Süper kahraman filmleri beyaz perdede hatırı sayılır başarılar elde etmiş olsalar bile, oyun konusunda o kadar şanslı olduklarını söyleyemeyiz. Gerçi bunun sebebini karakterin veya oyunun içeriğinden ziyade, oyunu geliştiren stüdyonun boş vermişliğine bağlamamız sanırım daha doğru olacaktır.

Nedendir bilinmez ama ne zaman sinemalarda bir süper kahraman filmi gösterime girse, onunla paralel ya da aynı hikayeye sahip birde oyun yayınlanır. Bu oyun genelde iddialı bir yapım olmaktan uzak ve kalitesiz diyebileceğimiz bir yapıda olur.

Çağın grafiklerini yakalayamamış, nitelikli işçilikten uzak, fazla vakit harcanmadan kalburüstü yapılmış ve tamamen sırtını filmin şöhretine yaslamış bir yapımla karşılaşırız çoğu zaman.

Aslında bu durum film oyunlarından ziyade, süper kahraman oyunlarında daha yaygın bir durumdur. Oyunu, karakterin şöhretine yaslamak isteyen oyun yapımcıları, ne yazık ki bir oyun severlerin istediklerini çoğu zaman oyuna yansıtamazlar.

{pagebreak::2}

Süper kahraman oyunlarının ortak kaderi

Örnek verecek olursak, Marvel, son derece popüler olan Örümcek Adam karakteri için bir çok oyun piyasaya sürmüş fakat sürdüğü oyunların hiçbiri incelemeler baz alındığında 80 puan ortalamasına bile ulaşamamıştır.

Uzun lafın kısası, süper kahramanları konu edilen oyunlara şöyle bir baktığımızda, elle tutulur, başarılı olarak nitelendirebileceğimiz oyunlar bir eldeki parmak sayısını geçmeyecektir.

Bu oyunlardan ikisi hiç şüphesi Rocksteady ve Warner Bros işbirliği ile geliştirilen Batman Arkham oyunlarıdır. Hatırlanacağı üzere Rocksteady ekibi tarafından geliştirilen serinin ilk oyunu Batman Arkham Asylum hikaye, oynanış ve atmosferiyle oyun severleri etkilemiş ve oyun mecralarından da son derece yüksek puanlar almayı başarmıştı.

Diğer süper kahraman oyunlarıyla karşılaştırıldığında son derece başarılı bir satış grafiğine sahip olan Batman Arkham Asylum, kendisini serileştiren ilk adımı da böylece atmış olmuştu. Batman Arkham Asylum oyununu daha geniş bir haritaya sahip olduğumuz Batman Arkham City izlemiş ve o da aynı Arkham Asylum gibi son derece başarılı bir çizgi yakalamıştı.

{pagebreak::3}

Ve Kara Şövalye ortaya çıkar

Batman Arkham City‘nin finali nedeniyle pek çok kişi Arkham serisinin daha ileri gidemeyeceği görüşünde birleşmişti. Warner Bros oyun severlerin bu görüşünü ciddiye aldı ve Arkham serisini kaldığı yerden devam ettirmek yerine, ilk oyunun öncesinde geçen olayların olduğu noktaya çekti.

İşte Batman Arkham Origins, bizlere bu hikayeyi anlatıyor. Bruce Wayne‘in, Batman kostümünü üzerine geçirdiği ilk yıllara dönerek, Kara Şövalye efsanesinin Gotham şehrine nasıl yayıldığına tanıklık ediyoruz.

Batman Arkham Origins‘in hikayesi genel itibari ile Batman ve onu öldürmeye çalışan suikastçılar çevresine şekillendirilmiş. Fakat bu hikaye kurgusunun asla tekdüze olduğunu düşünmeyin. Zira oyunun ilerleyen bölümlerinde senaryonun akışını tamamen değiştirecek birçok sürprizle karşılaşıyoruz.

O yüzden spoiler vermemek adına, oyunun hikayesiyle ilgili olarak söyleyebileceğim tek şey, Batman‘in peşine düşen suikastçılarla amansız bir mücadeleye girdiği olacaktır.

{pagebreak::4}

Tanıdık bir atmosfer

Oyunun giriş sinematiğinde kendimizi Batcave‘de buluyoruz. Burada yoldaşımız Alfred‘ten gerekli olan bilgileri alarak Arkham Origins maceramıza ilk adımımızı atmış oluyoruz.

Baştan söylemem gerekirse, Batman Arkham Origins, hem yapı, hem de atmosfer olarak ilk iki oyunun izinden hiç şaşmamış. Yani atmosfer ve oyunun geçtiği mekanlar baz alındığında öyle çok şeylerin değiştiğini söyleyemem.

Yine Batman‘la koridorlarda koşturup, büyük odalarda düşmanlarımızı haklamaya devam ediyoruz. Genelleme yapmak istemem ama bu durum bazı oyun severler için kabak tadı vermeye başlamış olabilir.

Eğer Batman Arkham Asylum ya Arkham City‘i oynadıysanız, Arkham Origins‘i oynarken hiç yabancılık çekmeyeceğiniz size garanti edebilirim. Çünkü oyunda Batman‘in yaptığı kombolardan tutunda, kullandığı pek çok silaha kadar her şey aynı kalmış.

{pagebreak::5}

Başarılı bir dövüş sistemi

Arkham Origins‘i ilk iki oyunun geliştiricisi olan Rocksteady geliştirmemiş olmasına karşın, serinin ilk iki oyunuyla tıpatıp benzer bir yapımla karşı karşıyayız diyebilirim.

Batman Arkham Origins’te genel yapı itibari bizi avlamaya çalışan suikastçıların peşinden gidiyoruz. Her ne kadar çaba sarf etsek de bölüm sonlarında bize kurulan pusulara düşmekten kurtulamıyoruz. Genelde oyundaki boss dövüşü olarak nitelendirebileceğimiz dövüşler kalabalık bir orduya karşı oluyor.

Örneğin Bane‘i alt etmeye çalışırken, onun adamlarıyla da dövüşmek zorunda kalıyoruz. Bu durum başlarda bizi zorlamasa bile, oyun ilerledikçe zorlaşan düşman seviyeleri yüzünden sonradan bir hayli başımızı ağrıtıyor.

Batman Arkham Origins‘te serinin ilk iki oyunundakine benzeyen, başarılı olarak nitelendirebileceğimiz bir dövüş sistemi bulunuyor. Batman hedeflediğiniz düşmanı döverken, eğer birisi size vurmaya niyetlenirse başında beyaz şimşek misali imgeler beliriyor ve belirtilen tuşa basarak bu atakları savuşturabiliyorsunuz.

{pagebreak::6}

Teknolojik ekipmanlar

Dövüş esnasında yumruklarınız kadar olmasa bile, teknolojik ekipmanlarınızdan da yararlanabiliyorsunuz. Örneğin işler sarpa sardığında ve çevrenizdeki düşman sayısı birden arttığında duman bombası kullanarak görünmez olabiliyor ve kendinizi düşmanlarınızdan saklayabiliyorsunuz.

Oyun boyunca, Batman‘in silah kullanmama prensibi bizi çoğu kez zor durumda bırakıyor. Elinde makineli tüfeklerle bize ateş açan düşmanlara karşı yumruklarımızı kullanmak, pekte akıl karı olmayabiliyor. Bu gibi durumlarda Batman‘in diğer bir özelliği olan gizlilik ve karanlık öğelerini ön plana çıkarmamız yeterli oluyor.

Aynı ilk iki oyunda olduğu gibi odaların tavanına yakın yerlerde bulunan heykellerin tepesine tüneyebiliyor ve buradan düşmanlarımızı tek tek avlayabiliyoruz. Bu strateji oyun boyunca çok işimize yarıyor. Özellikle tüfek ve silah kullanan düşmanlarımıza karşı yukarıdan yapacağımız bitirici saldırılar bizim açımızdan hayati önem taşıyor.

Azılı haydutlara karşı amansız bir mücadele verirken, en çok yardımı ise kimsenin akıl sır erdiremediği teknolojik envanterlerimizden alıyoruz. Batman, zamanı sanal ortamda geri sararak olan olayları ağır çekimde izleyebiliyor ve bunların analizini yapabiliyor. Bu da düşmanlarımızın izini sürmeyi kolaylaştırırken, onların hamlelerini öğrenmemizi de kolaylaştırıyor.

{pagebreak::7}

Geniş bir harita

Bunun yanı sıra attıktan sonra kontrol edebildiğimiz batarang oyundaki birçok odadan çıkış biletimiz oluyor. Bu batarang sayesinde elektrik olmayan bir şebekeye güç taşıyabiliyor, havalandırma kanalının içerisinde bulunan bir anahtarı aktifleştirebiliyoruz.

Elbette bu silahların hepsine oyunun hemen başında sahip değiliz. Arkham Origins‘te ilerledikçe yeni silahlar ediniyor ya da silahımızı geliştirip farklı fonksiyonlarını ortaya çıkarabiliyoruz.

Batman Arkham Origins, size bazı bölümlerde kısmen de olsa bir açık dünya havası sunmayı başarmış. Size verilen görevleri yapmanın yanı sıra, bu dev hapisanede sorun çıkaran mahkum gruplarıylada uğraşabiliyorsunuz. Bunlar için bir nevi yan görev yakıştırması yapsak sanırım pek de yanılmış olmayız.

Harita son derece büyük olduğundan dolayı mesafeler arası geçiş uzun süreceğinden, WB ekibi oyuna hızlı seyahat etmemizi sağlayacak bir özellik eklemişler. Oyundaki bazı noktadaki sinyal bozucu cihazları hacklediğimizde, Batwing ile bu noktalar arasında hızlıca seyaahat edebiliyoruz. Bu özellik, zamanını aradaki mesafeyi oradan oraya süzülerek harcamak istemeyenler için gerçekten çok iyi bir tercih olabilir.

{pagebreak::8}

Son sözler

Arkham Origins‘in en başarılı yönlerinden biriside hiç şüphesiz oyunun son derece kaliteli görünen görselleri. Warner Bros‘un bu konuda iyi iş çıkardığını söyleyebilirim. Karakter detaylandırmalarından tutunda, ışık yansımalarına kadar pek çok şey, konsolların gücünü zorlayacak nitelikte.

Özellikle oyunda ilerledikçe Batman‘in kostümünün hasar alması gerçekten çok hoş olmuş. Zira bu durum, serinin ilk iki oyununda da mevcuttu.

Seslendirmelerinde son derece başarılı olduğu yapımdaki tek sıkıntının monotonluk olduğunu söyleyebilirim. Her ne kadar hikayede birçok sürprizle karşılaşıyor olsak da, oyunun sürekli koridorlardan ilerleyip odalarda adam dövme mantığı bir süre sonra sizi sıkabiliyor.

Öte yandan yazımın başlarında da sık sık belirttiğim üzere, oyunun serinin diğer oyunlarına fazlasıyla benziyor olması, bazı oyunculara artık kabak tadı verebilir. Zira Batman‘i artık koridorlardan çıkartıp, Gotham şehrinin sokaklarına salmanın zamanı geldi diye düşünüyorum. Başka bir incelemede görüşmek üzere hoşçakalın.

7,5/10

Artılar: Oyunun atmosferi, Gotham şehrinin karanlık yüzünü iyi bir şekilde yansıtıyor. Grafikler PS3 ve Xbox 360’ın gücü doğrultusunda ideal, seslendirmeler başarılı, oyunun hikayesi sürükleyici

Eksiler: Arkham Origins ilk iki oyunun üzerine pek birşey koymamış. Bir süre sonra kendinizi Arkham City’nin ek paketini oynarmış gibi hissediyorsunuz. Batman’in bazı dövüş komboları arasındaki uçuşları aşırı abartı.

:: Batman Arkham Origins’i oynadınız mı? Oynadıysanız oyun hakkındaki düşünceleriniz neler?