İlk Phablet akıllı telefon: Galaxy Note
O dönemlerde akıllı telefon çağına paralel olarak tablet çağı da başlamış, hatta Samsung telefon özelliğine sahip tablet modelleri bile çıkarmıştı. İşte sınırların muğlaklaştığı bu dönemde karşımıza çıkan Galaxy Note, bu iki teknolojiyi bir araya getiren model olarak karşımıza çıktı. Tam da kalemli akıllı telefon çağı kapandı diye düşünürken, Samsung yeni bir fenomenle karşımıza çıkmıştı.
Samsung, tek elle kullanılması neredeyse imkansız olan, dikdörtgen formda ve 5,3 inç gibi o döneme göre dev ve geniş bir ekranla karşımıza çıktı. Bu yıllar için 6 inç modelleri görmüş olsak da, ilk amiral gemisi savaşı dönemlerinde karşımıza çıkan modeller, ergonomiden pek nasibini almamış ve ele pek oturmayan yapıdaydı.
Samsung ise tablet görünümlü bu telefonda çözümü yanında sunduğu S-Pen aparatı ile çözüyordu. O zamanlar not almak ve bu geniş ekranı kontrol etmek dışında S-Pen pek farklı bir özelliğe sahip değildi. O dönemin kalemli modellerine göre çok daha hassas olsa da iyi bir S-Pen deneyimi için Note 2 ve Note 3 modellerini beklemek gerekiyordu.
Yine de o yıllar için Galaxy Note, büyük bir satış başarısı sağladı. Artık Samsung için amiral gemisi Android akıllı telefon stratejisi oturmuştu. Apple uzun bir süre her yıl tek model, Samsung ise iki amiral gemisi modelle bu savaşta yer alacaktı.
HTC ise rakiplerinin aksine ne zaman tanıtılacağı kestirilemeyen amiral gemisi modelleriyle karşımıza çıkıyordu. Amiral gemisi için Motorola’da büyük bir çaba gösteriyordu. Ancak maddi zorluklar yaşayan firma genelde ABD pazarında satışa çıkan modellerle karşımıza çıktı.
Orta segmet akıllı telefon pazarında kazanlar kaynıyor
Amiral gemisi pazarının ana oyuncuları Apple, Samsung ve HTC çoktan başa oynamaya başlamıştı. Orta seviye ise bu açıdan daha renkli bir yapıdaydı. Samsung bu pazarı da kontrol edebilmek için birbirine benzer özellikte birçok model piyasaya sürüyordu.
Hatta içlerinde projeksiyon özelliğini olan bir model bile vardı. Tüketicinin her türlü ihtiyacını karşılamak olarak adlandırılan bu strateji bugün çok daha sınıflandırılmış şekilde devam ediyor.
HTC ise orta seviye ve alt seviyede Desire adlandırılmasını kullanıyordu. Bazı Desire modelleri tüketiciyi memnun etse de, HTC’nin bu modellerde düşük RAM kullanması o yıllar için orta ve giriş seviyesinde zayıflamasına neden oldu.
Samsung ise özellikle S3 mini ile bu pazarda çok ciddi bir pay elde etti. Ancak orta seviyenin esas oyuncusu LG olarak karşımıza çıktı. Özellikle Asya pazarında henüz Çinli rakipleri piyasaya adım atmamışken LG, orta segment telefon modelleri ile önemli bir pay edindi.
Özellikle LG Optimus Black, 2011 yılının da önemli Android akıllı telefon modellerinden biriydi. LG özellikle 700 nit gibi o dönemin en parlak ekranlı akıllı telefon modeliyle karşımıza çıkmıştı. iPhone için de ekran üretimi yapan firma, IPS LCD cephesinde önemli markalardan biri olduğunu kısa sürede gösterecekti.
Henüz malzeme kalitesi çok iyi olmayan LG, amiral gemisi pazarına girmesiyle birlikte, tüketicinin daha da fazla seçeneğe ulaşmasını sağlayan markalardan da biri oldu.
LG G2 neden yok?
Bu yazıda LG’nin orta segmentte yükselişine odaklandık. LG Optimus Vu, G2 ve G3 gibi önemli modellere serininn altıncı yazısında yer vereceğiz. Yorumunuz için teşekkürler
Bir projeden öteye geçememiş olsa da, büyük yankı uyandıran, project Ara’dan da bahsetmelisiniz bence.
Merhaba, yorumunuz için teşekkürler. Haklısınız, Project Ara gerçekten de uzun süre Android dünyası için heyecan uyandıran bir projeydi. Bir sonraki yazıda Ara’dan da bahsedeceğiz.
Akıllı telefonların tat verdiği zamanlar… şimdi suyu çıktı
İyi de 4 çekirdekli telefonlardan, Tegra 3’den falan bahsetmişsiniz ama dünyanın “ilk” dört çekirdekli işlemcili (Tegra 3) akıllı telefonunun da kullanan ve piyasaya süren LG OPTİMUS 4X HD ‘den hiç bahsedilmemiş, yazıyı sonuna kadar zevkle okudum hatta bütün seriyi ama bu konunun atlanmasını anlayamadım açıkçası neyse elinize sağlık güzel bir seri.