Evrenin ne kadar büyük olduğunu her zaman merak etmişizdir. Yaklaşık 92 milyar ışık yılı genişliğinde olduğu tahmin edilen evren, genişlemeye devam ediyor. Sürekli genişlediğini bildiğimiz evrenin, genişleme oranı hakkında ise net bir fikrimiz yok. Gökbilimciler ise bu genişlemeyi ölçebilmek için çeştli çalışmalar yapıyor.
Evrenin boyutu nasıl ölçülüyor?
Gökbilimciler, çok uzaktaki nesnelerin ne kadar mesafede olduğunu söylemek için kozmik mesafe merdiveni adı verilen bir yöntem kullanıyor. Bu yöntemde ‘Sefe değişkeni’ adı verilen titreşen yıldızların hareketleri ve Tip 1a adı verilen bir süpernova türünü gözlemleyerek farklı nesneler merdivendeki basamaklar gibi kullanılıyor.
Bu nesne sınıflarının her biri, giderek daha büyük mesafeleri belirlemek için öne çıkıyor. Ancak hesaplamaların doğru olması için kalibre edilmeleri gerekir. Sefe değişenlerinin parlaklığı zamanla değişir ve daha da önemlisi, parlaklıktaki değişikliklerin hızı, gerçek parlaklıklarıyla ilişkilendirilir. Yani bir yıldızın titreştiğini gördüğümüzde onun gerçek parlaklığını bulabiliriz ve bunu görünen parlaklığıyla karşılaştırarak ne kadar uzakta olduğunu bulabiliriz.
Daha da uzaktaki nesneler için ise Tip 1a süpernova ölçüt olarak kullanılabiliyor. Çünkü bu patlamalar her zaman yaklaşık olarak aynı parlaklığa sahip. Böylelikle ne kadar uzakta olduğunu bulmak için görünen parlaklığı gerçek parlaklıkla karşılaştırabiliriz. Ancak mesafeyi doğru bir şekilde ölçmek için Sefe değişenine göre hesaplanan mesafelerin süpernovalara dayalı mesafelere kalibre edilip edilmediğini kontrol etmek gerekiyor.
Her ikisi de Sefe değişeni yıldızları içeren ve yakın zamanda bir Tip 1a süpernovaya ev sahipliği yapan UGC 9391 gibi galaksilerin devrene girdiği nokta tam da burası. Hubble Uzay Teleskobu’ndan bu haftaki görüntü, bu kullanışlı mesafe ölçme aracını tüm ihtişamıyla gözleri önüne seriyor.
UGC 9391, iki ölçüm tekniğini (süpernova patlamaları ve Sefe değişkeni) karşılaştırabilecekleri doğal bir laboratuvar sağlayarak gökbilimcilerin mesafe tahminlerini geliştirmelerine yardımcı oluyor. Mesafe ölçümlerinin karşılaştırmalı bir şekilde görünmesi ile evrenin ne kadar hızlı genişlediği bu şekilde ölçülebiliyor.
Peki siz evrenin boyutunu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsiniz.
ışığın bize gelene kadar geçen sürede uzayın ne kadar genişlediği belli değil çünkü genişleme hızı belli değil ki bize gelen ışık uzayın ilk halidir yani milyarlarca yıl öncesinin görüntüsü açıkçası ışığın gittiği yol boyunca uğradığı değişiminde kalibre edilmediği belli yani neyi neyle ne zaman ne şekilde vs ölçüyorlar sadece ölçmeye çalışıyorlar elle tutulur veya arkasında durabilecekleri bir ölçü yok ışıktan hızlı bir şey bulunana kadar bu böyle kalmaya devam edecek peki öyle bir hız var mı evet söyler miyim hayır peki neden çünkü her şey her yerde söylenmez zaten arayan bulur biraz çalışmak gerek gözlemci olmak gerek yaşamı hissetmek gerek
Cahil ne kadar cahil olduğunu bilmezmiş. O kadar bilim adamı bunları akıl edemedi sen akıl ettin ya,harikasın.
92 milya ışık yılı, yok sürekli genişliyor, yok supernova galaksi ile ölçebiliyoruz filan bunların hiç biri gerçek değil. Yüce Allah tan başka kimse bilemez, birde kime bildirdiyse onuda biz bilemeyiz. ancak bilim insanları sürekli çalışıyor teoride ve pratikte ilerliyorlar, ve bu şekilde olması mecburidir. bilselerdi zati bir ilerleme için çalışma yapılmazdı
Kafan gerçekten çoook ama güzel güle güle kullan karrşim! 😂
evrende Rabbimin ilmi. Bu ilmi bulmak ister müslüman olsun ister olmasın müthiş birşey. Böyle ilmi reddetmekle olmuyor. Rabbimin mucizesini hergun keşfediyorlar. Buna sevinmek lazim. Bu şekilde saçma demekle sadece cahillik edersin. Ve bu dini cahil dini gibi gösterirsin. Lütfen dikkat
İnsan türünün diğer canlı türleri içinde görece zayıf olan yapısına rağmen, bu gezegenin egemen gücü olabilmesi takdir edilecek bir mücadeledir.Tüm dinî inançlarda yer alan ilahi güçler, insanoğlunun başarısında ona hem moral desteği vererek, hem onu faydalı bir canlı olmaya teşvik ederek ve hem de haddini bilmeye ikna ederek onu epeyce ehlileştirmiştir. Halen, kötülük yapmayı vicdanına, mantığına yakıştıramadığı için kabul etmemek yerine, ilahi gücün gazabından korktuğu için hizada kalmaya çalışan büyük çoğunluk nedeniyle yeterince “adam olmaktan” uzakız. Hâlâ “biz” in “ben” den daha değerli olduğunun farkında değiliz. İnsanlığın inançla ve hukukla denediği barış içinde ve birlikte gelişme çabaları pek de başarılı olamadı. Şimdilerde ise 3. denemeye, digital kontrole hazırlanıyoruz. Yapay zekâ/ blockchain/ bigdata/ IoT vb. gibi izleme + değerlendirme sistemleri, bizi “adam etmeye” kurgulanacak görünüyor. Biliyoruz ki tıpkı hukuku icat ettiğimiz gibi, bir soyut kavramlar destanı olan inanç dünyası da aslında insanoğlunun kendi eseridir. Ölüm korkusunu yenme ihtiyacı, onu durumu zihniyle çözmeye zorladı ve sonuçta yaşamına en uygun bir soyut sistem yarattı. Böylece hayvan kategorisinden farklılaştı. Yani insanoğlu aciz bir kul değildir, kendi zihin ve fizikî gücüyle (doğadan sonraki) hükümran güç konumuna gelmiştir. Kainatı yaratan yüce varlığa Allah, Tanrı, Tengri ya da Rab diyoruz. Adını nasıl anıyorsak analım o gerçekten tapılacak tek kudrettir. Evreni yaratma amacı ise elbetteki uzaydaki (insanoğlu gibi) bir takım canlı türlerini kendine hayran bırakma, onu umursamayanı cezalandırma ya da birşeyleri test etme gibi insanî hasletler değildir. O amaç, inanıyorum ki evrenin büyüklüğünden ziyade biçiminde gizlidir. İşte biz o biçimi keşfedemezsek diğer uzaylılardan öğrenmek zorunda kalacağız ki bu da bize yakışmaz!
PUHHAHAHHAHAHA. Palavra bir dine mi inanalım deli bir matematik dönen bilimsel makalelere mi? Tabii ki ikincisi. Sen git kokuşmuş arapların masallarina inanmaya devam et ucube vatantaş
Bundan 300 sene önce sana konum atacam nokta atışı geleceksin deseler sadece Allah her istediği yere gider derdin, 200 sene önce aya çıkılacak desem Allahtan başka kimse oraya gidemez derdin, hep aynı nato kafa
Max cahil cühela yemin ederim
“Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz biz genişletmekteyiz.” (Zariyat, 51/47)
14 asır önce bir insanın bunu bilmesi imkansızdı.
Kabul ettim. İnandım. Teslim oldum.
Uydurmuş olabilir, 5 bin tane uydursan böyle, 50 tanesi tutsa, tutan o 50 atmasyon bilgi konuşulur, geri kalan 4950 hiç konuşulmaz! Astrologların da hemen hemen uyguladığı yöntem budur zaten.
Buna verilecek en iyi cevap Mısır tarihine bakmanızı tavsiye ederim. Neden mi ? Keops piramidi yapım tarihi m.ö. 2500 dolayları ve bu insanlar o zamanlar nasıl bir teknoloji kullandıkları hala bilinemiyor ve bu insanlar o zamanlarda tıp , astronomi , matematik konusunda yaptıkları çalışmaları yakından incelemeni isterim. Böylece cevabı kendin bulursun diye tahmin ediyorum.
Yahu biz daha bilet parasını denkleştirip Bulgaristan’a, Bodrum’a gidemiyoruz sen diyorsun ki evren…
Evren genişliyor. Bizde evrenle birlikte genişliyoruz. Dolayısıyla bizden uzaklaşan yıldızlarla birlikte bizde takip ediyoruz birbirimizi. Kıyamet gününe yani başa dönüş. Demek ki kıyamet günü yıldızlar tersine dönüş yapabilir. Tekrar Bing bang in konumuna dönebilir.
Evrenin büyüklüğü diye birşey yoktur.. sınırları yoktur..
Ne yani 92. Milyar ışık yılından sonra nasıl birşey var ?
Ne kadar büyük olduğunu bilmiyoruz sınırları var mı bilmiyoruz ulaşabildiğimiz bilgiler doğrultusumda yorum yapıyoruz ayrıca 92 milyar ışık yılı dediğin mesafeyi algılaması bile çok zor
İşte budur
اللّٰهُ
Şu mes’elede şimdilik delilini gösteremeyeceğim bir müddeayı beyan ediyorum. Şöyle ki: Şu dünyanın bir ömrü ve şu dünyadaki Küre-i Arz’ın dahi ondan kısa diğer bir ömrü ve Küre-i Arz’da yaşayan nev’-i insanın daha kısa bir ömrü vardır. Bu birbiri içinde üç nevi mahlukatın ömürleri, saatin içindeki dakika, sâniye, saatleri sayan çarkların nisbeti gibidir. Nev’-i insanın ömrü, Küre-i Arz’ın iki hareketiyle hasıl olan malûm eyyam ile olduğu gibi; zîhayatın vücuduna mazhar olduğu zamandan itibaren Küre-i Arz’ın ömrü ise merkez-i irtibatı olan Şems’in hareket-i mihveriyesiyle hasıl olan eyyam ile olması hikmet-i Rabbaniyeden uzak değildir. Ve dünyanın ömrü ise Şemsü’ş-Şümus’un hareket-i mihveriyesi ile hasıl olan eyyam iledir.
Şu halde nev’-i insanın ömrü yedibin sene eyyam-ı malûme-i Arziye ile olsa, Küre-i Arz’ın hayata menşe’ olduğu zamandan harabiyetine kadar eyyam-ı Şemsiye ile ikiyüzbin seneden geçer. Ve Şemsü’ş-Şümus’a tâbi’ ve âlem-i bekadan ayrılıp Küremize bakan dünyaların ömrü -Şemsü’ş-Şümus’un işarat-ı Kur’aniye ile her bir günü ellibin sene olmasıyla- yedibin sene o eyyam ile yüz yirmialtı milyar sene yaşarlar.
Barla – 326
Benim anlamadığım bu bilgiyle yeni ateizmin ne alakası var
Sadece genişleme ve hızı geçiyor.Bundan Allahın yokluğu nasıl çıksın.hadi bizim kültürel Müslümanları anladık nerede bişi olsa Ancak Allah yapar.bilir vb.ama gelip alakasız olan bilimsel çalışmalarada kopyala yapıştır tadında şeyler yazılmaz bunu çoluk çocuk yapar.Sonra neden ateistlere ergen muamelesi yapılıyor.bide zariat örneğine gelirsek evet makul eleştiriler gelebilir mesela kurandaki sema kavramı hakkında.araştırıp tutarlı davranmak lazım her yere mucize diyip geçmemek lazım.ama tabi bu Kuran’da şaşırtan şeyler olduğunu bilmek lazım.eğer insanlar sallar bazen tutar bazen tuzmaz gibi bi tutum zannımca her yere mucize diyen müslüman
Dan farkınız kalmaz onu eleştirmek de fayda vermez
Uzay çağında bir ayağımız
Ham çarık kıl çorapta olsa da biri …
Yorumlarda evrenle alakalı gram mantıklı yorum yok.Ufkumuz biraz olsun genişlwsin die okuyalım dedik yorumlarda konuyla alakalı entelektüel bilgiler vardır dedik okudum okumaz olaydım.Kimse kimsenin dini merak etmiyor.Alakasiz konuları açip ne gündemi meşgul edin nede insanların vaktini çalmayin.Umarim bu yazıyı anliyacak kadar da din biliyorsunuz dur.
Allah gökleri yedi kat üzerine bina ettiğini söylüyor kuranı keriminde ve her kat diğerinini içince bir yüzük misalidir