İnsanlar yüzyıllardır yaşam süresi ve kalitesini uzatmak için büyük çaba harcıyor. Bilimin ve tıbbın gelişmesiyle dünyanın dört bir yanındaki bilim insanları da bu hedefe yönelik araştırmalar yapıyor. Yaşam ömrünü uzatmak dediğimizde aklınıza fantastik bir iksir gelmesin. Aslında hastayken kullandığımız ilaçlar, tedaviler, aşılar, doğum sürecinin daha kontrol altında olması gibi pek çok tıbbi gelişme zaten yaşam kalitemizi de süresini de uzattı.
Yaşam süresi en fazla 150 yıl
Bilim insanları, ölümü geciktirmek için çözümler arıyor. Son araştırmalar, bir kişinin pandemiden, diyabetten, kalp hastalıklarından kurtulup iyi, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürse bile 120 ila 150 yıl arasında yaşayabileceğini ileri sürdü. Çalışmaya göre, 150 yıldan fazla bir yaşam ümidi şimdilik yok.
Bu sonuç, vücudun zamanla bozulmasıyla ilişkili görülüyor. Bir kişi gençken, herhangi bir dejeneratif oluşumu tersine çevirerek iyileşebilir. Ancak yaşla birlikte vücudun yenileme yeteneği azalır ve belirli bir süre sonra durur.
Singapur merkezli Gero biyoteknoloji şirketinin kurucusu Timothy Pyrkov ve ekibi Nature Communications‘de çalışmayı yayımladı. New York, Buffalo’daki Roswell Park Kapsamlı Kanser Merkezi ile çalışan Pyrkov, ABD, İngiltere ve Rusya‘daki insan grupları üzerinde araştırmalar yaptı. Bu grupları araştırmacı yaşlarına göre bölümlere ayırdı. Katılımcıların kan hücrelerinin sayısı ve attıkları adım sayısını kaydetti. Ardından zaman içinde sağlıklarındaki değişiklikleri izlemek için karşılaştırdı.
Bulgulara göre, zamanla vücutlarının fizyolojik direncinin azaldı ve hastalıklara yakalanmaya karşı daha duyarlı ve savunmasız hale geldi. Ayrıca yaşla birlikte dejeneratif süreçler artık tersine çevrilmiyor veya iyileştirilmiyordu. Bu, yaşlanma sürecini daha da ortaya çıkarıyor. Doğal olarak, her organizmanın stres faktörlerinden bağımsız olarak mutlak bir “var olmayı durdurma” noktası bulunuyor.
Çalışmada sayılar karşılaştırılmak için bir dizi kan hücresi kullanıldı. Örneğin, Pittsburgh Üniversitesi Tıp Merkezine göre, erkeklerde kırmızı kan hücreleri milimetre küpte 4,5 ila 5,5 milyon hücre ve kadınlarda milimetre küpte 4 ila 5 milyon hücre. Beyaz kan hücreleri için normal aralık, milimetre küp başına 5 bin ila 10 bin hücre arasında. Trombositler için ise aralık milimetre küp başına 140 bin ila 400 bin.
Benzer şekilde katılımcıların yürüdükleri adımları da saydılar. Çünkü bir araştırmaya göre, daha fazla sayıda adım atanların ölüm oranı daha düşük çıktı. Bu nedenle, insan vücudunun yaşla birlikte dejenerasyonu oldukça gerçek ve kanıt dahilinde. Şimdiye kadar en uzun süre yaşayan kişi 122 yıl 164 gün yaşamış olan Jeanne Louise Calment‘e ait.
100 yıl yaşasam bile yeter 150 yılda gözüm yok
Bilim insanı insan ömrünü uzatmak, genç ve sağlıklı yaşamak cabaları bu dünyada boşa gitti diyebiliriz, artık..çünkü ALLAH diyor bir AYETTE, insanı eksik kanla yarattık. Bu eksikliği kim giderebilir ki ? Araştırmacılar bunun farkındadır, fakat çaresiz çare aramaktadırlar,bu 3 belâya: Hastalık, İhtiyarlık, Ölüm, ne yazıkki bu dünya hayatı geçici olması için bu 3 belâyı ALLAH uygulamıştır.
İnsanın ömrünü uzatma çabası ölümü yendiği anlamına gelmiyor. Bunu da savunmuyorlar zaten. Cümlenden de Allah’ın insanları sağlıklı yaşatmasına izin vermediği, genç kalmalarının mümkün olmadığı, onun verdiği imkanları kullanarak da olsa uzun yaşayamayacağımız anlamı çıkıyor. Ufuk darlığını ve cahilliğini dine dahil etme. Allah’ın sana defalarca sorduğu “Düşünmez misiniz” sorusu üzerinde düşün biraz.
Bilim insanı insan ömrünü uzatmak, genç ve sağlıklı yaşamak cabaları bu dünyada boşa gitti diyebiliriz, artık..çünkü ALLAH diyor bir AYETTE, insanı eksik kanla yarattık. Bu eksikliği kim giderebilir ki ? Araştırmacılar bunun farkındadır, fakat çaresiz çare aramaktadırlar,bu 3 belâya: Hastalık, İhtiyarlık, Ölüm, ne yazıkki bu dünya hayatı bir imtihan ve geçici olması için bu 3 belâyı ALLAH uygulamıştır.
bir araştırmada okumuştum 2000 yılında ortalama 150 yıl yaşayacak insanlar doğdu diye. yaşam süreleri uzuyor, o yüzden tüm dünyada emeklilik yaşları yükseliyor.