Yakın zamanda piyasaya sürülmüş olan oyunlara şöyle bir baktığımızda, belli türler altında sınıflandırıldıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Yani, oyun severlere yeni bir şeyler sunmak isteyen firmaların sayısı bir eldeki  parmak sayısından daha az.

Örneğin yakın zamanda piyasaya sürülecek olan Call of Duty Ghosts ve Battlefield 4 oyunlarını ele aldığımızda, basit bir karşılaştırmayla bile, atmosferinden, oynanış dinamiklerine kadar yüzlerce ortak nokta bulmamız son derece kolay.

Demek istediğim, oyun sektörünün, yenilikçi, oyuncuları heyecanlandıran yapımlara imza atan stüdyolara şiddetle ihtiyacı var. Bu yenilikçi stüdyolar şu anda da yok değil. Fakat sayılarının artmasının gerektiği de kaçınılmaz bir gerçek.

Yenilikçi olarak tabir edebileceğimiz bu stüdyolardan en aktifi sanırım Quantic Dream’dir. 1997 senesinde kurulan Paris merkezli Fransız stüdyosu ilk oyununu 1999 yılında PC için yayınlamıştı. Quantic Dream’in asıl patlaması ise 2005 yılında PC, PS2 ve Xbox için piyasaya sürdüğü Fahrenheit ile olmuştu.

{pagebreak::2}

Fahrenheit alışılageldik oyun türlerinden bağımsız, derinlemesine bir hikayesi olan benzersiz bir oyundu. Oyunculara yepyeni bir deneyim sunan Quantic Dream bu başarısının ardından 2009 yılında Sony’e bağlandı.

Quantic Dream’in 2010 yılında piyasaya sürdüğü Heavy Rain oyun piyasasında tam anlamıyla bir bomba etkisi yaratmıştı. Sony’nin Playstation 3’üne özel olarak raflardaki yerini alan yapım,hikayesi ve ilerleyişin karakterlere göre gösterdiği değişiklik ile interaktif bir film olarak nitelendirilmişti.

Heavy Rain’in ardından akıllardaki soru ise, Quantic Dream’in bundan daha iyisini yapıp yapamayacağıydı. Çünkü Heavy Rain, Quantic Dream’in tarzına uygun, film tadında bir yapımdı. Açıkça söylemek gerekirse, oyunun senaryosundan tutunda, işleyişine kadar pek bir eksikliği yoktu. O yüzden Quantic Dream’in Heavy Rain’in üzerine koyabilmesi bir hayli zor görünüyordu.

Şimdi hep beraber, Quantic Dream’in yeni eseri Beyond Two Souls’un ne derece başarılı olduğuna  karar verelim.

{pagebreak::3}

Tanıdık yüzler, bilindik simalar

Hemen incelememin başında belirtmek istediğim bir iki unsur var. Bunlardan birincisi, Beyond Two Souls’un, Türkçe alt yazı desteğiyle raflardaki yerini alması. Bu yüzden incelemede oyunda yer alan terimlerin Türkçe karşılıklarını kullanacağım.

İkinci unsur ise, oyunda yer alan iki ünlü sima. Bunlara hemen incelememin başında değinmek istiyorum. Zira sonradan Beyond Two Souls’u anlatırken, bu iki isim tamamen konu dışı kalabilir.

Beyond Two Souls’ta sinema severlerin yakından tanıdığı iki isim Ellen Page ve Willeem Dafoe öne çıkan karakterlerden Jodie Holmes (Ellen Page) ve Nathan Dawkins’e (Willem Dafoe) hayat veriyor.

Oyunun yönetmenliğini yapan David Cage’e göre Beyond Two Souls, şimdiye kadar yapılmış en büyük motion capture oyunuymuş. Zira sahnelerin hepsinin bu teknoloji ile oyuna port edildiğini düşünürsek David Cage’in bu konu hakkında yerden göğe kadar haklı olduğunu söyleyebiliriz.

{pagebreak::4}

2000 sayfalık dev bir senaryo

İlk olarak Beyond Two Souls’un hikayesinden bahsedelim. Ellen Page, oyun piyasaya sürülmeden önce verdiği bir röportajda, Beyond Two Souls’un tam 2000 sayfalık bir senaryoya sahip olduğunu dile getirmişti.

Oyunun yönetmeni David Cage, bu 2000 sayfalık devasa hikayeyi, oyun severlere tek düze bir çizgi halinde sunmak yerine, parçalar halinde, geçmiş gelecek çizgisinde bir sunumu tercih etmiş.

Beyond Two Souls’ta oyun boyunca ana karakterimiz olan Jodie Holmes isimli bir kızı ve ona bağlı olan Aiden isminde bir varlığı kontrol ediyoruz.

Az önce de belirttiğim gibi, oyun geçmiş gelecek arasında gidiş geliş yaptığı için, zaman zaman Jodie’nin 8 yaşlarında başından geçen olaylara, zaman zaman 15 yaşında başından geçen olaylara, zaman zamanda 23 yaşında başından geçen olaylara tanıklık ediyoruz.

Basitçe anlatmak gerekirse, ilk partta Jodie’nin 23 yaşındayken başından geçen olayları oynarken, 2. partta 8 yaşına geri dönüyoruz. Daha sonra da bu durum karışık bir şekilde devam ediyor. Bu da senaryoyu anlamamızı biraz zorlaştırırken, hangi olayın, hangi olaydan sonra geldiğini unutmamıza veya karıştırmamıza neden olabiliyor.

{pagebreak::5}

Şahsi düşüncem, olayların Heavy Rain’de ki gibi kronolojik bir sıraya göre düzenlenmesinin oynanış ve senaryoyu anlamlandırma açısından daha iyi olabileceği yönünde. Tabi senaryonun bu şekilde oyuncuya sunulmuş olmasını tercih eden oyun severler de olacaktır. O yüzden bu durum hakkında eleştiride bulunmayacağım.

Az önce de belirttiğim gibi, Beyond Two Souls’ta, Jodie Holmes isimli bir kızı kontrol ediyoruz. Jodie, doğduğundan beri kimsenin göremediği bir varlıkla iletişim halindedir. Jodie’nin Aiden ismini verdiği bu varlık, çevredeki objelerle fiziksel temasa geçebilme, bazı insanların bedenlerini ele geçirebilme gibi doğaüstü yeteneklere sahiptir.

Jodie’nin bu yetenekleri onu tüm yaşıtlarından farklı kılmış ve ona altından kalkamayacağı sorumluluklar yüklemiştir.

Beyond Two Souls’un ana hikayesi ilk bakışta Jodie’nin üzerine kurulmuş gibi gözükse de, arka planda öteki dünyadaki varlıkların bu dünyaya geçişini konu edinmekte.

Hükümetin, öteki dünyadaki varlıkları bu dünyaya getirmek için yaptığı çalışmalar kısa süre sonra telafisi olmayan yanlışlara yol açar. Öteki dünyadaki varlıkları bir silah olarak kullanmak isteyen hükümet, işler çığırından çıkınca Jodie’ye umut bağlar ve olaylar bu şekilde gelişmeye devam eder.

{pagebreak::6}

Birden fazla senaryo

Aslına bakılırsa Beyond Two Souls içerisinde birden fazla senaryo barındırıyor diyebiliriz. Zira hükümetin planları, Jodie’nin başından geçenler, yolumuzun düştüğü uzak diyarlarda karşılaştığımız esrarengiz olaylar … Hepsi için başlı başına bir oyun yapılabilirdi.

Ama Quantic Dream tüm bu bileşenleri tek bir çatı altında toplamayı tercih etmiş. Dolayısıyla, Beyond Two Souls’u oynarken bazı parçaları birleştirmek sandığınızdan daha zor olacaktır.

Oyun boyunca, kimiz zaman Jodie ile, kimi zaman ise Aiden ile bazı olaylara tanıklık ediyoruz. Ama bir kısas yapmamız gerekirse oyunun %70’lik bölümünde Jodie’yi kontrol ettiğimizi söyleyebilirim.

Şunu baştan belirtmeliyim ki, Quantic Dream, Heavy Rain’de sunduğu özgürlük hissini Beyond Two Souls’ta oyun severlere sunamamış.

Şöyle ki, dilediğimiz zaman Aiden’a geçiş yapabilmemize karşın, Aiden’ın gücünden faydalanamıyoruz. Örneğin, parti isimli bölümde, Aiden’a geçip kafamıza göre sağı solu dağıtmaya başlayamıyoruz. Anca senaryoya göre Aiden’ın sırası geldiğinde bize bu izin veriliyor. Hareket ettirebileceğimiz objelerin üzerinde noktalar beliriyor ve Aiden ile bunları hareket ettirebiliyoruz.

{pagebreak::7}

Tatmin etmeyen oynanış deneyimi

Ayrıca, oyun içerisinde Jodie’nin hareket kombinasyonu da pek iyi değil. Örneğin bazı bölümlerdeki çatışma sahnelerinde (kaldı ki bu bölümler oyunun genelinde 1 saatlik süreyi ya kapsar ya kapsamaz) aksiyonu tam olarak içimize çekemiyoruz.

Yapımdaki ateş etme modunda en basitinden bir aim alma olayı bile yok. Tek yapmamız gereken ateş etme tuşuna basmak oluyor. Zaten Jodie biz ateş etme tuşuna bastığımızda hedefi rahatça 12’den vurmuş oluyor.

Aynı şekilde gizlilik gerektiren görevlerde de, siz aldırış etmeden çıkış yaptığınızda Jodie, duraksayıp çıktığı siperin arkasına geri koşuyor. Yani oyun sizin yanlış yaptığınız noktalarda inisiyatif alarak durumu kendisi düzeltiyor.

Quantic Dream, Beyond Two Souls’ta bir de quick time event tarzında bir dövüş modülü yerleştirmiş. Bu dövüş modülünde Jodie’nin ne tarafa doğru hareketlendiğini takip ederek analoğu o tarafa doğru hareket ettiriyorsunuz. Eğer doğru yöne seçerseniz Jodie rakibine karşılık veriyor.

{pagebreak::8}

Tek düze dövüşler

Örneğin bir dövüş esnasında Jodie aşağı doğru eğiliyorsa, sizde o esnada analoğu aşağı doğru çekiyorsunuz ve Jodie hamlesini yapıyor. Peki, ya analoğu zamanında çekemeseniz, ya da yanlış tarafa hareket ederseniz? İşte asıl sorulması gereken soru bu.

Beyond Two Souls’ta ki dövüş sahnelerinde (CIA eğitim bölümü hariç) analoğu yanlış yöne hareket ettirseniz bile, Jodie az bir hasarla o dövüşü sizin yardımınız olmadan kazanmayı başarıyor. Yani oyun boyunca giriştiğiniz bir dövüşü kaybetme ihtimaliniz bulunmuyor. Dilediğiniz zaman, kolu bir kenara bırakıp Jodie’nin rakiplerini pataklamasını izleyebiliyorsunuz.

Heavy Rain’de son derece kritik olan seçim sahnelerinin, Beyond Two Souls’ta pekte bir önemi bulunmuyor. Yani seçiminiz ne olursa olsun olaylar yine varacağı noktaya varıyor.

Örneğin bir bölümde, hangi seçimleri yaparsanız yapın adam Jodie’ye tecavüze yeltenebiliyor. Dahası kontrol Aiden’a geçtiğinde hiçbir hamle yapmasanız bile elemanlar olay yerinden hızla kaçmaya bakıyorlar.

{pagebreak::9}

Anlamsız tercihler

Az önce de belirttiğim gibi, Beyond Two Souls’ta birçok noktada olaylar senaryonun dışına çıkmıyor. Bir bölümde para ararken adamın biri Jodie’yi arka sokağa davet ediyor. Peşinden gittiğinizde Jodie kendi inisiyatifinde yapmak istemediğini söylüyor. Oyun kontrolü otomatik olarak Aiden’ın kontrolüne veriyor. Bu noktada adamı öldürmek yerine hiçbir şey yapmadan beklediğinizde, adam yapacağım dediği şeyleri yapmadan çekip gidiyor. Sonuç olarak yine aynı noktaya varıyorsunuz.

Kısaca özetlemek gerekirse, Quantic Dream oyun içi tercihler konusunda Heavy Rain’in bir hayli gerisinde kalmış diyebilirim.

Gelelim oyun boyunca yoldaşımız olan Aiden’ın kontrol sistemine. Yazımın başlarında da bahsettiğim gibi, Aiden ile bazı insanların kontrollerini ele geçirebiliyor ya da bazı nesneleri yerinden oynatabiliyoruz.

Bu konuda da Quantic Dream oyuncuları bir hayli sınırlamış. Şöyle ki, Aiden’a dilediğimiz zaman geçiş yapabildiğimiz halde, Aiden’ın güçlerinden yararlanamıyoruz.

Aiden’ın kontrol edebileceği insanlar kırmızı renk tonuyla simgelenirken, kontrol edemeyeceği insanlar ise mavi renk tonuyla simgelenmiş. Açıkçası bu durumun neye göre belirlendiğini de pek çözemedim.

Örneğin bir önceki bölümde kontrol edebildiğimiz bir eleman, yani Aiden’a geçtiğimizde kırmızı renk tonuyla simgelenmiş bir eleman, bir sonraki bölümde mavi renk tonuyla simgeleniyor. Kısacası bu gibi durumlarda da senaryoya uymak zorunda kalıyorsunuz.

{pagebreak::10}

Son sözler

Beyond Two Souls, ne yazık ki oynanış bakımından beni hiç memnun edemedi. Özellikle tercihlerin hiçbir değerinin olmaması (bazı bölümler hariç) ve dolayısıyla oyunun sonuna hiçbir etki edememesi bende büyük bir hayal kırıklığı yarattı diyebilirim.

Quantic Dream bir önceki oyunu Heavy Rain’de oyun severler için birçok alternatif son hazırlamıştı. Katili bulamamanız, yanlış kişiyi hapse göndermeniz, yönettiğiniz karakterin ölümü gibi birçok sonla karşı karşıyaydık. Beyond Two Souls’ta ise ne yaparsanız yapın oyunun sonu için pek bir değişiklik olmuyor. Bu da oyun içerisinde dakikalarca düşünüp kararını verdiğiniz tercihlerin içinin boş olduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor.

Dip not olarak şunu da belirteyim. Oyunu dilerseniz iki kişi oynayabiliyorsunuz. Bu durumda bir kişi Jodie’yi diğer kişi ise Aiden’ı kontrol ediyor. Oyunda bölünmüş ekran özelliği mevcut değil. Dolayısıyla hangi karakterin sırasıysa o oynuyor diğeri izliyor. Bence iki kişilik oynama modu gereksiz bir seçenek olmuş.

Beyond Two Souls’un takdire şayan en önemli özelliği ise grafikleri. Oyun gerçekten Playstation 3’ün gücünü bu anlamda sonuna kadar kullanmış diyebilirim. Yapımın büyük bir kısmı motion capture teknolojisi ile sanal ortama aktarıldığı için karakter detaylandırmaları son derece kusursuz olmuş.

Ayrıca oyun içerisindeki nesne kaplamaları, yağmur, kar ve benzeri efektler de son derece göze hoş geliyor.

Normand Corbeil ve Lorne Balfe tarafından bestelenen müzikler de Beyond Two Souls’un atmosferiyle son derece uyumlu olmuş.

Quantic Dream, Heavy Rain’de yaşattığı özgürlük hissini Beyond Two Souls’a aynen aktarabilseydi, çok daha üst düzey bir oyunu bizlere sunmuş olacaktı. Fakat Beyond Two Souls bu haliyle ne yazık ki benim beklentilerimin altında kaldı.

Grafik: 9

Ses: 9

Oynanış: 5

Genel: 6.5

Artılar: Hikaye bütünsel olarak bakıldığında sürükleyici. Grafikler son derece başarılı. Müzikler kulak tırmalamıyor ve oyunun atmosferiyle son derece uyumlu. Türkçe dil desteğinin olması.

Eksiler: Oyun içerisinde yapılan tercihlerin pek bir anlamı yok. Oynanıştaki özgürlük son derece kısıtlanmış. Hikayenin parçalar halinde verilmesi, senaryonun sağlamlığını gölgelemiş. Alternatif son mantığı pek ön plana çıkamamış.

:: Beyond Two Souls’u oynadınız mı?