Türkiye’de teknoloji alanında hangi şirketin basın davetine gidip, hangi yöneticiyle konuşursak konuşalım ‘pazar bu sene büyümeyecek’ deniliyor. Buna karşın şirketlerin büyümeyecek pazarda önceki yıla göre pazar paylarını artırma hedefleri de oldukça iddialı şekilde dile getiriliyor.

Büyüme oranlarına dair tahminler de hiç öyle yüzde 5-10’larda değil; yüzde 25-30 gibi oranlar şeklinde. Bu nasıl olacak diye sorduğumuzda ise hep benzer yanıtla karşılaşıyoruz; global taraftan beklenti bu yönde; başaracağız!

Baskı büyük

Peki Türkiye’de varlığını sürdüren uluslararası teknoloji şirketlerinin Türkiye ayağı; Türkiye’deki yöneticileri neden bu yüksek hedeflerin odak noktasında kalıyorlar? Acaba örneğin bir Japon ya da Amerikan teknoloji şirketinin merkezi, Türkiye’de rekabet içerisinde yer alacağı pazarın büyüme eğilimine sahip olmadığını bilmiyor mu? Burada akılları karıştıran denklemler olduğu aşikar. Üstelik pazarda rekabetin hiç olmadığı şekilde arttığı günümüzde tüketiciye yansıyan fiyatlar nezdinde ne hikmetse herhangi bir değişim emaresine de rastlanmıyor.

Tamam yükselen Euro kuru bu noktada önemli bir etken, klasik vergilendirme politikaları da elbette ortada. Bu durumda ortada kim kalıyor? Elbette yüksek beklentilere sahip şirket merkezleri ve bu beklentileri karşılamak için iğne deliğinden topu geçirmeye gayret eden Türkiye ofisleri kalıyor.

El-kol bağlı mı?

Bu ilginç denklemin bir de yeni ayakları var; Türkiye’de kredi kartıyla akıllı telefon satışının önünde resmi bir engel var; bu engelin sektörün bu ayağına ciddi bir darbe indireceği de daha yıl sonu finansal sonuçlarına dair bekletiler bir silüet halinde dahi belirmeden ortada. Durum bu kadar vahimken rekabetçi-agresif fiyat politikalarına neden rastlanmıyor? Sizce neden rastlanmıyor? Fiyatlar neden bu kadar yüksek? Satın alıyor muyuz her şeyi?

:: Türkiye’de kimi ürünlerde fiyatların geldiği ilginç noktalar hakkında ne düşünüyorsunuz?