İletişimin Kralı Kim Oldu?

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından açıklanan resmi bilgiler, gündelik hayatımızın bir parçası haline gelen iletişim şirketleri için bir bakıma karne olarak da adlandırılabilir.

Türk Telekom, Turkcell, Vodafone ve Avea‘nın içinde bulunduğu sektöre ait devasa rakamlar, kıyasıya rekabet eden markaların gerçek performanslarını açıkça ortaya koyuyor.

Şimdi bu rakamlara göz atalım.

Net satış gelirleri

Türk Telekom ve mobil işletmecilerin üç aylık net satış gelirlerini, aşağıdaki tabloda net bir şekilde görebilirsiniz. Turkcell, en fazla gelir elde eden şirket konumunda.

Yatırımlarda son durum nedir?

Net gelirin dışında sektör için bir diğer ölçü de yatırımlar. Firmaların rekabette avantaj yakalaması için yaptığı altyapı yatırımları değerlendirildiğinde Türk Telekom ve Avea‘nın açık ara önde olduğunu görüyoruz.
{pagebreak::İstihdam sonuçları}

İstihdamda kim önde?

Firmaların çalıştırdığı personel açısından elde edilen rakamlarda, Türk Telekom’un birinciliği devam ederken, çağrı merkezi yatırımı yapan operatörlerin çalışsan sayısının giderek arttığı gözlemleniyor.

Kimin kaç faturalı abonesi var?

Turkcell, Vodafone ve Avea‘nın aboneleri içinde ne kadarının ön ödemeli, ne kadarının faturalı olduğunu gösteren aşağıdaki tablo da ilginç veriler arasında. Faturalı abone sayısı en yüksek operatör, Avea olurken, ön ödemeli abone sayısı en fazla olan operatör Vodafone oldu.
{pagebreak::Pazar payları}

Mobil işletmecilerin trafiğe göre pazar payları

Mobil işletmecilerinin dönemler itibariyle toplam mobil trafiğinden aldıkları pazar payları grafikte gösteriliyor.

Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre Avea‘nın pazar payı %21,36′dan %24,29‘a, Vodafone‘nun payı %29,70‘ten %32,74‘e yükselmiş, Turkcell‘in pazar payı ise %48,95‘ten %42,96‘ya düşmüş olarak görünüyor.

SMS’in kralı kim oldu?

2011 yılına ait üçüncü üç aylık dönemde, bir önceki üç aylık döneme göre SMS sayıları bakımından Turkcell‘in SMS sayısı yaklaşık %14,5 oranında azalırken, Avea‘nın SMS sayısı ise %1,2, Vodafone‘un SMS sayısı ise %7,7 oranında arttığı gözlemleniyor.
{pagebreak::Kim en çok konuşturdu?}

En çok kim konuşturdu?

Eylül 2011 itibariyle, Turkcell‘in aylık konuşturma değeri 219,8 dakika, Avea‘nın 318,5 dakika ve Vodafone‘un ise 294,8 dakika olarak gerçekleşti. Avea, reklamlarında söylediği gibi “En çok konuşturan operatör” olma unvanını korumaya, bu çeyrekte de devam etti.

:: Bu sonuçları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tıklayın, SDN Forum’datartışalım.

Uncharted 3 İlk Gününde Ne Kadar Sattı?

PlayStation 3 sahiplerinin bu sene için en çok beklediği oyunlardan olan Uncharted serisinin son oyunu Uncharted 3: Drake’s Deception bu ayın başında, 2 Kasım’da tüm dünyada piyasaya çıktı. Sony Computer Entertainment, Uncharted 3’ün ilk gününde, yani 2 Kasım’da tüm dünyada 3.8 milyon adet sattığını açıkladı.

Rakamlara bakılırsa Uncharted 3, 2011’in en çok satan PlayStation 3 oyunu olabilir. Oyunun ülkemizde Türkçe çıkması sebebiyle de yüksek satış rakamına ulaşması bekleniyor. Sony Computer Entertainment Avrupa İletişim Müdürü Nick Caplin, Uncharted 3’ün TPS macera türünde büyük başarı yakaladığını ve oyunun beklenenden de fazla sattığını açıkladı.

Bizden de 10 üzerinden 9.5 puan alan oyunun incelemesini buradan okuyabilirsiniz.

:: Uncharted 3’ü alıp oynadınız mı?

 

The Elder Scrolls 5: Skyrim İnceleme

2006’da The Elder Scrolls: Oblivion’ın ilk çıktığı zamanı hatırlıyorum. İlk defa bu oyunla tanıştığım The Elder Scrolls serisi, tek hamlede beni kendine aşık etmeyi başarmıştı. O grafikler, o atmosfer, o görev derinliği… Hatta WoW’a yeni başladığım günlerde ortaya çıkmış olmasından dolayı, uzunca bir süre elimi WoW’a sürmemem ile sonuçlanmıştı. Biri MMO, diğeri Single Player olsa bile, 10 tane böcek öldürüp bacaklarını teslim etme görevlerinden çok daha çekici gelmişti bana Oblivion.

11.11.11 tarihi geldi ve bir deja vu ile karşı karşıya kaldım. Tek farkı, bu sefer yaklaşık 2 senedir oynadığım WoW’u terk etmiş olmam. Loncadan arkadaşlar beni bekliyorlardır muhtemelen 🙂 Ama olmaz, Skyrim geldi ve oy-na-ma-lı-yım! Piyasaya çıkmadan önce yayımlanan muhteşem videoları, ağzımın suyunun akmasına sebep olmuştu. O animasyon videosu, o gerçek karakterlerle yapılmış olan diğer video… Ve evet, şu anda bu Skyrim oynuyorum.

{pagebreak::2}

Skyrim’in girişi, Oblivion’da da olduğu gibi script sahnelerin sıralanması biçiminde olmuş. Oyun başlar başlamaz ilk dikkatimizi çeken şey, çevrenin grafik detayı oluyor. Beraber yol aldığımız “kader dostlarımız” bir yana, dağlar, taşlar, çiçekler, böcekler muhteşem görünüyor. Keşke Oblivion gibi önce zindanda başlasaydı da, güneşi, suyu ve bitki örtüsünü ilk gördüğümüzde beynimizden vurulmuşa dönseydik diyorum. Gerçi Oblivion gibi etkilemesi mümkün değil; zira oyunun haritasının neredeyse tamamı karlı bölgelerden oluşuyor.

Skyrim, doğasıyla büyülüyor.

Skyrim’in giriş bölümünün içerisinde, ismimizin sorulduğu bir sahnede karakterimizi yaratıyoruz. Irk tercihinin yanısıra, görsel olarak bize çok fazla seçenek sunuluyor. Karakterin ten rengi, kaşı, gözü, burnu, kafatası, dövmeleri, cinsiyeti, yüzündeki yaralar gibi seçenekler arasında bir anda kayboluveriyoruz. Neyse ki, bize önceden hazırlanmış 10 – 15 tane karakter tasarımı sunuluyor. İstersek bunlardan birini alıp, üzerinde çok az oynama yaparak oyuna başlayabiliyoruz. Aslına bakarsanız, karakterin tipiyle uğraşmanın bu oyunda çok da önemi yok. Zira ilk bulduğumuz zırhları giydiğimiz zaman bile, karakterin vücut yapısı hariç neredeyse hiç bir noktasını göremiyoruz. Bu ekranda asıl dikkat edilmesi gereken konu, ırk seçimi.

Oyunun geceleri ürkütücü.

Her ırkın ekstra olduğu bir stil ve özel yeteneği bulunuyor. Mesela Khajiit’ten iyi bir okçu ve rogue tipi karakter yaratılabiliyorken, Orc’tan çok güzel bir kasap oluyor. Very big cat Khajiit, özel yeteneği gece görüşüyken Orc, kasaplığına kasaplık katacak Berserk yeteneğine sahip. Ben ilk olarak Khajiit okçu karakteri yarattım. Fakat biraz oynadıktan sonra, World of Warcraft’taki Death Knight’ımı Skyrim’e taşımaya karar verdim. Irkım bu durumda tabi ki Orc oldu. WoW’da Frost Death Knight oynayanınız var ise, evet. Tam olarak onu yapmaya çalışıyorum Skyrim’de 🙂

{pagebreak::3}

Giriş bölümü ilerledikçe en çok dikkatimi çeken detay, karakter animasyonlarının son derece hoş görünüyor olması oldu. Arada ufak tefek hatalar olsa da, akıcılık ve gerçekçilik konusunda Skyrim’in başarılı olduğunu söyleyebilirim. Oyun ilerledikçe gelişen karakterimiz, yeni yetenekleriyle beraber ilginç Finishing Move’lar yapmaya başlıyor. Şöyle ki, eğer düşmanınızın canı, sizin o an vurmak üzere olduğunuz hasardan aşağıdaysa (yani mutlak son vuruş ise), özel animasyonlu bir ölüm vuruşu gerçekleştirliyor.

Ejderhanın kafasına atlayıp, beynini deşmek… Paha biçilemez.

Tabi bu ölüm vuruşları, elinizdeki silahın tipine ve düşmana göre değişiyor. Finishing Move’ların çeşitliliğinin çok fazla olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca, eğer karşımızdaki karaktere yakın bir silah ile vurmaya çalıştıysak ve rakip o sırada blok modundaysa, elimizdeki silah rakibin vücuduna sanki hiç blok yememiş gibi oturup da sadece “küt” sesiyle blok yediğimiz anlamıyoruz. Bir şekilde bloğa denk getirdiğimizde, elimizdeki silahın sallanması durarak, geri çekiliyor. Yani gerçekten baltayı taşa vurmuşsunuz gibi bir görüntü oluşuyor sonucunda. Çok başarılı…

Bir elin nesi var, iki elin sesi var.

Skyrim’de yeni gelen ve oyunu en çok dikkat çekici kılan özellik, karakterin hem sağ elini hem de sol elini ayrı ayrı kullanabiliyor olması. Yani sol elimizde Ice Spike büyüsü yer alırken, sağ elimizde de tek elle tutulan bir balta ile düşmanların arasına dalabiliyoruz. Tabi benim verdiğim çok basit bir örnek. Bu özellikten faydalanarak eşsiz bir karakter yaratmamız ve çok değişik bir oynama biçimi elde etmemiz mümkün oluyor. Birazdan bahsedeceğim yetenek ağaçlarından alınan Perk’ler sayesinde, her iki elimizde de aynı büyü olduğunda hem sol tuşa, hem de sağ tuşa aynı anda basarsak, büyüyü katmerli bir şekilde atabiliyoruz. Yani bir Ice Spike 5 vururken, her iki el kullanılarak atılan tek Ice Spike 10’dan fazla vurabiliyor.

{pagebreak::4}

Oyunun seviye atlama sistemi, Oblivion’dan çok daha basite indirgenmiş. Destruction, Conjuration, One Handed, Two Handed, Heavy Armor… gibi çok sayıda yetenek türü, biz o yetenekleri kullandıkça gelişiyor. Her ne kullanırsak kullanalım, karakterimizin seviye yükselmesinde katkısı oluyor Skyrim’de. Hal böyle olunca, seviye atlamak da bir miktar daha kolaylaşmış oluyor. Seviye atladığımızda artık bir yatak aramak durumunda kalmıyoruz. Öntanımlı tuşlarda Tab’a ayarlanmış olan menü tuşuna basıp, Level Up’ı tercih ederek yeni seviyeye ulaşıyoruz. Bizden ilk önce Health, Magicka ve Stamina üçlüsünden hangisini 10 yükselteceğimiz soruluyor. Sonrasında ise her seviyede verilen 1 Perk hakkını doğru şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Hemen size bir örnek vereyim…

Kafasına Ice Spike yemiş bir iskelet… Sıkıntı var.

Mesela benim karakterim, One Handed yeteneği 35 iken yeni seviyeye ulaştı. One Handed ağacına baktığımda, en altta 5 kademeli Armsman yeteneğini görüyorum. Bu yetenek, ilk seviyesi için One Handed yeteneğinin 20 olmasına ihtiyaç duyuyor. Perk’i buna harcadığımda, 2. seviye için 40 istediğini görüyorum. Bu durumda, eğer bir dahaki seviyeye kadar One Handed’ımı 35’ten 40’a çıkarmam gerekiyor. Eğer çıkmazsa da sorun değil, Perk’lerimizi saklayıp, daha sonra da kullanabiliyoruz. Perk’leri tek tek okuduğumda, kazanılan yeteneklerin karakteri ne kadar etkilediğini görünce şaşırdım doğrusu.

{pagebreak::5}

Tüm bu yeteneklerin yanında, bir de Shout’larımız var. Öldürdüğümüz ejderhaların ruhlarını çekerek elde ettiğimiz bu büyü tipleri, diğer büyülerden çok daha güçlü özellikler sunuyor. Öntanımlı olarak Z tuşuna atanmış olan Shout’lar, oyuna inanılmaz keyif katıyor. Hazır yeri gelmişken söyleyelim, Oblivion’daki Oblivion Gate’lerin yerini ejderhalar almış. Ejderhalar, tahmin ettiğinizden bir hayli güçlüler aslında. Fakat ne hikmetse, seviye atladıkça anormal bir şekilde kolaylaşıyorlar. Sırf ejderha savaşlarının daha keyifli olması için bile oyun, zorluk derecesi en üst seviyede oynanır. Ejderha ile kapışmanın keyfinden de söz etmek gerekirse… Muhteşem… Bir ejderhanın ne kadar kudretli olduğunu, en net Skyrim’de anlayabiliyoruz. Çevremizde çok geniş daireler çizerek üzerimize uçan, sağa sola konup bize ateş üfleyen koca koca yaratıklar…

Flame Atronach, düşük seviyelerde en büyük yardımcınız olabilir.

Oblivion’da pek zayıf olan büyü sistemi, çeşitliliği ve animasyonları, Skyrim’de işin suyu çıkarılarak düzeltilmiş. Bir Blizzard büyüsünün yapılışı ve atıldıktan sonraki animasyonunu görmelisiniz! Eğer benim gibi bu tip animasyonlardan fazlasıyla etkilenen birisiyseniz, oyuna sırf bu yüzden aşık olabilirsiniz. Conjuration yeteneklerinin nimeti Flame Atronach’ın güzelliği, yine Conjuration nimeti olan silahların seksiliğini görünce kendinizi kaybedebilirsiniz. Benden söylemesi.

{pagebreak::6}

Skyrim’de de çeşitli loncalar bulunuyor. Oblivion’da Mage’s Guild ve Warrior’s Guild adı altında toplanan karakterler, Skyrim’de farklı isimlerde loncalarda yer alıyorlar. Bu loncalara bulabilmek ve girebilmek için biraz araştırmacı olmamız gerektiğini de belirtmeden geçmeyelim.

Bir ejderha gördüm sanki!

Oyuna gelen bir diğer yenilik ise, Oblivion’da bir hayli kısıtlı olan crafting sisteminin de yine suyu çıkarılarak yansıtılmış olması. Hemen hemen tüm oyunlarda çok basit bir şekilde sağı solu tıklayarak gerçekleştirdiğimiz crafting işlemleri, Skyrim’de bambaşka bir boyut kazanmış. Sağda solda bulduğumuz tas, örs, Alchemy Table’lar gibi araçlar ile elinizdeki materyalleri kullanarak envanterinizi kuvvetlendirebilir veya yeni zırhlar ve silahlar dikebilirsiniz. Ayrıca Enchanting ile eşyalarınıza yeni yetenekler kazandırabilir, kendinize yemekler pişirip dövüş esnasında kullanabilirsiniz. Her meslek, derin düşünülerek tasarlanmış. Ayrıca karakterimizin crafting malzemelerini kullandığını canlı olarak izleyebiliyoruz.

Görmez olaydım o ejderhayı…

Biraz da menülerden söz edelim. Açıkçası oyunun tek bezdiren yanı bu bence. Menüler, “Ben konsol oyuncuları için tasarlandım!” diye bas bas bağırıyor. Bu durum, konsol oyuncularının yüzünü tabi ki güldürecektir. Fakat bilgisayar için daha düzgün bir arayüz tercih edilebilirdi doğrusu. Menüler altında gezinmeyi W, A, S ve D tuşlarıyla gerçekleştiriyoruz. Giriş için E, çıkış içinse TAB tuşları atanmış. Arada bazen fare ile tıklamak zorunda olduğumuz menüler çıkıyor. Fakat menülerin çoğunda, fare hiç bir işe yaramıyor. Fare ile menülerde gezinmek isteseniz bile neredeyse imkansız. Hal böyle olunca da, Skyrim bizden ilk eksisini alıyor.

{pagebreak::7}

Oblivion’un en büyük artısı olan görev derinliği, Skyrim’de de aynı şekilde devam ediyor. Basit görünen herhangi bir görev ile uğraşırken işin altından çıkan 1001 türlü gariplik, şaşkınlık yaratıyor. Bir görevi yapayım derken, diğer görev ortaya çıkıyor. İnsanlarla (tabi Khajiit ve Argonian da dahil) sık sık muhabbet etmeniz, size daha fazla görev bulmanız konusunda yardımcı olacaktır. Ayrıca, NPC’lerin kendi aralarındaki konuşmaları, Oblivion’dakilerin askıne, gayet dinlenebilir olmuş. Eskiden ana bir başlıktan sonra “Evet katılıyorum.“, “Bence de, sonumuz çok kötü.” gibi cevaplar veren diğer NPC’ler, artık gayet düzgün muhabbet eder olmuşlar.

Berserk modunda bir Orc, kısa sürede katliam yapabiliyor.

Skyrim’in grafikleri, göze son derece hoş görünüyor. Yakından bakıldığında kaplamalar ufak çaplı sıkıntı yaratsa da, oyunun aksiyon esnasında maksimum keyif sağlayabildiğini söyleyebilirim. Kapalı mekanda da, açık mekanda da Skyrim harika görünüyor. Kar fırtınasına girdiğimde soğuğu ve çarpan karları yüzümde hissediyorum. Bir şelale gördüm mü, suyun soğuk olduğunu bilsem de içerisinde yüzesim geliyor.

Oyunun su mekaniği çok hoş görünüyor.

Dağlardaki mükemmel sis efekti, oraya çıkmaktan kormama sebep oluyor. Sesler desen, zaten mükemmel… Yalnız, şehirlerde, zindanlarda ve açık alanda daha baskın müzikler olsaydı daha iyi olurdu. Müzikler (savaş müziği hariç) biraz silik kalmış oyunda.

{pagebreak::8}

Oyunu ben GTX 580 ve 4.2 GHz’e hızı aşırılmış bir Intel E2500K işlemciyle oynadım. Ayarların tümünü Ultra ve maksimuma çekip, 16x AF ve 8x AA açtım. Oyun bu haliyle, bu bilgisayarda çoğu zaman 60 FPS’yi gösterebiliyordu. Fakat yer yer 45’lere düştüğü de oluyordu doğrusu. Eminim ki Anti Aliasing’i mantıklı bir seviyeye çekerek daha iyi sonuç elde edebiliriz. Ama şunu da söyleyebilirim ki, orta seviye bir ekran kartı ile bu oyunu maksimum ayarlarda akıcı bir şekilde oynamanız çok zor görünüyor. Belki Anti Aliasing açmadan olabilir…

Inn’lerde bu tip müzikallerle bol bol karşılaşacaksınız.

İşte Skyrim böyle bir şey… Menülere inatla alışın, koşarak serüvene dalın. Son dönemde çıkan en iyi RPG oyununu kaçırmayın. Oyunu, tüm diyalogları okuyarak ve gerçek hayattaymış gibi oynayın, maksimum keyif için. Söyleyebileceğim çok da söz yok aslında… Skyrim MUH-TE-ŞEM!

Artılar: Animasyonlar, görev derinliği, atmosfer, çift eli kullanabilme

Eksiler: Arayüz konsollar için tasarlanmış, 3D harita zaman zaman zorluk çıkarabiliyor, dağlar pek köşeli

Puan: 9.5 / 10

Platformlar: PC, PS3, Xbox 360

Sistem gereksinimleri: Skyrim’in Sistem Gereksinimleri Belli Oldu

:: Oyuna hangi ırkla başladınız? Ne tip bir karakter geliştirmeyi düşünüyorsunuz?

 

BlackBerry’den Yeni İki Akıllı Telefon

BlackBerry‘nin yeni akıllıları Bold 9790 ve Curve 9380 sonunda resmiyete kavuştu. İki cihaz da yeni internet tarayıcısına sahip BlackBerry OS 7 ile gelecek ve dahili NFC desteği bulunduracak.

Bold 9790, klasik Bold modellerinin biraz daha Curve serisine benzeyen hali ile kayar kapaklı Torch ailesinin karışımından oluşmuş bir model. Cihazda 2.44 inçlik 360 x 480 çözünürlüğünde dokunmatik ekran bulunuyor. Ayrıca 1 GHz hızında çalışan bir işlemci, 8 GB dahili hafıza, MicroSD kart yuvası ve 5 MP‘lik bir kamera ile gelmesi bekleniyor.

Curve 9380 biraz daha ekonomik ve alt sınıf bir model olarak ürün gamında yer alacak. 3.2 inçlik 480 x 360 çözünürlüğe sahip bir ekrana sahip olacak olan Curve 9380‘de 5 MP‘lik bir kamera, 1 GB dahili hafıza ve 800 MHz‘lik bir işlemci bulunması bekleniyor.

İki cihazın da resmi çıkış tarihi henüz belli olmasa da yakın zamanda piyasaya çıkacağı belirtiliyor.

 

::Yeni Bold 9790 ve Curve 9380’i nasıl buldunuz?

 

 

İndirmeye Evet, Para Ödemeye Hayır!

Pew Internet & American Life adlı şirketin 2260 kişi ile yaptığı araştırmaya göre akıllı telefon ya da tablet cihazına uygulama indirenlerin %56’sı şimdiye kadar hiçbir uygulama için ücret ödememiş durumda.

En az bir kez ödeme yapmış olanlara yakından baktığımızda ise tablet sahiplerinin, akıllı telefon sahiplerine göre çok daha fazla harcama yaptığı açıkça görülüyor.

İşin ilginç tarafı ise geçen sene aynı araştırma yapıldığında bir uygulama için en az bir kez ödeme yaptığını söyleyenlerin oranı bu seneki araştırmayla hemen hemen aynı çıkmış.

Oran aynı kalsa da uygulamalar için ödeme yapan kişi sayısının geçen seneye göre çok artımış olması mobil uygulama pazarında müthiş bir ilerleme kaydedildiği gerçeğini değiştirmiyor.

Geçen sene ABD’deki yetişkinlerin %13’ü bir uygulama için ücret ödemişken bu yıl bu oran %16’ya çıkmış durumda. Belki küçük bir artış gibi görülebilir ama bu oranın milyonlarca kişiye karşılık geldiğini unutmamak gerek.

:: Telefonunuza indirdiğiniz uygulamalar için hiç ücret ödediniz mi? Ödediyseniz hangi uygulama için nekadarlık bir ödeme yaptınız?

iTunes Match Amerika’ya Özel Oldu

Apple’ın Haziran ayında duyurduğu iTunes Match servisi hizmete açıldı. iTunes Match, müzik kütüphanenizin tamamını buluta, yani iCloud’a atmanızı sağlıyor. Buna CD’den çektikleriniz ve iTunes üzerinden satın aldıklarınız da dahil. Ancak servis sadece Amerika’da bulunan kullanıcılar için açıldı.

Ülke sınırlamasının sebebi açıklanmasa da kısa süre içinde en azından Avrupa’nın büyük ülkelerinde de yayına başlaması bekleniyor. Görünüşe bakılırsa ülkemize hizmetin gelme olasılığı biraz zayıf. Normalde geçen ay, iCloud ile birlikte yayına başlaması beklenen hizmetin neden geciktiği de açıklanmadı.

Bu arada Apple, iTunes’un yeni sürümü olan iTunes 10.5.1‘i de yayınladı. iTunes Match’i kullanmak isteyenler iTunes’un yeni sürümünü indirmesi gerekiyor. Match, yani eşleştirme işleminin yıllık 25 dolar ücretinin olduğunu ve 25 bin şarkı ile sınırlı olduğunu da belirtelim.

:: iTunes Match ülkemize gelse kullanmayı düşünür müsünüz?

 

ASUS ZENBOOK UX31 Video İnceleme

ASUS‘un yeni Ultrabook platformunda tasarladığı ZENBOOK serisinden UX31, en ince yerinde 3 mm, en kalın yerinde ise 9mm kalınlığa sahip. 1.3 kg ağırlığıyla taşınabilirlik konusunda da oldukça iddialı olan ZENBOOK UX31 13.3 inç boyutunda bir ekrana sahip.

1600 x 900 piksel çözünürlükteki ekran 450 nit parlaklık değeriyle canlı bir ekran deneyimi sunuyor. Ekranın altında bulunan klavye ayrık tuş yapısında. Kullanımı ise gayet rahat.

1.7 GHz hızında çalışan Intel‘in Core i5 2557M işlemcisi görev yaparken, yanında 4 GB DDR3 RAM ve 128 GB‘lık SSD de destek veriyor. Grafik kartı olarak işlemci üzerinde bulunan Intel HD Graphics grafik yongası yer almış.

Geriye kalan detaylara video incelememizden ulaşabilirsiniz.

#video_5930#

{pagebreak::teknik ozellikler}

 

Teknik Özellikler

İşlemci: Intel Core i5 2557M (1.7 GHz)

RAM: 4 GB

Sabit disk: 128 GB SSD

Ekran boyutu: 13.3 inç

Çözünürlük: 1600 x 900

Optik sürücü: Yok

Grafik kartı: Intel HD Graphics

Giriş, çıkışlar: USB 2.0, USB 3.0, kulaklık, miniVGA, microHDMI

Kart okuyucu: Var

Ağırlık: 1,3 kg

 

::ASUS ZENBOOK UX31’i nasıl buldunuz?

 

Online Reklamcılık İstanbul’da Tartışıldı

Microsoft Orta Doğu ve Afrika (MEA) Bölgesinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ali Faramawy‘nin açılışını gerçekleştirdiği Imagine 2011 İstanbul etkinliğine, Ortadoğu ve Afrika Bölgesindeki online reklamcılık dünyasının ünlü isimleri bir araya geldi.

Microsoft’un iş ortakları, müşteriler ve reklam ajanslarından 130’un üzerinde katılımcının yer aldığı etkinlikte yaratıcılığın teknolojinin gücü ile birleştiği zaman ortaya çıkabilecek yeni dijital platformlar ve farklı fikirler üzerine konuşuldu.

Microsoft Advertising’in bölgedeki ilk etkinliği olan Imagine 2011 İstanbul ile bölgenin büyüme inovasyon alanındaki büyük potansiyeli ve enerjisinin açıkça ortaya konduğuna dikkat çeken Ali Faramawy, “79 ülkenin yer aldığı bu bölge genç nüfusu ve teknolojiye hızlı uyum sağlaması ile öne çıkıyor. Hedefimiz bölgede yaşayanların teknolojinin gücü ile kendi potansiyellerini keşfetmelerini sağlayabilmek” diye konuştu.

 {pagebreak::Bora Turan’ın yorumu}

Microsoft Reklam ve Online’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Bora Turan, Rekabetin arttığı pazarda markalar farklılaşabilmek için çeşitli çalışmalar yürütüyor.

Microsoft Türkiye olarak bizler de markalara online tarafta kendi hikayelerini hayata geçirebilecekleri ve rakiplerinden ayrışabilecekleri çok geniş bir platform sağlıyoruz.

Reklam ve online bölümü olarak reklam verenler, ajanslar ve iş ortaklarımızla birlikte Türkiye’nin online’daki geleceğini yeniden şekillendirmek için yapacağımız yeni işbirlikleri ile farklı çalışmalar gerçekleştireceğiz“dedi.

 {pagebreak::sektörden önemli isimler katıldı}

Bu etkinliğe katılmış olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirten Nokia Ortadoğu ve Afrika Ajans ve Medya Müdürü Melanie Walter,Imagine 2011 İstanbul, Microsoft’u ve sunduğu imkanları daha iyi anlayabilmemiz açısından çok iyi bir fırsat oldu. Gelecekte yeni ve ilginç projelerde birlikte çalışabilmeyi umuyoruz” dedi.

MSN Avrupa Genel Müdürü Alexandre Michelin ve yemeksepeti, grupanya gibi Türkiye’de en çok tıklanan sitelerin kurulmasında büyük rol oynayan Young Turk Venture’ın Kurucu Başkanı Cem Sertoğlu‘nun da konuşmacı olarak yer aldı.

:: Sizce online reklamcılığın geleceği nereye gidiyor?

Turkcell Kurtları Takip Ediyor

Turkcell, KuzeyDoğa Derneği ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) arasındaki ortak protokol ile ülkemizde ilk defa bir “Kurt Takip Projesi” hayata geçirildi.

Sarıkamış Allahuekber Dağları Milli Parkı’nda yakalanan iki kurda, KuzeyDoğa Derneği tarafından Turkcell hatlı tasma takıldı.

Kuzey ve Doğa adı verilen kurtlara takılan vericiler, Turkcell’in geniş kapsama ağı ve mobil iletişim altyapısı sayesinde detaylı ve gerçek zamanlı yakın takip yapılmasını sağlıyor.

Vericiler istenirse kurtların GPS koordinatlarını KuzeyDoğa Derneği Başkanı Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu ve dernek bilim koordinatoru uzman biyolog Emrah Çoban’a saat başı SMS olarak da yolluyor.

Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler konuyla ilgili olarak; “Türkiye, doğal hayat açısından müthiş zenginlikte topraklara sahip. Bu değeri koruyarak gelecek nesillerimize aktarmak için üzerimize düşen görevi yerine getirmek istedik.” dedi.

{pagebreak::İnsan-kurt çatışmasının azaltılması hedefleniyor}

İnsan-kurt çatışmasının azaltılması hedefleniyor

Dünyada son 10 yılın en çok bilimsel atıf alan biliminsanlarından biri olan, 2010 yılında Türkiye’de “Yılın Bilim İnsanı” ve 2011 ABD National Geographic Yılın Kaşifi seçilen KuzeyDoğa Derneği Başkanı ve ABD Utah Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu da projeye ilişkin şunları söyledi: “2001 yılından beri Doğu Anadolu’da yaban hayatı, doğa koruma ve ekolojik araştırma projeleri yürütüyorum.

2003 yılında Kars’ın zengin yaban hayatına odaklandım ve 2007 yılı sonunda KuzeyDoğa Derneği’ni kurduk. “Kurt Takip Projesi” ile Anadolu doğal hayatının ayrılmaz parçası olan kurtların yaşama alanlarının büyüklükleri, mevsimsel olarak kullandıkları alanların belirlenmesi ve insanlar ile ne kadar yakın yaşadıkları ortaya çıkacak.

Kurtların hareketleri gözlemlenerek, milli parkta hangi alanları kullandıkları ve ne sıklıkla yerleşim yerlerine geldikleri tespit edilerek, bölgede insan-kurt çatışmasının azaltılması da amaçlanıyor.

2 yıllık hazırlık süreci

Proje için dünyanın en önemli kurt uzmanlarından Zagreb Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Josip Kuşak Türkiye’ye geldi ve KuzeyDoğa Derneği ekibi ile birlikte çalışmalar gerçekleştirdi.

5 hafta arazide çalışan ekip, verici takılan kurtları takip etmenin yanı sıra, milli park içerisinde kurtlara ait ayak izi, dışkı ve diğer izleri de topladı.

Proje için Kars’ta kurtları yakalamak için gerekli teknik ekipmanların temini, kontrolleri ve pratik kullanımları konusunda son 3,5 ayı yoğun olmak üzere 2 yıllık bir hazırlık süreci yaşandı.

Vericiler 7 ve 11 Ekim’de takıldı. Daha şimdiden her kurt yaklaşık 200 km yürüdü ve neredeyse Sarıkamış-Allahuekber Milli Parkı kadar bir alanı gezdi.

Zamanın Çevre ve Orman Bakanlığı’na (artık Orman ve Su İşleri Bakanlığı), 3 yıl önce, etrafı ağaçsız olan bu milli parkı, ağaçlandırma yoluyla Posof, Gürcistan ve Kafkasların geniş ormanlarına ekolojik olarak bağlamaları konusunda bir öneri götürdük.

Türkiye’nin İlk Yaban Hayatı Koridorunun haritasını bakanlığın ağaçlandırma ve Erozyon Kontrol Genel Müdürlüğü yetkilileri ile 2011 bahar aylarında hazırladık. Bakanlık koridorun gerçekleşmesi için çalışmalara başladı. Kurtların takibinden elde ettiğimiz bilimsel veriler, Türkiye’de doğa koruma için diğer bir ilk olan “Türkiye’nin İlk Yaban Hayatı Koridorunun” gerçekleşmesinde de çok önemli katkılar sağlayacak.”

:: Proje hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’nin En Samimi Markası Nokia

En Samimi Markalar araştırması, tüketicilerin hangi markaların iletişim mesajlarını kendilerine daha yakın bulduğunu, hangi markaların kendileri ile daha samimi bir iletişim yürüttüğünü düşündüğünü ortaya çıkarmayı amaçladı.

Cep telefonlarında Nokia, rakiplerine açık ara fark atarak yüzde 69 oranla en samimi bulunan marka oldu.

Nokia böylece yine MediaCat dergisi tarafından yapılan Lovemark araştırmasında hem tüm kategoriler hem de cep telefonu kategorisinde 4 yıldır kaybetmediği birinciliğini pekiştirmiş oldu.

Araştırma, Türk tüketicisinin hayatında yer tutan 29 kategoride en samimi markaları öğrenmek için 22 Ağustos-23 Eylül 2011 tarihleri arasında, Türkiye’de kent nüfusunu temsil eden 1200 kişi ile görüşülerek gerçekleştirildi.

Bu amaç çerçevesinde görüşülen kişilerden her kategori için en samimi buldukları 1 marka belirtmeleri istendi.

Türkiye’yi temsil edecek şekilde 12 ilde gerçekleştirilen araştırma sonucunda 15-60 yaş arası kadın (yüzde 50) ve erkek (yüzde 50) bireylerle görüşüldü. Görüşmeler, Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmesi (CATI) tekniği kullanılarak yapıldı.

Nokia Türkiye Genel Müdürü Çiçek Uyansoy İcan, Nokia’nın en samimi bulunan marka seçilmesinde Nokia kullanıcılarıyla kurdukları uzun yıllara dayanan güçlü bağın önemli rol oynadığını ifade etti.

Bunun yanı sıra Nokia’nın güvenilir, dayanıklı, kaliteli, yenilikçi ve çevreci marka kimliğinin yanı sıra kullanıcılarıyla kurduğu çift taraflı iletişimin ve iletişimde kullandıkları samimi dilin en samimi marka seçilmelerinin nedenleri arasında yer aldığına inandığını belirtti.

Uyansoy İcan şunları ekledi: “Müşterilerimizle özellikle sosyal medyada samimi bir dil kullanmaya çalışıyor ve bir teknoloji firması olarak buna büyük önem veriyoruz.

Müşterilerle güçlü bir bağ kurmak ve bunu korumak için satış öncesinden başlayıp satış sonrası desteğe ve iletişim faaliyetlerine kadar bütün süreçlerde yüksek bir kalite ve doğru bir iletişim ile öne çıkmak gerektiğini düşünüyoruz.

Dört yıl üst üste en sevilen marka seçilmemizin ardından bu yıl da en samimi marka seçilmemizin, bu çabalarımızın başarısını gösterdiği inancındayız.

Gerek tasarım-üretim süreçlerinde, gerekse satış ve satış sonrası hizmetlerde müşteriyi ilk plana alan ve kaliteyi her zaman daha yükseltmeye yönelik çalışmalarımıza ve yatırımlarımıza devam ediyoruz.

:: Sizin en sevdiğiniz telefon markası hangisi?

USBK Türkiye’de Helyum Bilişim’e Emanet

Taşınabilir bilgi güvenliğini yüksek düzeyde arttıracak olan ve kolay kullanımıyla dikkat çeken USBK – CryptoBridge, bilgisayar ile USB disk arasına takılarak veri transferi sırasında anında donanım tabanlı kriptolama (on-the-fly Encryption) yapıyor.

BT güvenliği konusunda uzman olan firma Helyum Bilişim’in Genel Müdür Yardımcısı Neslihan Aksun: “Geniş ürün yelpazemiz ile kurum ve kişilere bayi kanalımız aracılığı ile cep telefonu güvenliğinden, sanallaştırma güvenliğine kadar birçok alanda güvenlik çözümü sağlamaktayız. Uzmanlığımız olan BT güvenliği konusunda ürün yelpazemize hızla doğru ve gereken ürünleri ekliyoruz.” dedi.

Sektörün ve ülke kurumlarının ihtiyaçları doğrultusunda ürün çeşitliliğini arttıran Helyum, bundan sonra USBK ürünü sayesinde taşınabilir bilgilere de güvenlik sağlıyor.

USBK’nın yüksek güvenlik düzeyi sayesinde, her gün kullanmakta olduğumuz USB diskler kriptolu hale getirilirken, kriptolu USB’lerde en fazla karşılaşılan sıkıntılardan bir tanesi olan kapasite sorununa da çözüm getiriliyor.

Sınırsız sayıda ve kapasitede disk kullanımı için oluşturulmuş ara geçiş ünitesi ile GB başına şifreleme maliyeti 0$’a yaklaşıyor.

Bu sayede tek ürünle birden fazla diskin güvenliği sağlanabilirken USBK ile korumaya alınmış önemli ve kişisel taşınabilir bilgiler yabancı ellere geçtiği takdirde, üç yanlış parola denemesinden sonra cihazın içindeki şifreleme anahtarı ve parola yok olduğundan taşınabilir bilgilere erişim kesin bir şekilde yasaklanmış ve engellenmiş oluyor.

:: USBK ile verilerinizi nasıl güvende tutacağınızı biliyor musunuz?

NFS: The Run’ın İlk İnceleme Notları

Efsanevi Need for Speed serisini bambaşka bir noktaya taşımayı hedefleyen ve Frostbite 2.0 grafik motorunun tüm gücünü arkasına alan The Run, ilk inceleme notları konusunda pek de başarılı olamadı. 18 Kasım’da PC, PlayStation 3 ve Xbox 360 platformlarında piyasada olması beklenen The Run’ın ilk inceleme notlarına gelin birlikte göz atalım.

Görünüşe göre Gaming Nexus sitesinden aldığı 91 haricinde, 60 ile 85 arasında değişen notlar karşımıza çıkıyor. İşte inceleme notları:

Gaming Nexus – 91
Destructoid – 85
GameTrailers – 84
Cheat Code Central – 80
Games Radar – 80
GameStar – 78
Game Informer – 78
Digital Chumps – 76
Eurogamer – 70
IGN – 65
GamePro – 60
Joystiq – 60

:: Need for Speed: The Run’ın inceleme notları ile ilgili ne düşünüyorsunuz?