Teknolojinin en önemli getirilerinden biri de, kolay ulaşılabilirliği oldu. Artık çektiği videoyu sevdikleriyle paylaşmak isteyen bir metropol insanıyla, taşrada yaşayan bir kimse arasında aşılamaz farklar kalmadı. Bu fırsatı insan hayatı için faydaya dönüştürmek ise, teknolojiyi bir istihdam kaynağı haline getirmekten ve bilişim teknolojilerini kullanarak sürdürülebilir ekonomiler oluşturmaktan geçiyor.

Türkiye’de bu konuda en önemli uygulamayı çağrı merkezlerinde görüyoruz. Başta GSM operatörleri olmak üzere, pek çok büyük oyuncu yeni çağrı merkezlerini Anadolu’nun teknolojiyle henüz tanışmamış şehirlerinde kuruyor. Böylelikle yerel halka teknoloji sayesinde yüzlerce kişilik iş imkanı sunulurken, çağrı merkezinin bulunduğu yörede de bir teknoloji kültürü oluşması sağlanıyor.

Tesislerde bulunan kültür merkezlerinde, Anadolu insanının sıcaklığı ve konukseverliği; günümüz teknolojileriyle harmanlanıp çağa ayak uyduruyor. Çağrı merkezleri aynı zamanda, ihraç edilebilir bir hizmet olarak Türkiye ekonomisi için de yüksek bir potansiyel taşıyor. Eğer bu alanda doğru adımlar atılır ve yetkin personel yetiştirilirse, (Slumdog Millionaire filminden hatırlayacağınız gibi) Hindistan ile Avrupa ülkelerine hizmet sağlamak için rekabete girmemiz mümkün.

http://static.shiftdelete.net/img/article_new/callcenter1298291112.jpg

Bir GSM operatörünün aktivasyon merkezinde görevli arkadaşımın anekdotunu paylaşmak istiyorum:

Doğu Anadolu Bölgesi’nde açılan çağrı merkezi için yöre halkından personel yetiştirilir. Bir-iki ay süren eğitimin ardından yapılan deneme çağrılarından birinde şu diyalog geçer:

– Merhaba, falanca numaralı hattımın fatura tutarını öğrenmek istiyorum.

– Kardeş, senin faturan 300 lira.

– Nasıl olur?

– Şaka şaka, 30 lira.

:: Çağrı merkezlerini bir kariyer basamağı olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?