığı bilgilere göre, MH370 sefer sayılı uçak havada oldukça garip hareketler yapıyordu. Uçak, raporlara göre geldiği yönün tam tersine dönerek dalgalı bir şekilde uçmaya devam ediyordu. Ancak daha sonra uçak, ordunun radar sisteminin menzilinden çıktı. Kısa bir süre sonra uçakta bulunan uydu iletişim cihazlarının, Avustralya’da bulunan bir uydu istasyonu ile otomatik iletişime geçtiği ortaya çıktı.
Ordu ve Hava Trafik Kontrolörü radarlarından tamamen çıkan uçak, istasyonda bulunan uydulara otomatik sinyal gönderiyordu. Bu sinyaller, uçağın konumu hakkında herhangi bir bilgi vermese de uçaktan uyduya gönderilen sinyallerin detaylı incelenmesinin ardından uçağın Hint okyanusunun üzerinde olduğu tespit edildi.
Uçak, daha önceki gibi kavisli ve dalgalı bir şekilde uçuşuna devam ediyordu. Ancak daha sonra MH370, Hint okyanusu üzerinde 5 saatten fazla düz bir rotada uçtu. Bu gelişmelerin ardından uçaktan bir daha haber alınamadı. Uçağın kaybolmasının ardından 40 gün boyunca 19 gemi ve 345 askeri hava aracı ve deniz filoları, 4.5 milyon kilometrekare büyüklüğündeki okyanus alanını baştan aşağı taradı.
Yıllar süren süren arama çalışmaları sonucunda, maalesef enkazın yeri bulunamadı. 2017 yılında uçağın kaybolmasının üzerinden 3 yıl geçmesinin ardından arama çalışmaları tamamen durduruldu. Daha çok Çin, Malezya ve Avustralya‘nın finanse ettiği arama çalışmaları 155 milyon dolar bütçe ile havacılık tarihinin en pahalı arama çalışması olarak tarihe geçmişti. Ancak kazadan yıllar sonra çeşitli sahil kenarlarında karaya vurmuş uçağa ait 31 adet parça bulundu. Bu parçaların dalgaların etkisi ile okyanusa dağıldığı düşünülüyor.
Havacılık tarihinin en gizemli olaylarından biri olan MH370 sefer sayılı uçak, ardında birçok soru işareti bırakarak ortadan kayboldu. Kazanın üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen bugün bile kazanın nedeni kesin olarak açıklanamıyor. Kazadan sonra uçağın pilotları da dahil olmak üzere tüm yolcuların özel hayatları tek tek incelendi. Hatta pilotların psikolojik geçmişine bile bakıldı. Ancak ortaya net bir sonuç çıkmadı.
Çoğu araştırmacı, uçağın pilotlar tarafından kaçırıldığını iddia etse de bu hiçbir zaman kanıtlanamadı. Bunun en büyük nedeni olarak ise, uçakta bulunan radyo vericisinin bilerek kapatılması gösteriliyor.
Helios uçak kazası
Helios Havayolları’nın 522 sefer sayılı uçuşu Larnaka’dan Prag şehrine planlanan, 14 Ağustos 2005’te düşen ve uçaktaki 121 yolcu ve mürettebatın tamamının ölümüyle sonuçlanan, Atina’da mola verilmesi planlanan tarifeli bir yolcu uçuşuydu. Bu uçuşu gizemli uçak kazaları listesine sokan en önemli detay ise, yolcular ve mürettebatın uçak hareket halindeyken bayılmasıydı.
İlk başlarda gayet normal devam eden uçuş, uçağın kabin basıncı oluşturmada başarısız olmasının ardından korkunç kazaya doğru adım adım ilerliyordu. Her uçakta, belirli bir yüksekliğe ulaştıktan sonra basınçlı hava verilir. Bunun nedeni oksijen basıncının azalmasıdır. Ancak 522 sefer sayılı yolcu uçağı, kabin basıncı oluşturmada başarısız olunca içerisinde bulunan tüm yolcuların bilincini kaybetmesine neden olmuştu.
Uçakta kabin içi basıncı düşünce oksijen maskeleri tavandan otomatik olarak iniyor, ancak sistem tamamen arızalı olduğu için bunlar da işe yaramıyor. Oksijen azlığı nedeniyle mürettebat ve yolcular bayılınca, uçak otomatik pilotta Atina‘ya doğru ilerliyordu. Uçağın Yunan hava sahasına girmesinin ardından Yunan hava kontrolörünün uçağa yaptığı çağrılar cevapsız kalınca, bu olay ilk başta bir terör saldırısı olarak yorumlanmıştı.
Bu olay üzerine ilk başta uçağın düşürülmesi için 2 adet f-16 tipi savaş uçağı kaldırıldı. Daha sonra f-16 pilotları uçağın yanına gittiklerinde ise gördükleri karşısında şok olmuşlardı. Pilotların anlattıklarına göre, yolcu kabininde oksijen maskeleri tavandan inmiş, kokpitte ise kaptan pilot yerinde değil ve yardımcı pilot ise bayılarak kumanda konsolunun üzerine düşmüştü. Bu sırada, kabin görevlisi olduğu düşünülen bir kişi de el yordamıyla uçağı kontrol etmeye çalışıyordu. f-16 pilotları, kabin görevlisi ile iletişime geçmeye çalışsa da başarılı olamadı. Kabin basıncının düşük olmasından dolayı birkaç dakika sonra o da bayılacaktı.
Olayın bir terör saldırısı olmadığı anlaşılınca, f-16 tipi savaş uçakları yapacakları bir şey olmadığı için uçağı düşürmediler ve takibe devam ettiler. Maalesef, Helios Havayolları 522 sefer sayılı yolcu uçağı, kısa bir süre kabin görevlisinin yardımı ile uçtuktan sonra irtifa kaybederek dağa çarptı. Uçakta bulunan 121 kişiden ise kurtulan olmadı.
Kazanın ardından, uçağın daha önce benzer bir kabin basıncı arızası yaşadığı ve acil iniş yaptığı ortaya çıktı. Bu detay, kazada hayatını kaybedenlerin yakınları tarafından oldukça tepki gördü. Ancak şoke eden gerçek daha sonra açığa çıkmıştı. Uçuş sabahı, uçağı kontrol eden mühendislerden biri, basınç sistem kumandasını, kontrolleri bittikten sonra otomatik moda almayı unutmuştu. Bunun üzerinde, her uçuştan önce uçağın tüm fonksiyonlarını defalarca kontrol etmesi gereken pilotlar da durumu fark etmemişti.
Basınç sistem kontrolünün otomatik modda olmaması, uçak havalanmaya başladıktan sonra sistemin çalışmamasına ve uçak yükseldikçe sistemin kabin basıncını ayarlayamamasına yol açmıştı. Bu da kaçınılmaz sonu hazırlıyordu. Trajik kaza, kayıtlara bir dizi pilotaj ve mühendis hatası sonrası kabin basıncı kaybı sonucu düşüş olarak geçti. Bu kazadan sonra, Havayolları 522 sefer sayılı yolcu uçağı, hayalet uçak lakabını aldı.
Gizemli uçak kazaları, tabii ki bu liste ile sınırlı değil. Havacılık tarihinde daha yüzlerce kaza, nedeni açıklanamayan bir şekilde gerçekleşti.
Tenerife faciası neden yok? Sonuçta en ölümcül kaza
Çok ürpertici artık gece uyuyamam.
Güzel bir yazı olmuş