İkinci dünya savaşından sonra ekonomisi beklenmedik bir şekilde büyüyen Almanya, bir yandan da sanayileşmeyi arttırıyordu. Ancak ülke içerisinde bulunan işçi sınıfında büyük bir eksik olduğu ortaya çıktı. Ardından 1955 yılı sonrası İtalya, İspanya, Yugoslavya ve Yunanistan aracılığıyla ülkeye konuk işçi alımı başladı. Fakat bu işçi alımları, hızla büyüyen Alman sanayisine yeterli olmadı. Ardından 30 Ekim 1961 tarihinde Türkiye ile Federal Almanya arasında işgücü anlaşması imzalandı.
Taraflar arasında sağlanan anlaşmadan sonraki dönemdeyse ülkeye misafir işçi olarak giden Türk’ler, zamanla yabancı vatandaş statüsüne erişerek Almanya’da yayılmaya başladı. Özellikle Frankfurt, Berlin, Köln, Hamburg, Düsseldorf ve Münih‘de azınlık olarak yaşayan ve nüfusu 3.5 milyona ulaşan gurbetçiler, beşinci nesle ulaşan Türk diasporasının temellerini oluşturdular. Bugün de anlaşmanın 60. yılına özel, devlet kurumları tarafından bir takım sürprizler ve kutlamalar düzenleniyor.
Kültür Turizm ve Ulaştırma Bakanlığı’ndan gurbetin 60. yılına özel sürpriz: #60YILTRENİNDEYİM
Kültür Turizm ve Ulaştırma Bakanlıkları, 60.yiltreni.com sitesi üzerinden yeni bir akım başlattı. 60 yıl önce imzalanan anlaşma sonrasında, Almanya‘ya giden konuk işçilerin görüntüleri paylaşıldı. Ayrıca dileyen herkes, site üzerinde bulunan kısma adını ve soyadını girerek Münih‘e giden trenin simülasyonu için bilet oluşturabilir.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı ve TCDD’nin de katıldığı etkinlikte, şu açıklama yer aldı:
30 Ekim 1961 tarihinde imzalanan Türkiye-Almanya İşgücü Anlaşması neticesinde misafir işçi olarak Almanya’ya ilk kez adım atan vatandaşlarımız, günümüzde dördüncü ve hatta beşinci nesle ulaşan Türk diasporasının temellerini oluşturmaktadır. Bizler de Türkiye-Almanya İşgücü Anlaşmasının 60.yıl dönümü vesilesiyle, 30 Ekim 2021 tarihinde Sirkeci’den Münih Merkez Tren İstasyonuna gidecek olan 60.yıl treninde yerlerimizi alıyoruz.
Bugün itibariyle, Almanya‘ya giden Türk‘lerin bir kısmı ülkeye geri dönüş yapmış olsa da büyük bir çoğunluğu hala orada yaşıyor. Ayrıca, vatandaşlık statüsüne erişenlerin bir kısmı da ülkenin siyasi ve toplumsal hayatında gerek sivil toplum örgütleri gerek siyasi partilerdeki rolleriyle aktif bir şekilde varlıklarını gösteriyor.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi SDN Forum‘da veya yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın!
Darısı da bizim başımıza …
Keşke Babalarimiz hiç Gurbete gelmek zorunda kalmasaydi.Bizde Memeleketimizde yaşayip iki dil iki kültür arasinda kalmak zorunda kalmasaydik… Söylenecek çok sey var ama iş isten geçmiş… artik biz kendimiz gelecek nesillerimizi kültürünü dilini dinini unutmadan yetiştirmeye çalisacagiz.