iOS 6 ve Apple’ın Güncelleme Politikası

Her yıla bir büyük iOS sürümü serpiştirmeyi gelenek hâline getiren Apple, 2012 model iOS versiyonu iOS 6’yı 11 Haziranda kapılarını açan geleneksel Apple geliştirici konferansı WWDC 2012’de tanıttı. iOS 6 önümüzdeki sonbaharda, büyük ihtimalle yeni nesil iPhone ile aynı zamanda yayınlanacak.

iOS 6‘nın en dikkat çekici yeniliği yepyeni bir harita uygulamasıyla birlikte gelmesi. Bildiğiniz gibi Google’ın Android ile Apple’ın sularına giriş yapması ve ona rakip olmasıyla birlikte başlangıçta sıkı fıkı olan iki şirket bağlarını gevşetmeye başlamıştı.

Google’a olan bağımlığını azaltmak isteyen Apple’ın daha önce kullandığı çeşitli Google servislerine muadil yeni servisler geliştirmeye veya başka sağlayıcılara yönelmeye başlamıştı.

Harita uygulamasıysa gerçekten atılmış büyük bir adım. iPhone çıktığından beri iOS cihazlarının harita işlerini üstlenen Google Haritalar yeni sürümle birlikte artık yerini Apple’ın çeşitli iş ortaklarıyla geliştirdiği, Siri destekli navigasyon işlevi sunan, ayrıca belirli şehirlerin üç boyutlu görünümünü sunan doğal harita uygulamasına bırakıyor.

{pagebreak::iki} 

Harita savaşları başlıyor

Yeni uygulamanın kullanıcılar tarafından nasıl bir tepkiyle karşılanacağını iOS 6 yayınlandığında göreceğiz, ancak Google tarafından bu son duruma uygun pozisyon alma çalışmalarını gözlemekteyiz. Şirket Google Haritalar’ın API fiyatlarında yüzde 90’a varan oranda indirime gidip sürümü tekrar artırmayı amaçlıyor.

Bu arada her ne kadar iOS’in doğal harita uygulamasına verilen destek kesilmiş olsa da, Google Haritalar büyük ihtimalle bağımsız bir uygulama olarak iOS platformuna gelecek.

Haritanın yanı sıra 200’ün üzerinde yenilik iOS 6 ile birlikte iOS cihazlarına sunulacak. Bu güncelleme iPhone 4S, iPhone 4, iPhone 3GS, yeni iPad, iPad 2 ve dördüncü nesil iPod touch‘a sunulacak. Listede iPhone 3GS gibi yaşı üçe gelmiş bir cihazı görmek doğrusu ilginç. Apple’ın bu cihaza desteği çoktan kesmesi gerekirdi, ancak cihazın hâla satışta olması güncellemeyi gerekli kılıyor.

Bu arada Apple bu 200 güncellemenin hepsini her cihaz sınıfına sunmuyor, donanımın yettiği ölçüde yenilik bu cihazlara geliyor. Ancak sonuç olarak iOS 6 güncellemesi bu cihazlar tarafından kullanılmış oluyor.

Apple bu yaklaşımıyla “donanım bileşenleri desteklemiyor” bahanesiyle daha baştan kestirip atan çeşitli Android cihaz üreticileriyle arasındaki farkı da göstermiş oluyor.

Bu yazı Sabri Küstür tarafından yazılmıştır.

:: Apple’ın güncelleme politikası hakkında ne düşünüyorsunuz?

Nikon Androidli Kamera Üretecek

Fotoğraf teknolojilerinin tanıtıldığı ve 2 yılda bir Almanya‘nın Köln şehrinde düzenlenen Photokina fuarı bu yıl 18-23 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek. Fuar öncesinde ise firmalardan yeni ürün haberleri de gelmeye başladı. 

Bu ürünlerden biri de Nikon cephesinden geliyor. İddialar doğruysa Nikon, Android işletim sistemine sahip bir fotoğraf makinesinin duyurusunu yapacak. Nikon Rumors internet sitesinin ortaya attığı iddiaya göre, ilk etapta Coolpix S800 modelini Android 2.3 Gingerbread işletim sistemi yüklü olarak satış sunmaya hazırlanan Nikon, cihazın elde edeceği başarıya göre başka modellerde de bu uygulamayı sürdürecek.

22 Ağustos tarihinde duyurusunun yapılacağı iddia edilen Coolpix S800, 25-250 mm lens, 3.5 inç OLED ekran, tümleşik GPS ve Wi-Fi bağlantılarına sahip olacak. Ayrıca Google Play Store’da bulunan Android 2.3 Gingerbread destekli tüm uygulamaları da çalıştırabilecek.

Bakalım söylenenler ne kadar doğru çıkacak, Nikon ile Android’in buluşması firmaya neler kazandıracak? Bunları ancak zaman gösterecek.

:: Nikon’un bu kararı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Artırılmış Gerçeklik ve Gözlükler

Son zamanlarda “Augmented Reality” terimini veya onun kısaltması olan AR’yi sık görmüş veya duymuş olmalısınız. “Artırılmış Gerçeklik” olarak Türkçe’ye çevirebileceğimiz bu terim kabaca tanımlayacak olursak, herhangi bir elektronik cihazın, bu genellikle akıllı telefon veya tablet oluyor, kamerasından alınan görüntünün üzerine çeşitli veri veya bileşenlerin bindirilmesini simgeliyor.

Layar tarzı uygulamalar artırılmış gerçeklik uygulamalarının güzel örnekleri. Ayrıca çeşitli oyunlarda da bu teknikten yararlanılıyor.

Akıllı telefon ve tabletlerimizde bu teknolojiye yavaş yavaş ısınırken Google nisanın ilk haftasında yepyeni bir şeyle çıkageldi. Karşımızda Google’ın fütürist projelerinden sorumlu Google X laboratuvarının elinden çıkan bir gözlük duruyordu. Bu adresten izleyebileceğiniz videoda bir insanın gözünden onun hayatının bir kesiti sunuluyor.

Ancak o kişinin gözü sadece gerçek objeleri görmüyor, bunun yanı sıra her bir gerçek öğenin üstüne bindirilmiş anlamlı veriler de karesine giriyor. Bunu sağlayan ise Google’ın Gözlük Projesi (Project Glass) olarak adlandırılan gözlükten başka bir şey değil.

Üzerinde bir kamera ve onun hemen yanında küçük bir ekran barındıran bu özel gözlük onu takan kişinin sağ gözüne denk geliyor ve o kişinin perspektifinden dünyaya bakıp onun hayatını kolaylaştıracak verileri sunuyor, çeşitli işlevleri gerçekleştirmesine olanak sağlıyor.

Videoyu izlerken Google Projesi ile Siri arasında bağlantı kurmamak elde değil. Tamam, Siri’de gözlük gibi bir aygıt yok, tamamen cihazla etkileşim içindesiniz. Ayrıca Siri sizin verdiğiniz komutlara sesle karşılık veriyor.

Ancak Google’ın gözlüğüne de tıpkı Siri’deki gibi sesle komutlar veriliyor. Google’ın AR destekli gözlüğü sadece dış ortamı değil, kendisini takan kişinin gözbebeklerini de izleyip ekrandaki hangi komutu seçtiğini anlayabiliyor.

{pagebreak::iki} 

Videodan gördüğümüz kadarıyla gözlük düzgün şekilde çalışıyor. Ancak bu gözlük tek başına işlev görebiliyor mu, yoksa bir akıllı telefonla eşlenmesi mi gerek? Henüz geliştirme aşamasında olduğunu göz önünde bulundurursak ve Sergey Brin’in söylediğine göre biraz daha zamana ihtiyaç varsa, o halde ilk ihtimal gerçek olabilir.

Acaba bu gözlük Android ile mi çalışacak, yoksa ayrı bir işletim sistemi mi olacak? Sorular aklıma art arda geliyor. Ancak bu teknolojinin hayata geçtiğini ve SDK’sının da yazılımcılara sunulduğunu düşünün.

Sergey Brin demişken… Google’ın kurucusu bu özel gözlüğü takarken görüntülendi. Estetik dokunuşlara fazlasıyla ihtiyaç duyan bu gözlüğü takan Brin, yanındaki zatın bu gözlüğü denemesine izin vermemiş, ancak o zat (Robert Scoble) gözlüğün çalışmakta olduğunu bizzat onaylamış.

Yani ortada konseptten öte bir prototip var ve bu sürekli gelişim görmekte. Sergey Brin Google’ın bu özel gözlüğünün çıkışının biraz zaman alabileceğini söylemiş, ancak son ürünün kendisinin taktığından tamamen farklı olacağının sözünü de vermiş.

Google’ın bu gözlük projesi gelecekte bizi nelerin beklediğini gösteren somut bir örnek. Aslında olay sadece gözlükle sınırlı kalmayacak. Herhalde bir sonraki adım da gözlükleri çıkarıp lens takmak olur. Gelişen nanoteknoloji de bunun gerçeğe dönüşmesine olanak sağlayacaktır.

Bu yazı Sabri Küstür tarafından yazılmıştır.

:: Artırılmış gerçekliğin kullanıldığı cihazları kullanıyor musunuz? 

 

Google Artık Gmail’i de Arayacak

İnternet denildiğinde akıllara ilk gelen isimlerden Google cephesinden gelişmeler gelmeye devam ediyor. Arama motorunun yanı sıra farklı alanlarda da kullanıcıların hizmetinde olan platform, son olarak harita uygulaması Google Maps‘e canlı trafik bilgilerini ekleyerek uzun süredir beklenilen yeniliği yapmış oldu.

Fakat desteklenen ülkeler arasında Türkiye‘nin olmamasından dolayı eleştirilerin hedefi olan şirket, diğer taraftan Apple‘ın iOS işletim sisteminde YouTube uygulamasını kaldırmasıyla büyük şok yaşadı. Kendi sosyal ağını kuracağı dedikoduları dolanan teknoloji devinden henüz bir açıklama gelmezken Google ise tüm yaşananlara rağmen güncellemelerini sürdürüyor.

Gün içerisinde yaptığı açıklama ile Google bünyesinde yapılan arama sonuçlarına artık Gmail verilerini de dahil edeceğini açıklayan şirket, böylelikle inceleme altına aldığı servisleri arttırmış oldu. Sağ bölümde özel bir alan içerisinde listelenecek e-posta sonuçları sayesinde kişi, ilgili kelimeye göre gelen kutusundaki elektronik postaya kolaylıkla ulaşabilecek.

Dilerseniz “kişisel sonuçları gösterme” maddesini işaretleyerek servisin dışında kalmanız mümkün. Bu hamlesiyle Gmail içerisinde daha sağlıklı, doğru ve hızlı aramayı mümkün kılan Google cephesi gün içerisinde yüzlerce mail alan kullanıcıları rahatlatmak istiyor.

Şimdilik belirli grup tarafından test edilen özelliği siz de “beta tester” olarak denemek istiyorsanız buradan kayıt yaptırmanız yeterli.

:: E-posta kutunuzda istediğiniz içeriğe kolaylıkla ulaşabiliyor musunuz? Google’ın artık Gmail’i de arayacak olması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Turkcell MaxiPro5’teki Sorun Giderildi

Operatör markalı telefonlardan sonuncusu olan Turkcell MaxiPro5 geçtiğimiz günlerde satışa sunuldu.Ancak TeknoKulis internet sitesinin dün yaptığı habere göre telefonlarda bulunan bağlantı sorunu nedeniyle satışlar geçici bir süre için durdurulmuştu.

Sorunun kaynağı tam olarak açıklanmazken, bazı kaynaklara göre sorunun ana sebebi Bilgi Teknoloji ve İletişim Kurumu BTK‘nın IMEI kayıt sisteminde yaşanan sıkıntıydı.

Turkcell MaxiPro5 ile ilgili herşey burada!

Konuyla ilgili olarak çalışma başlatan Turkcell, bu çalışma süresince MaxiPro5‘in satışını durdurmuş ve sattığı telefonları geri almaya başlamıştı. Çalışma sona erdi ve telefonlardaki sıkıntı giderildi.

Çözüm burada

Eğer siz de bu telefonu satın aldıysanız ve sorun yaşıyorsanız telefonu kapatıp, SIM kartı çıkarmanız ve tekrar takarak telefonu açmanız yeterli olacaktır.

:: Operatör markalı telefonları beğeniyor musunuz?

 

Samsung Galaxy Tab 2 10.1

Samsung‘un ikinci nesil 10.1 tableti olan Galaxy Tab 2 10.1, MWC 2012‘de görücüye çıkmıştı. Android 4.0.3 Ice Cream Sandwich ile gelen tablet, Android 4.1.1 Jelly Bean güncellemesini de alacak.

MWC 2012‘de Galaxy Note 10.1 ile tanıtılan tabletin piyasaya sunulmasının üzerinden biraz vakit geçti. Galaxy Note 10.1‘in donanımını yenileyen Samsung, Galaxy Tab 2 10.1‘de pek bir değişikliğe gitmeme kararı aldı.

Samsung Galaxy Tab 2 10.1 nihayet ülkemizde de satışa sunulmaya başlandı.

İlk kez TTNet ile gelen Galaxy Tab 2 10.1, cazip teklif ve kampanyalarla alıcılarıyla kavuşuyor.

TTNET, Samsung Galaxy Tab 2 10.1‘i, ilk üç ay bedava Tivibu Cep ve bedava sınırsız TTNET WiFi avantajıyla müşterilerine sunuyor.

Kampanya kapsamında, Samsung Galaxy Tab 2 10.1 WiFi’a, 35 TL’den başlayan taksitlerle, 24 ay veya 36 ay taksitle sahip olmak mümkün.

Samsung Galaxy Tab 2 10.1 için hazırladığımız minik video ile sizlerle başbaşa bırakalım. İyi seyirler.

#video_6394#

{pagebreak::2}

Samsung Galaxy Tab 2 10.1 Teknik Özellikler:

1 GHz hızında çalışan çift çekirdekli TI OMAP 4430 işlemci ve PowerVR SGX 540 GPU‘suyla gelen Galaxy Tab 2 10.1, 1 GB RAM’e sahip. 1280 x 800 piksel çözünürlüğündeki 10.1 inç ekranıyla gelen tablet, Corning Gorilla Glass cam kaplamasıyla da epey sağlam.

3.15 megapiksel kamera ve LED flaşa sahip. Ayrıca cihaz 720p video kaydı da yapabiliyor. Galaxy Tab 2 10.1’de görüntülü görüşme için ön kısımda VGA çözünürlüğünde ikinci bir kamera bulunuyor.

Depolama olarak 16 ve 32 GB’lık seçeneklere sahip olan Galaxy Tab 2 10.1, microSD kart ile hafızasını geliştirebiliyor.

WiFi Direct, WiFi, DLNA, Bluetooth 3.0, A-GPS gibi kablosuz bağlantılara destek veren cihazda 7000 mAh’lik batarya kullanılıyor. Bu batarya cihazı 2000 saate kadar beklemede tutabiliyor.

{pagebreak::3}

Samsung Galaxy Tab 2 10.1 Dış Görünümü:

Advertorial

:: Samsung Galaxy Tab 2 10.1 sizce başarılı teknik özelliklere sahip mi?

 

HTC One X ile İstanbul’da Bir Gün

HTC One X‘in en büyük özelliklerinden biri de kamerası. Telefonda bulunan 8 megapiksellik gelişmiş kamera, fotoğraf çekimindeki başarısını, videoda da tekrarlıyor.

HTC One X ile çektiğimiz fotoğraflara buradan ulaşabilirsiniz.

Biz de HTC One X‘in video ve fotoğraf yeteneklerini birleştirerek, HTC One X ile İstanbul‘da bir gün geçirdik. Güneşin doğuşu, batışı ve kahvaltıda tripod yardımıyla sıralı fotoğraf çekimi yaptığımız HTC One X ile, diğer yerlerde bol bol video çekmeyi ihmal etmedik. Sizleri daha da meraklandırmadan HTC One X ile İstanbul‘da yaşadığımız deneyimi paylaşalım. İyi seyirler.

#video_10298#

:: HTC One X’in video kaydı ve kamera performansını beğeniyor musunuz?

 

HTC, Endeavour C2 Üzerinde Çalışıyor

HTC, Endeavour kod adlı amiral gemisi One X‘i MWC 2012‘de tanıtmış ve ondan kısa bir süre sonra piyasaya sürmüştü. Teknoloji dünyasına göre uzun bir süredir piyasada olan One X, başarılı olduğu konular olduğu gibi, pil ömrü başta olmak üzere başarısız olduğu noktalarda bulunuyor.

Endeavour C2 kod adlı yenilenen One X üzerinde çalışan HTC,  T-Mobile ile beraber piyasaya süreceği One X+ benzeri bir modeli, global olarak piyasaya sürebilir.

Nvidia‘nın yenilenen Tegra 3+ işlemcisini kullanacak olan Endeavour C2‘da, işlemci frekansı olarak 1.7 GHz seçilecek. HTC‘nin kutu içerisine Beats Audio kulaklık dahil etmesi muhtemel olan Endeavour C2‘nin adı ise One X II ya da One X+ olması bekleniyor. 

HTC’nin yenilenen One X modeli, IFA 2012‘de tanıtılabilir. Cihazın Android 4.1.1 Jelly Bean ve Sense 4.1 ile gelmesi bekleniyor. Kasa yapısı olarak pek değişikliğe uğramayacak olan telefonun pilinde iyileştirmeye gidileceği öğrenildi. 

:: HTC One X+ ya da One X II’nin çıkması gerekli mi?

 

Sony Xperia T’nin Detayları ve Fotoğraflar

Sony‘nin yeni amiral gemisinin adı, geçtiğimiz günlerde DLNA sertifikasyonu sırasında ortaya çıkmıştı ve biz de sizlere buradaki haberle paylaşmıştık.

Sony Xperia T, Berlin’de düzenlenecek olan IFA 2012‘de resmi olarak tanıtılacak. Tanıtımdan önce cihazın teknik özellikleri gelmeye başladı.

4.6 inç boyunda ve 720 x 1280 piksel çözünürlüğünde olan Mobile Bravia destekli ekranla gelecek olan Xperia T, 1.5 GHz hızında çalışan çift çekirdekli Qualcomm’un Krait kod adlı Snapdragon S4 MSM8960 işlemcisini kullanıyor. Telefonda ayrıca 1 GB RAM ve 16 GB’lık dahili hafıza bulunacak.  Sony, Xperia S‘te hafıza kartı koymama hatasını Xperia T‘de yapmayacak ve microSD desteği sunacak.

Xperia T‘de, 13 Megapiksel çözünürlüğünde Exmor destekli kamera kullanılacak. Bu kamera 1080p video kaydı yapabilecek. 

Diğer Xperia ailesindeki modeller gibi NFC desteği ve akıllı etiketlerle donatılacak olan telefon, Android 4.0 ICS ön yüklü olarak gelecek ve Android 4.1.1 Jelly Bean‘e güncellenebilecek. Şimdi sizleri Xperia T‘nin görselleriyle başbaşa bırakalım.

{pagebreak::2}

{pagebreak::3}

{pagebreak::4}

{pagebreak::5}

{pagebreak::6}

{pagebreak::7}

{pagebreak::8}

:: Xperia T’nin özelliklerini ve görünüşünü beğeniyor musunuz?

 

Hilal Cebeci’den Twitter’a Özel Reklam

İnternetin en gözde sosyal ağlarının başında şüphesiz Twitter geliyor. Diğer platformlara nazaran sunduğu 140 karakterlik sınır ile alışılmışın dışında bir kullanıcı deneyimi sunan servis, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de aktif olarak kullanılıyor.

Yaptığı yenilikler ile üst seviye hizmet amaçlayan yetkililer diğer taraftan ünlü isim ve markaların da ilgi odağı haline geldi. Bunun bir örneği ise Hilal Cebeci. Twitter üzerinde paylaştığı fotoğraflarla aniden sanal dünya gündemine oturan sanatçı kısa sürede büyük ilgi gördü.

Özellikle yayınladığı iç çamaşırlı fotoğraf ve videolarından sonra hızla takipçi kazanmaya başlayan Cebeci Twitter gündemine oturdu. Başlarda yüzbinler ile ölçülen takipçi sayısını hızla arttıran Cebeci bir süre önce 1 milyon gibi önemli bir barajı geride bıraktı.

Bazı tweet’lerinde işletme adı vermesi sebebiyle reklam yaptığı iddia edilen şarkıcı gün içerisinde yazdığı mesaj ile uzun zamandır beklenen hamlesini nihayet yapmış oldu. Açıklamaya göre “Hilal Cebeci Reklam” adında platform açan sanatçı, böylelikle -şu sıralar yaklaşık 1 milyon 239 bin kişinin takip ettiği- Twitter profili üzerinden markaların reklamını yapacağını duyurdu.

Fotoğraf, arka plan, video gibi çeşitli formatlarda tanıtımların mümkün olduğu sistemde en düşük ücret 5000$ – 10000$ arasında değişiyor. Böylelikle elindeki takipçi gücünü kullanma kararı alan Hilal Cebeci kendisi için yeni bir gelir modeli oluşturdu.

Yurtdışında hali hazırda bilinen reklam yöntemini ülkemizde de birçok internet fenomeni -gerek üstü kapalı gerek alenen- kullanıyor. Sahip oldukları kullanıcı ağını kazanç olarak geri çevirmek isteyenlerin son üyesi bakalım beklediği ilgiyi alaiblecek mi, bekleyip göreceğiz.

:: Hilal Cebeci’yi takip ediyor musunuz? Twitter üzerinden başlattığı reklam modeli hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Telefon Üreticilerine Radyasyon Uyarısı

Cep telefonları ya da akıllı telefonların yaydığı radyasyon tehlikeli mi? Beyin kanserine yol açar mı? Telefon sevdamız sağlığımızı mı tehdit ediyor?

İşte bu sorular günümüzün en çok tartışılan konularından birinin üzerine parmak basıyor. O da akıllı telefonların yaydığı radyasyon. Bu konuyla ilgili birçok araştırma yapılıyor ve kimileri radyasyonun beyin kanseri riskini artırdığını iddia ederken, bazı araştırmacılar ise bunun doğru olmadığını söylüyor.

Amerika Birleşik Devletleri ise bu konuya farklı bir yaklaşım getirmeye hazırlanıyor. Zira Kongre Üyesi Dennis Kucinich‘in önderliğinde hazırlanan ‘The Cell Phone Right to Know Act‘ adındaki bir yasa tasarısı kabul edilmek üzere.

Bu yasa kabul edildiğinde yalnızca akıllı telefon kullanıcılarını değil, telefon üreticilerini de aynı şekilde etkileyecek. Çünkü artık telefon üreticileri akıllı telefonlarının üzerine bir de ‘Radyasyon Uyarısı’ işareti koymak durumunda kalacak.

Bu sayede akıllı telefon kullanıcılarının ellerindeki cihazın radyasyon yaydığını bilmeme ihtimali kalmayacak. Hem kullanıcılar bilinçlendirilmiş olacak hem de bu sayede akıllı telefon üreticileri de çeşitli davalarla uğraşmak zorunda kalmayacak. Amerikalıların ‘Win Win‘ dediği durum ortaya çıkıyor gibi görünse de, kazanan aslında telefon üreticileri olacak.

Bunun haricinde bu yasa ile birlikte tarihi geçmiş SAR değerleri de güncellenecek ve her akıllı telefonun yaydığı radyasyon miktarı tam olarak ölçülerek kullanıcılara bildirilmiş olacak. Son olarak ülke çapında büyük boyutlu bir araştırma başlatılarak cep telefonlarının insan sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz etkiler (eğer varsa) saptanacak.

Siz okurlarımıza akıllı telefonların yaydığı radyasyonun insan sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisinin olup olmadığı konusunda kesin bir karara varılamadığını ve bu yüzden kesin konuşmanın yanlış olacağını da hatırlatarak haberimizi noktalayalım.

:: Sizce cep telefonlarının üzerinde radyasyon simgesi yerleştirilmeli mi?

Prototype 2 İnceleme

Süper kahraman hikayeleri bana hep ilginç gelmiştir. Filmler veya oyunlar olsun zaten ana karakter olarak süper kahraman olma mertebesine erişmiş karakterimiz, bunun üzerine bir de süper güçler elde ederse artık bir anlamda nirvanaya ulaşmışlardır.

Üstelik bu, oyunlarda daha bir belirginleşiyor sanki. Bu yüzden olsa gerek, süper kahraman oyunları pek yenilik vaadetmese de genelde ortalamanın üzerinde bir başarıya sahiptirler.

Prototype’ın ilk oyununu yaklaşık bir sene kadar öncesinden takip etmeye başlamıştım sanırım. Çıkana kadar o kadar çok büyütülmüştü ki, gözümüzde bir başyapıt çıkacağından neredeyse emindik. Günler geçti, oyun çıktı ama beklediğimiz bu değildi. Başyapıt olamamasına rağmen, yine de iyi bir oyundu. Benim ise gözümdeki tek eksiği hikayesinin sığ olmasıydı.

İkinci oyunda ise tanıtım videolarından takip ettiğimiz üzere, karşımızda ilk oyundaki karakterimizi düşman olarak alan bir oyun duruyordu. Açıkça söylemek gerekirse oyun çıkmadan önce pek bir beklentiye sahip değildim. Sonuçta Alex Mercer karakterini yok etme fikri basitti, hatta ikinci oyunun çıkmasının ana nedeninin finans olduğu konusunda beni şüphelendirmişti.

{pagebreak::2}

Mercer virüsünün etkisi

Merak etmeyin arkadaşlar, şüphelerimizin çoğunu boşa çıkarmış bir oyun var karşımızda. Öncelikli olarak hikayemizden bahsedelim. Evine dönmesine kısa bir süre kalan James Heller adındaki karakterimiz, ailesinin katlinden sonra bunun Mercer Virüsü ve Alex Mercer ile bir ilgisi olduğunu düşünüyor ve oyuna Mercer ile savaşırken başlıyoruz. Özel güçlerimizi de bu savaşta Alex’ten bizzat alıyoruz. Bundan sonrası ise basit : Ailemizin katillerini bulup intikam almak!

Öncelikle bu intikam ögesi o kadar çok işlendi ki artık bayma noktasına gelmiş durumda. Ama bu konu üzerinde giderken araya küçük küçük hikayeler serpiştirmişler ki bu hikayeler sizi oyuna bağlıyor. Hikayeler genellikle virüs ve virüsün nasıl yayıldığıyla ilgili çeşitli bilgi parçacıkları içeriyor. Bu bakımdan ilk oyundan daha dolu dolu bir oyun var karşımızda.

Oynanış mekanikleri ise ilk oyunla hemen hemen aynı. Yine uçabilir, binaların üzerinde yürüyebilir ve kılık değiştirebiliriz. Yeni şeyler de eklenmiş durumda. Artık iki özelliğimizi de aynı anda kullanıp çeşitlilik yakalayabiliyoruz. Kendi mutantlarımızı oluşturup, kontrol edebiliyoruz.

{pagebreak::3}

Pençeler ile Wolverine tadı yakalamak

İlk oyundaki gibi bu oyunda da çeşitli silahlarımız aynı kalırken, birkaç tane de yeni silah eklenmiş. Ellerimizi pençe, kılıç veya kırbaç tarzı silahlara dönüştürebiliyoruz. Bunun yanında Blackwatch denilen düşman askerlerinden çeşitli silahlar temin edebiliyoruz. Bu silahlar bir tüfekten tutun da, helikopter roketine kadar geniş bir yelpazeye sahip.

İlk oyunda –nasıl olduğunu tam hatırlamasam da- tüm silahlarımızı geliştirebiliyorduk. Burada da aynısı korunmuş durumda. Claw’larınızdan tank kullanma becerinize kadar her şeyi geliştirebilirsiniz. Özellikle bu bakımdan oyuncuyu ekrandan ayırmayan bir oyun var karşımızda. Bu özellik sayesinde oyunun başında saatleriniz uçup gidecektir.

Geliştirme konusunu biraz daha açarsak, çeşitli yollardan yapıldığını belirteyim. Oyunda level sistemi var ve her level atlayışımızda bir özelliğimizi geliştirebiliyoruz. Bunun yanında, şehirde gezinirken çıkan sarı yumruk işaretlerindeki karakterleri ‘consume’ özelliğimizi kullanarak deyim yerindeyse onları absorbe ederek, virüs özelliklerimizi veya tüfek roketatar gibi silah özelliklerimizi geliştirebilme şansını sağlıyoruz.

Bunun dışında yan görevleri yapıp çeşitli mutasyonlar kazanabiliyoruz. Böylece karakterimizi tank dayanıklılığında, roketatar gibi yumrukları olan bir şeye kolayca dönüştürebiliyorsunuz. Öyle ki bir süre sonra sanki “Ölümsüzlük modu” açmışçasına şehirde rahatça dolaşabilirsiniz.

{pagebreak::4}

Burası New York şehri

Biraz da hikayemizin geçtiği şehirden bahsedelim. İlk oyunla aynı yer olmasına rağmen şehir oldukça geliştirilmiş. İlk oyundaki “Hayalet şehir” bu oyunda yerini canlılığa bırakıyor.

Aynı bir virüs salgını sonrasındaki şehir gibi, insanlar maske takmış durumda ve hayatlarını biraz daha uzatmaya çalışıyorlar. Bunun yanında da şehrin kontrolünü bir nebze de olsa askerler almış durumda. Şehrin canlılığı gerçekten fevkalade olmuş. Bu da atmosfere büyük bir katkı sağlıyor.

Atmosfere büyük katkısı olan diğer şey ise grafikler. Grafikler özellikle gece saatlerinde çok tatlı duruyorlar. Belki günümüzün en güncel grafikleri olmayabilirler ama böyle bir açık dünya oyununa fazlaca yeten bir yapıya sahip grafikler.

Ses ve müzikler için ise yeterli seviyede diyebilirim. Oyunda bu kısım diğerlerinin yanında “Eh işte” konumunda kalmış. Bazı konuşmalar kaliteli olsa da, özellikle müzikler ikinci plana itilmiş gibi geldi bana.

Yine de çevredeki düşman askerlerinin, biz devasa bir yaratıkla dövüşürken söylediği “Heller’a bakın, inanılmaz, bunu gördünüz mü!” tarzı konuşmaların oyunda yer alıyor olması da atmosfere bağlanmanızı sağlıyor. O konuşmayı duyup da gaza gelmeyecek birini tanımıyorum.

{pagebreak::5}

Heller bir Alex mi sorusu

Oynanabilirlik konusunu en sona bıraktım arkadaşlar. Genel olarak oyun güzel olsa da en büyük handikapı tekrarlanan görevler olduğu için oynanabilirlik konusunda sınıfta kaldı. İlk oyunun da en büyük sorunu olan kendini tekrarlama olayı bir nebze olsun atılsa da büyük çoğunluğu hala duruyor.

Görevlerin hemen hemen çoğu “Üsse sız, belirli bir şeyi yok et, üsten kaçıp izini kaybettir.” şeklinde ilerlediğinden birkaç görev sonra sıkıyor. İlk oyunda da bu böyleydi ve bu oyunda da böyle olunca, oyunun gözümde ciddi puan kaybına uğraması kaçınılmaz oluyor.

Bunun dışında önemli bir eksi olarak bahsedebileceğim gereksiz kasma konusu var. Oyun bir süre sonra kasmaya başlıyor ki bu sorun forumlarda da en çok konuşulan problemlerden. Henüz bir yama da yayınlanmadı ama ileride çözüleceğine eminim. Yine de 45 dakikadan sonra oyunun kasmaya başlaması hoş bir durum değil.

Oyun genelinde güzel bir oyun olmuş diyebilirim. Ancak daha iyi olabilirdi. Bunun da ana sebebi şüphesiz tekrar eden görevler. Yine de James Heller’ın hikayesini öğrenmenizi ve ona intikamında yardım etmenizi tavsiye ederim. Zira oyun ilk oyundan çok daha ileride bir oyun olmuş.

Not: Yazı için Ali Aşkın’a teşekkür ederiz.

8/10

Artılar: Atmosferin ilk oyuna göre inanılmaz gelişmesi,hikayenin basit durup sonradan karmaşıklaşması, karakter geliştirme sistemi, oyun süresi.

Eksiler: Tekrarlayan görevlerin bir süre sonra sıkması, ilk oyundakinden fazla bir şey sunamaması.

:: Prototype 2’yi nasıl buldunuz?