“Ucuz mal alacak kadar zengin değilim” ifadesini, günümüze uyarlayacak olursak “Korsan yazılım kullanacak kadar zengin değilim” diye çevirebiliriz. Her gün 100 bine yakın teknoloji tutkunun ziyaret ettiği SDN Forum‘da yapılan tartışmalar, bunun en açık göstergesi.
İş yerinde korsan olarak Adobe yazılımı kullanan bir firma ve başına gelenler, lisanlı yazım için ödenmesi gereken bedelden kaçmanın aslında ne kadar maliyetli ve yüz kızartıcı bir sonuç ortaya çıkardığını açıkça ortaya koyuyor.
Söz konusu yazışmaların ve itirafların olduğu
sayfaya ulaşmak için buraya tıklayın.
Korsan yazılım konusunda hatırlamamız gereken bazı meseleler var.
En başta, yazılımı üretmek için harcanan emeğin karşılığını vererek bilişim sektörünün devamlılığını sağladığımızı aklımızdan çıkarmamız gerek.
Yazılımda rekabet edecek bir Türkiye için korsana hayır
Kalkınmanın anahtarı olan bilişim sektöründe, donanım üreterek rekabet etmek çok zor. Çin‘deki ucuz üretimle mücadele etmeye kalkışmak, çok çetin bir mücadele anlamına geliyor.
Apple, Samsung, HP, Nokia gibi markaların ürünlerinin neredeyse tamamı, uzak doğuda üretiliyor. Üretim yeri aynı olduğu gibi, ürünlerin şekilleri de neredeyse birbiriyle aynı. Dokunmatik ekranlı bir telefon veya tablet, daha farklı nasıl olabilir ki?
Peki bilişimde nasıl rekabet edebiliriz?
Farklılaşma, yazılımda başlıyor. İyi yazılım üreten, donanımın gücüyle birleşerek bir adım öne çıkıyor. Ülkemiz, belki donanım üretme konusunda treni kaçırmış olabilir ama yazılım konusunda hala fırsatlarımız var.
Eğer ülkemizin yazılım sektöründe gelişmesini istiyorsak, kullandığımız lisanslı yazılımların bedellerini mutlaka ödememiz gerekiyor.
{pagebreak::Güvende kalmak için}
Güvende kalmak için lisanslı yazılım kullanın!
Lisanslı yazılım kullanmanın önemli bir avantajı da güvenlik.
SDN Forum‘da bahsi geçen şirketin kullandığı Adobe ürünlerini korsan olarak kullanmak için yardımcı yazılımlar gerekiyor. Bu yazılımların neredeyse tamamı virüs yüklü olarak geliyor. Çalıştırdığınız anda güvenlik yazılımınız alarm veriyor ve dosyayı silmek istiyor.
Korsan yazılım kullanmak isteyen kişi, lisanssız yazılım için kararlı bir şekilde yoluna devam etmek istiyorsa o zaman bilgisayarına da virüsü bulaştırmış oluyor. Hele hele bu yolu tercih eden şirketler varsa, önemli verilerin kötü niyetli kişilerin eline geçmesinden tutun da internet bankacılığına kadar türlü tehditlere karşı savunmasız kalıyor.
Teknik desteğin nimetlerinden faydalanın
Bahsetmeden geçmeyeceğimiz bir diğer avantaj da teknik destek. Yazılımı kullanırken karşılaştığınız bir sorunu çözmek için harcayacağınız emek ve zamanı harcamak yerine lisanslı yazılımlarla beraber sunulan teknik destekten istifade edebilirsiniz.
Tüm bunları yeniden değerlendirdiğiniz zaman, alacağınız cezayı yok saysak bile korsan yazılım kullanmanın bedeli, yasal ve lisanslı kullanıma göre her zaman daha pahalı.
İşin bir de vicdanı tarafı var ki…
Onu kelimelere dökmek çok daha zor. Bir fotoğrafçılık dükkânınız, grafik ajansınız varsa veya web sitesi tasarlayarak hayatınızı geçindiriyorsanız, size ve ailenize bu kazancı sağlayan yazılımın bedelini ödemek, her şeyden önce bir vicdan meselesi olsa gerek.
{pagebreak::Süreç nasıl işliyor?}
Süreç nasıl işliyor?
İşin yasal boyutuna yeniden dönelim. Korsan yazılım kullanan bir kurumun başına gelenleri süreçler halinde paylaşayım.
BSA olarak tanıdığımız, asıl adı Business Software Alliance olan kuruluş, yasalara uygun bir şekilde hareket ederek yaptırımlar konusunda gerekli adımları atıyor.
Öncelikle korsan yazılım kullanan firmalar hakkında yazılım şirketlerinin kayıtlarına göre deliller hazırlanıyor. Çünkü kimse duymuyor diye kullandığınız yazılımlar, aslında arka planda korsan kullanıldığını ilgili şirkete bildirebiliyor.
Deliller toplandıktan sonra korsan yazılım kullanan firmanın bulunduğu yerdeki Cumhuriyet Savcılığı‘na suç duyurusu başvurusunda bulunuluyor.
Savcılık, bu müracaatı uygun bulduğu takdirde ilgili sulh ceza mahkemesinden arama kararı talebinde bulunuluyor. Mahkeme, talebi uygun bulursa arama kararı çıkarılıyor.
İşin bu devresinde polis devreye giriyor. Polisin yanında bilirkişi de hazır bulunuyor. Ekibe eşlik edenler arasında hak sahibi olarak BSA da yer alıyor.
Her yer didik didik aranıyor!
Aramalar işini bilen uzmanlar tarafından yapılıyor. Sunuculardan tutun da, masaüstü bilgisayarlara kadar hemen hemen bütün kayıtlar denetleniyor. Sistemlerde yüklü olan yazılımlar için lisansların gösterilmesi talep ediliyor. Firma, bu lisansları gösteremezse yaptırımlar devreye giriyor.
BSA, ilgili firma ile öncelikle sulh görüşmeleri başlatıyor. Anlaşma sağlanamazsa bu harekât, kamu davasına dönüşüyor ve savcılık iddianame hazırlıyor. Tüm bu süreçlerin sonu para ve hapis cezasıyla sonuçlanabiliyor.
Bu anlattıklarım, tam anlamıyla bir felaket senaryosu.
Çözüm basit!
Bu kâbusu yaşamak istemiyorsanız, yukarıda bahsettiğimiz avantajlardan yararlanmak istiyorsanız, yapmanız gereken çok basit; yazılımlarınızı lisanslı kullanın.
Eğer lisans ödeyecek bütçeniz yoksa, korsan kullanım yerine ilgili yazılımların muadili olan açık kaynak kodlu ve özgür yazılımları tercih ederek görevlerinizi yerine getirmeye çalışın.
:: Korsan yazılım için sizin düşünceleriniz neler?
Tıklayın, SDN Forum’da tartışalım.
Korsanla mucadelede once firmalar mantikli fiyat ve lisans politikalari uygulamaldirlar. Bugun yazilim firmasi yilda milyarlaca dolar kar acikliyorsa burda mantikli bir lisanslandirma ve fiyatta bahsemeyiz. Korsn kullanimdan sadece kullanicilari sorumlu tutmak firmalarin borazanligini yapmak demektir. Bu iki ayakli bir sorundur, bir ayagi kullanici diger ayagi firma tarafindadir.
Ornegin Microsoft, gozunun yasina bakmadan egitim kurumlarindan bile milyarlaca dolar para kazanmaktadir. Uyduruk bir indirimle goz boyamaktadir.
@emre50 bilgisayar alacak kadar nasıl zengin oluyorsun peki?
orjinal alcak kadar zengim degilim nokta bitti
korsan yazılımı ben de kullanmak istemem ancak en çok kullandığım program visual studio nun fiyatı 1,199$ free kullanımları da mevcut ancak onlar da profesyonel gibi çalışamıyor. (mesela bir projeye kurulum dosyası oluşturulamıyor..)
Yazilim üreten firmalarda akilli. Cogu firma bir acik kapi birakiyor. Benim kullandigim bir program var mesela onu satin almadan kullanmaniz mümkün degil. Adamlar biliyor tazminat davasindan kat kat fazla alabileceklerini ve o kapiyi kilitlemiyorlar.
Oyunlarinda orjinalini satin almak gerekiyor aslinda, cünkü ancak öyle Türkce dil destegi ekletebiliriz firmalara. Simdiye kadar sadece 2-3 tane Türkce Dublajli oyun var, onlarda Playstation’da. Playstation’dada bu is pek kolay olmadigi icin, riskli ve pahali oldugu icin millet orjinal Oyunlara yönleniyor ve bu sayede Türkce Dublajli oyunlar geliyor.
yazilim okadar pahaliki, donanimla ayni fiyatta. siz bilgisayar atolesi icin her bir sinifa 20 bilgisayar alirsiniz, birde o 20 bilgisayara verdigin para kadarda yazilim alirsiniz. bunu mantikli goren varmidir acaba! ?
visual studio : 1,199$
Corel draw : 399$
Win7 : 300$
office 2010 : 210$
photoshop : 450$
sistemde olması en az olması gerekenlerin fiyatı : 2558$ takribi : 4834,62 TL …
basit işlerle geçimini sağlayan, yada henüz öğrenci olan bir web tasarımcının photoshop’a 1200 lira vermesi pek mümkün değil. ancak denetimler yeterli olsa ve photshop’un cracklisi olmasa herkes birkaç sürüm eski versiyonu satın alıp idare edebilir bence.
buradaki sorun yazılım firmalarından kaynaklanmakta. zamanında türkiyeye gelip ürün satmadılar bu yüzden kimsede lisanslı yazılım fikri oluşmadı. daha sonra geldiklerinde ise teknomarketlere yeterince yayılmadılar. halk lisansı bildiği halde kolayca ulaşamadı.
şimdi her markette varlar fakat crackler çok gelişti. yazılım piyasaya sürüldükden 1 hafta sonra crack’i çıkıyor ve stabil çalışıyor eskisi gibi değil yani.
özetle yanındaki adam korsan kullanırken kimse 1000 lira verip yazılım almaz. önce korsanı bitirmeliler ki lisanslı almak için bir ihtiyaç duysun. çünkü bahsedilen teknik destek ihtiyacı zaten forumlar aracılığı ile gideriliyor.
ancak ne yazık ki sektörde çarklar söylendiği gibi temiz dönmüyor. milyar dolarlık şirketler crack’e karşı önlem almayarak yazılımlarının kontrolsüz bir şekilde yayılmasına izin veriyorlar. böylece kullanıcı alışkanlığı yaratarak kurumsal kullanımdada tercih edilmesini sağlıyorlar. bsa gibi kuruluşlarla kurumsal alanda korsan yazılımı engelliyerek satışı kurumsal müşterilerine yapıyorlar. korsanı ücretsiz bir reklam kampanyası olarak görüyorlar.
hal böyle olunca bazılarımız vicdan azabı duyabiliyor. acaba hak mı yiyoruz diye düşünebilirsiniz. peki madem biz hak yiyoruz bu milyar dolarlık şirketler bu kadar aciz mi korsana karşı önlem alamıyorlar.
Firmalar hep en son versiyonu ( yüksek fiyatlı ) pazarlıyorlar , halbuki bir önceki versiyonu ve / veya ondanda önceki versiyonları göreceli olarak daha ucuza verseler o zaman korsanla uğraşmaya gerek kalmaz belkide ..
Olay sadece adobe ile bitmiyor arkadaşlar sadece bu firmanın ürünleri popüler olup birazda ücretleri beklentilerimizin üstünde olduğundan dikkat çekiyor ama işletim sisteminiz antivirüs programınızda çok önemli.
Zaten kurumsal firmalar işin ciddiyetinin farkında olduklarından dolayı korsan yazılım yok denecek kadar azdır.
Bireysel kullanımda ise olay tam tersi lisanslı program kullanan yok denecek kadar az Şimdi bize bir şey olmaz dediğinizi duyar gibiyim
Tam konusu gelmişken söylemeden edemeyecem günümüzde nerdeyse hepimiz bireysel internet bankacılığı kullanıyoruz. Hackerlarında bu konuda boş durmadığını yaramazlık yaptığınıda biliyoruz.
İnternet bankacılığını kullanırken başınıza gelebilecek bir olayda Pc’de işletim sisteminiz ve antivirüs programınız başta olmak üzere bilgisayarınızda yazılımlarınızı bedava kullanmak için kullanılan crek dosyaları tespit edilirse bankalar hiç bir sorumluluk kabul etmiyorlar bunuda bir yere not edin.
Hiç bir şey olmaz. Cracking işlemleri eskisi gibi değil. İnternetten bulduğunuz yazılımların içlerinde çok nadir virüs çıkıyor artık. Verilere ulaşım çok kolaylaştı ve önceki gibi sorunlu değil. Ama tabii ki korsanın savunulacak bir yani yok ama bilgi verirken de caydırıcı olsun diye sacmalamamak lazım. Şirketler elbette lisans ücretlerini ödemeliler çünkü BSA gibi bir firmanın denetimindeler (her ne kadar BSA’nın Türkiye’de iş yapma yetkisi olmasa bile). Ama bireylere bir şey yapamazlar kolay kolay. Ayrıca BSA ilk baskında direk ceza yazmaz. İlk denetimde açık bulursa ihtar yapar ve lisansların tamamlanması için ek süre verir. Ardından bu süre dolana kadar lisanslar tamamlanmazsa ceza verilir…
Bankanın senin bilgisayarına gelip bakmaya yetkisi varmı bakalım ayrıca internet bankacılığında yapılan dolandırıcılıklar kullanıcının bilgisayarından değil farklı yerde farklı pc lerden yapılıyor banka gitsin hangi IP den yapılmış kim yapmış onu bulsun
Kastamonu’da ki bilgisayarcıların bir tanesi orjinal yazılım kullanmıyor. Abi format 50 TL ama sana 30 olur. BSA buralara gelirse Microsoft köşeyi döner
2.5 TL’lik yarım ekmeği 10 TL’ye satarsalar o döneri yer misiniz? O dönerciye para verip kazanmasını istermisiniz… adam gibi paraya satsınlar parasını veririz…
Ya Tamamda kardeşim firma bazında alma bunu bir ögrenci bazında al bakalım bu adam bilişim dersi alıyor yazılım adobe flash 3dmax isletim sistemleri dreamwawer v.s artık ne ise office felan bu öğrenci hangı para ile bu lisansları satın alacak?işletim sistemi 300tl office 250tl civarında.Al sana 550tl bir maliyet buda en kotu ve en düşük olarak.yani BSA ya ya hanı ara denetımci.Onlara sesleniyorum ozaman:)öğrenciler için 1-2 yıllık ücretsiz liisans dagıtsınlar bu insanlar yazılıma v.s artık ne varsa ona göre yönelsinler.hemde her lisans kime verilmiş takip ederler verilen lisans 2.makinede kurulmus ise hemen gorunur sonucta mac adresı sabıttır..Kimse kimseyı kandırmasın asgarı ucretın 700tl oldugu bır ülkede öğrenci yada maddi durumu iyi olmayan kişiler de bilişimi kullanma hakkı vardır.Doğru işin vicdanı ve lisans olarak hakkı var ama 100-200milyon insanın belkide milyarlarca kişinin kullandıgı yazılımlarında 200-300$olması saçmalık bence yapsınlar 50-100tl bak mıllet korsan yazılım alıyor mu.sen her 6ayda bır yenı yazılım cıkart e buna paramı dayanır..mıllet ekmek parası zor buluyor yerı gelıo..Artık sunu unutmasın kımse BİLGİSAYAR ARAÇ DEGIL İHTİYAÇ…arkadaşlar..buna gorede bir fiyat ortalaması olması gereklı..Benım düşüncem bu.
ben şimdiye kadar yaptığım formatlardan para alsam köşe olmuştum heralde, gerçi bi çoğumuz için geçerlidir bu
tanıdıklarım için büyük nimet olduğumu anladım
Crack yapmadan korsan kullandığım uygulamalar var. Virüs derdim, güvenlik derdim yok.
10-20 liralık bişe olsa alacağız bişe yok zengin değiliz biz!
Öncelikle korsanada karşı değilim, lisansa da. Ancak bir arkadaş yazmış milyar dolar kar açıklayacak kadar para kazanıyorsa yazılım şirketleri, bu şu soruyu gündeme getiriyor. Ne kadar faiş fiyata satıyor ? Evet emek değerli ve insanlar kendi yaptıkları birşeyin yarın korsan olarak kullanıldığını gördüğünde bunu anlama noktasına gelir. Nitekim bu bir paradokstur ülkemizde. Fiyat politikaları gelir seviyesine göre ve ekonomik koşullara göre uyarlanmamaktadır. Bugün yurtdışında bir blu-ray film 65 TL denk gelirken yeni çıkan bir filmde, ülkemizde 100-120 TL. aradaki fark 2 kattır. Diyeceksiniz ki vergiler nedeni ile böyle, o zaman devlete suçu atmanız lazım ki burdan da bişey çıkmaz. Yazılımda da aynı şekilde microsoft 120 dolar iken bizde 300 TL minimum. Ve gene vergi var. Ancak dipnot olarak firmalardan devletin aldığı vergiyi, firmalarda bize charge etmekte, bu durumda aslında vergisizmiş gibi satış yapmakta. Yani ödediği vergiyi bizden karşılıyor ki kalem bazında. Belki kendisi paket bazında öderken bizden kalem bazında çıkartıyor. Ve sonuç Milyar dolar karlar. Peki hangi yazılım firması milyar dolar kar açıklarken çalışanlarına prim dağıtıyor.. Hiçbiri. Bi iphone hediye edip kurtuluyolar. Eğer ödediğim lisans harbiden ona kafa patlatan ekibe veya kişiye gidiyorsa helali hoş olsun, ancak patronlar işin kaymağını yiyor. Emeğe saygım sonsuzken o patronlar insanların emek karşılığını verene kadar korsana devam. Acımasızca olacak ama çalışanlarının hakkını yiyen her şirket batmalıdırda. Çünkü sahipleri porche ye binip müstakil villalarda yaşarken, çalışanlar evini nasıl alacağını hayatını nasıl kuracağını düşünüyor. Birileri pasta börek yerken, birileri toprak çamur yiyor. Ve bunun adı serbest ekonomi olurken, beğenmeyen gitsin oluyor. Bu dünya sizede kalmayacak… Farcry a para verip aldım.. Ve helalde olsun. Dünyaya rakip oyun yaptılar.
ben amerika da avrupa da sanki korsan yok. bugün orta halli bir video editing için bile 5000 doları gözden çıkarmanız lazım. ayrıca yapılan oyunların çoğu türkçe desteği sunmuyor. bunun bir indirimi olması gerekmez mi? bu bizi zaten baştan hesaba katmadıklarını göstermez mi? ha sen önce korsan kullanma ben de sana türkçe dil desteği sunayım…yok ya. sen neden türkçe desteği verip sonra satmıyorsun… bu her neye maloluyorsa sen benden 2-3 dolar fazla almış olmuyormusun? oluyorsun….ayrıca fiyasko programların semeresini de biz çekiyoruz mesela windows vista (lisanslı aldık) alimizde patladı. patlamadı mı? yani karpuz kelek çıktı. peki micrsoft gelip yav biz vistayı sattık ama bir sürü problem çıktı o yüzden zararınızı paranızı gei iade ediyoruz dedi mi?.. hayır. yağlayıp ballayıp bize kakaladığınız malları satmaktan utanmıyorsun da… kazanın öldüğüne neden inanmıyorsun. öpüyorum gözlerinden.
bildiğim kadarıyla ülkemiz, korsan yazılım konusunda çin, rusya gibi ülkeler sıralamasında değil. yani korsan yazılım sanıldığı kadar türkiyede yaygın değil. ayrıca korsan yazılımların crackleyip internete yayan da türkler değil.
@Hakkı Alkan
“Bu yazılımların neredeyse tamamı virüs yüklü olarak geliyor. Çalıştırdığınız anda güvenlik yazılımınız alarm veriyor ve dosyayı silmek istiyor.”
çok yanlış bir varsayım.. bu uyarıların çoğunun sebebi uygulamalarda kullanılan sıkıştırma teknikleri veya koruma programları (upx, aspack, themida, vmprotect, vs.) mesela upx ücretsiz bir “exe compressor” olduğu halde (unpack işlemi de çok kolay) çoğu versiyonu antivirüsler tarafından siliniyor. çünkü daha önce yayılan bazı virüslerin dijital imzaları doğru çıkarılmadığından ya da “silahlar öldürür, bütün silahlar kötüdür, hepsi çöpe” gibi saçma sapan bir mantık var.
@rtsbora
“ayrıca korsan yazılımların crackleyip internete yayan da türkler değil.”
bu konuda çok yanılıyorsun… bir sürü Türk grup var (becerilerini sorgulamıyorum), crack distro işleten Türkler de var (ünlü grupların cracklerini aynı gün yayınlattıkları, ya da dolaylı olarak yayınlandığı sunucular).. “sadece Türkler değil” desen hadi neyse..
türkiye şartlarında bir oyun asgari ücretin % 20 si neredeyse.e bu gariban oyun oynamassın mı?Film izlemesin mi?ote yandan bu yıl win 7 li bilgisayar alıyoruz.seneye win 8 çıkacak ve onun için extra 200 lira istenecek.ne anladım bu işten.
amerikadaki adam aylık 5000 dolar maaş alıyor ve 200 dolar verip microsoft lisansı alabiliyor. Türkiyede asgari ücret 650 TL iken kim bir bilgisayar yazılımı için 200 dolar verebilirki? Yazılım sahipleri ancak doğru fiyat politikası yaptığı sürece korsanın önüne geçilebilir. Ülkelerin alım gücüne bakarak fiyat belirlemeliler.
Kimse kusura bakmasın ama insanlar çok cahil ve korkak. Tek işletim sisteminin windows olduğunu düşünen, tek görüntü işleme yazılımının adobe photoshop olduğunu sanan, tek cad yazılımı olarak autocad bilen insanlar var. Bunların hepsinin “özgür” alternatifleri var. Bunları denemekten/kullanmaktan korkmamak lazım.
Dün bir lisans aldım, 25000 dolar. Ne lisansı olduğunu söylemeyeceğim ama bence yaptığı iş 5000 dolar bile değil. Ama gel de alma…
ondan sonra Bil Gates dünya zengini oluyor. BG ne yapmış? Word excell yapmış. eline sağlık ama bu servet biraz fazla değil mi, o iş için?
Bana bak Bil Gates dede. Vasiyetine yazıyorsun: Çoluk çocuğa zırnık yok, tüm mal varlığının yarısı fakir ülkelere; diğer yarısı yazılımını bedava veren yazılımcılara hibe edilmesi için vakıf kuruyorsun.