Ramazan Ayında Çıkış Yapan Siteler

TTNET Genel Müdürü Tahsin Yılmaz, Ramazan ayında Türkiye’nin internet kullanım verilerini, Galatasaray-Fenerbahçe TFF Süper Kupa maçının oynandığı Erzurum’da açıkladı. Yılmaz, Ramazan ayında, internet kullanım alışkanlıklarının değiştiğini söyledi.

Yoğun kullanım saatleri değişti, veri trafiği %10 arttı

Yılmaz‘ın açıklamalarına göre, TTNET aboneleri Ramazan’dan önce interneti yoğun olarak gün içinde 14:00-16:00, akşamları da 21:00-23:00 saatleri arasında kullanırken, Ramazan’da yoğunluk tıpkı geçen yıl olduğu gibi 15:00-17:00 saatleri arasına kaydı.

Türkiye genelinde, Ramazan öncesine göre veri kullanımında  %10 artış meydana geldi. Geçen yıl bu oran  %7 idi. Geçen yıl  %8.7 olan hafta sonu kullanım artışı ise bu Ramazan’da yükselerek,  &11 olarak gerçekleşti.

Hangi illerde internet kullanımı arttı?

Veri kullanımı en çok artan iller arasında Kırklareli başı çekiyor. Kırklarelilerin internet trafiği  %15.23 oranında arttı. Onu  %15.21 artışla Yalova ve %15.14 artışla Edirne takip ediyor.

İnternet trafiğinde en fazla artış görülen diğer iller ise sırasıyla;  %14.44 ile Sinop,  %13.99 ile Balıkesir,  %13.68 ile Tekirdağ,  %13.57 ile Sakarya,  %13.42 ile Aydın,  %13.41 ile Çanakkale ve  %12.98 artışla Bilecik oldu.

Geçen yıl internet trafik artışı açısından ilk üç il;  %12.6’lık artışla Çanakkale,  %12.1’lik artışla Edirne ve  %12’lik artışla Sinop idi.

Oyun ve videolara ilgi arttı

Ramazan’la birlikte Facebook‘taki tıklamalarda geçen yıl  %10.3 olan artış oranı, bu yıl  %15.5 olarak gerçekleşti. Online oyunlara olan ilgi de arttı. Adresinde “oyun” geçen sitelerin tıklamasında  %21.5 oranında artış oldu.

Tivibu Web kullanımında da  %21 artış meydana geldi.

Yemek tarifleri daha çok tıklandı

Ramazan’la beraber internet kullanıcılarının lezzete olan düşkünlüğü de arttı. Adresinde “yemek” geçen sitelere  %50, adresinde “tarif” geçen sitelere ise  %141 oranında daha çok girildi.

Geçen yıl Ramazan’da video kullanımı %6.5 oranında artarken, bu yıl artış oranı  %10 oldu.

Online sohbete ve internet üzerinden sesli ve videolu görüşmeye de ilgi yükseldi. Anlık mesajlaşmalarda geçirilen süre, Ramazan’la beraber  %15 oranında arttı.

:: Bu istatistikleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Android Hızını Aldı Gidiyor

Google’ın geliştirdiği Android işletim sistemi birkaç çeyrektir dünya çapındaki liderliğini bırakmıyor. Araştırma şirketi IDC‘nin açıkladığı son rakamlara göre 2012 yılının ikinci çeyreğinde de bu durum değişmedi.

Bu yılın ikinci çeyreğinde dünya çapında 104.8 milyon Androidli cihaz satışa sunulurken, bu rakam iOS‘ta 26 milyon, BlackBerry OS‘ta 7.4 milyon, Symbian‘da 6.8 milyon ve Windows Phone/Windows Mobile işletim sisteminde 5.4 oldu.

Bir önceki yılın aynı çeyreğinde yüzde 49.9 olan Androidli cihaz pazar payı bu yıl yüzde 68.1’e yükseldi. Yıllık bazda bakıldığında ise Android‘in pazar payını yüzde 106.5 oranında artırdığı görülüyor.

Apple cephesinde durum ise bu kadar parlak değil. iOS işletim sistemi kullanan cihazların geçen yılın ikinci çeyreğindeki pazar payı oranı yüzde 18.8 iken bu yıl bu rakam yüzde 16.9’da kaldı. Yine de yıllık bazda değerlendirildiğinde iOS‘un pazar payını yüzde 27.5 oranında artırdığı görülüyor.

Dikkat çeken bir diğer işletim sistemi ise Microsoft‘un geliştirdiği Windows Phone 7 ve eski sürümü olan Windows Mobile. Microsoft kendi işletim sisteminin pazar payını yıllık bazda yüzde 115.3 oranında artırmış. Çeyrek bazında ise geçen yıl yüzde 2.3 olan pazar payı bu yıl yüzde 3.5’e çıkmış.

Öte yandan can çekişen işletim sistemleri ise BlackBerry OS ve Symbian olarak görünüyor. Yıllık bazda sırasıyla yüzde 40.9 ve 62.9 oranında pazar payı kaybeden her iki işletim sistemlerinden BlackBerry OS‘in durumu pek iç açıcı değil. Symbian ise zaten kendi haline terk edildiğinden bu işletim sistemi için çok bir geliştirme yapılması beklenmiyor.

:: Sizce hangi akıllı telefon işletim sistemi daha kullanışlı?

 

Flickr’da Yeni Bir Böcek Keşfedildi

Kaliforniyalı entomolojist (entomoloji, yani böcek bilimi ile uğraşan kişi) Shaun Winterton, Flickr adlı fotoğraf paylaşım ağında Mayıs 2011’de gördüğü bir fotoğraf üzerine, fotoğraftaki böceğin yeni bir türe ait olabileceğini düşündü.

Fotoğrafı meslektaşları ile paylaşan Shaun Winterton, internette gezerken gördüğü böcek fotoğrafı sayesinde yeni bir türü de keşfetmiş oldu. Yani meslektaşları, fotoğraftaki türü daha önce görmemişti ve bu, bilinmeyen bir türdü.

Hayal kırıklığı, keşfe dönüştü

Winterton, yaşadığı tesadüf üzerine fotoğrafı Flickr‘a yükleyen fotoğrafçı Guek Hock Ping ile temasa geçti. Fotoğrafçı, fotoğrafını Malezya’daki bir ormanda çektiğini ancak böceğin daha sonra uçup gittiğini dile getirdi. Winterton hayal kırıklığına uğramıştı.

Fakat yaklaşık 1 yıl sonra, fotoğrafın sahibi Ping, Winterton ile bir kez daha e-posta aracılığıyla temasa geçti. Fotoğrafı çeken fotoğrafçı, bölgeye tekrardan gittiğini ve benzer bir kanatlı böceği numune olarak aldığını dile getirdi.

İnternet üzerinden keşfedilen ilk tür

Numuneyi uzmanlara ileten fotoğrafçı, yeni bir türün keşfedilmesine de önayak oldu. İncelemeler sonucunda böceğin daha önce görülmemiş yeni bir tür olduğu ortaya çıktı. Böylece Flickr üzerinden bir böcek türü de keşfedilmiş oldu.

:: İnternetten yeni böcek türü keşfetmek mümkün mü?


Lego 80 Yaşında!

Geçmişe dönüp çocukluk çağlarımıza baktığımızda maalesef günümüzdeki kadar üstün teknolojik imkanlar yoktu. Bilgisayar kullanımının dünya geneline göre biraz daha geç yaygınlaştığı ülkemizde eğlence aracı olarak daha farklı öğeler kullanılıyordu. İnternet denilen uçsuz bucaksız sanal dünya ise özellikle Adsl hizmeti ile aktif olarak hayatımıza girdi.

Bahsi geçen zamanlarda diğer ülkelerde olduğu gibi bizim de en büyük eğlence kaynaklarımızdan birisi Lego idi. Belirli şekil ve boyutlardaki parçaları kullanarak kişinin hayal gücündeki öğeyi gerçeğe dökmesini sağlayan firma şimdi 80. yaşını kutluyor.

İlk olarak 1932 yılında ortaya çıkan ve yarım asrı akşın süredir oyuncak sektörünün sözü geçer isimlerinden olan şirket, içerisinde bulunduğu döneme göre oldukça büyük bir yenilik teşkil ediyordu.

Danimarkalı Ole Kirk Christiansen ve oğlu Godtfred’in hikayesinin anlatıldığı 17 dakikalık animasyonda fabrikanın temellerinin nasıl atıldığı anlatılıyor. Çalışma hayatına marangoz olarak başlayan Christiansen, iflasın eşiğine gelmesinden dolayı işyerini kapatma kararı alıyor. Fakat elinde kalan fazla odunlarla ne yağacağını bilmeyen çalışan bunlardan ufak boyutlarda oyuncaklar üretmeye başlar ve bir süre sonra ise sevkiyat yapma derecesine gelir. 

Daha sonra çeşitli çevrelerden ilgi toplayan ürünler marangozu daha da cesaretlendirir ve pilastik üretimine geçmeye yönlendirir. Birkaç kez yangın gibi tehlikeler atlatan yönetici yoluna devam ederek “İyi Oyna” anlamına gelen Lego’yu oluşturur.

Sözü daha fazla uzatmadan sizleri kısa animasyon film ile baş başa bırakıyoruz, iyi seyirler.

#video_1833#

:: Lego sizin için ne anlama geliyor? Çocukluk dönemizde nasıl bir yeri var?

 

Facebook Hisselerine İlgi Sürüyor mu?

Bu yılın Mayıs ayında halk arz işlemlerini (IPO) gerçekleştiren Facebook, yüksek hisse fiyatları ile dikkatini çekmişti. Borsaya girer girmez herhangi bir istikrar ya da yükseliş görmeyen Facebook hisseleri, günden güne erimeye başlamış ve yatırımcıların da tepkisini çekmişti.

Hala istenilen seviyede olmayan Facebook hisseleri, Facebook yönetimini de zorluyor. Gelir modelleri konusunda çeşitli yöntemler denemeye çalışan Facebook‘un son hamlesi yüklenen fotoğraflar üzerinden kartpostal bastırarak buradan bir gelir elde etmekti.

Zuckerberg görevi bırakacak mı?

Yatırımcıları tarafından da baskı altında bulunan Facebook‘ta, yönetimin yakın gelecekte değişmesi bekleniyor. Aynı zamanda CEO’luk görevini üstlenen Facebook kurucusu Mark Zuckerberg yerine, yönetimsel konuda daha tecrübeli bir ismin getirelerek, Zuckerberg‘ün sadece Facebook‘un yaratıcı tarafında destek olarak çalışmaya devam etmesi gündeme gelebilir.

Netflix ve Microsoft, Facebook’un arkasında

Bazı yatırımcılar Facebook‘ta hisselerinin düşüşünden memnun değilken, Facebook‘tan hisse almaya devam edenler ve hisse değerli düşmesine rağmen elindeki hisseleri stokta tutan firmalar da var. Örneğin, Netflix CEO’su Reed Hastings, Facebook‘tan 1 milyon dolar değerinde bir hisse satın almış durumda. Microsoft da, zarara rağmen elindeki Facebook hisselerini korumayı sürdürüyor.

:: Facebook Hisselerine İlgi Sürüyor mu?

Orcs Must Die 2 İnceleme

Tower Defence oyunlarına başlayalı çok fazla bir zaman olmadı. Öğrenmesi kolay, ustalaşması zor bir türdür bana göre. Bu yüzden olsa gerek, zamanım da olmadığı için geç tanışmıştım bu türle.

Bu tür oyunların temeli bellidir. Savunduğunuz bir alan veya yer vardır. Elinizdekiler ile burasını en iyi şekilde korumaya çalışırsınız. Orcs Must Die da bu tür oyunları tps ile buluşturan bir yapım. Tower Defence oyunlarında ilk olarak denediğim oyundu kendileri. Tanınan site ve oyun dergilerinden de yüksek notlar almıştı.

İkinci oyun da aynı ilk oyun gibi sessizce çıkageldi. Öyle ki, serinin hayranı olarak ben bile oyunu çıkış tarihinden 3-4 gün sonra duydum. Robot Entertainment tarafından geliştirilen oyun, ilkinin verdiği eğlenceyi vaat ediyor mu bakalım.

{pagebreak::2}

Orc’ların dönüşü…

Öncelikle, oyunun belki de en büyük yeniliği co-op özelliği olmuş. Yeni karakterimiz ise Sorceress adında; tahmin edeceğiniz gibi, büyücü bir bayan. İlk oyunda karşımızda olan karakterin ta kendisi. War Mage ise yeniden bizlerle. Hiç değişmemiş. Hala orc sürülerinle savaşmakla meşgul.

İlk oyundaki gibi küçük de olsa bir hikayemiz mevcut. Tek farkı, hikayenin iki karakter üzerinden dönmesi. Oyunun başında Sorceress ile güç birliği yapan War Mage, orcları canlarından birlikte bezdiriyorlar bu sefer. Oyun ilk oyunun kaldığı yerden devam ediyor. Bütün geçitler kapanmış, dünyadaki büyü gücü de yok olmuş. Bunun üzerine şehirlerde hastalık ve kıtlıklar baş göstermiştir. Oyun da tam burada başlıyor. Çok da spoiler vermeden yorumlayacak olursam, ilk oyuna göre daha kapsamlı bir hikaye olmuş diyebilirim.

Oyunun mekanikleri ise tamamen aynı kalmış diyebilirim. İlk oyunda neyse, aynısı burada da geçerli. Bir dönem neredeyse tüm oyunlarda olan Havok fizik motoru bu konuda çok büyük işler çıkartıyor. Orcların ağzına ağzına vurduğumuz bir oyunda daha azı da beklenemezdi zaten.

{pagebreak::3}

Silahlarınızı kuşanın…

Peki oyuna başka neler eklenmiş? Yine portallarımız, okçularımız, envai çeşit tuzaklarımız ve silahlarımız var. Asıl yenilik de buradan başlıyor. İlk oyuna göre silah ve tuzak çeşidi arttırılmış. Karakter seçimine göre ilk silahlarımızı alıyoruz. Sonrasında ise her şey bize kalmış.

Yapabileceğimiz o kadar çok şey var ki, oyunun sonunda farklı farklı tekniklere sahip olan bir sürü karakter oluşuyor. Özellikle büyü gücüyle çalışan bir tüfek kimin aklına geldi bilmiyorum ama oyundaki favori silahlarımdan biri oldu.

Silah ve tuzakların yanında, düşmanlar da unutulmamış. İlk oyuna göre düşmanlar daha çeşitli duruyor. Uçanından tutun da, durdurulamayanına kadar, düşmanlar asla gözünüze tek düze gelmeyecek. Yeni düşmanlar arasında gerçekten terletenleri mevcut.

{pagebreak::4}

En büyük War Mage!

Grafikler ise ilk oyununkinden çok da farklı değil. Yine Cell-Shade tarzı esprili grafikler kullanılmış. Böyle bir oyunda Frostbite motoru gücünde bir grafik motoru sorun çıkartırdı zaten. Çok hızlı bir oyun olduğu için bu seviyedeki grafikler kendisine yetiyor.

Müzikler de genelinde eskiye dönük. İlk oyundakiler gayet gaza getirici müziklerdi. Oyuncuyu atmosfere kolayca bağlıyordu.Burada da aynı müziklere yenileri eklenerek aksiyon ve atmosfer kriterleri daha iyi sağlanmaya çalışılmış. Bu konuda oyunun oldukça başarılı olduğunu söylemeliyim.

Sesler ise oyunun en beğendiğim kısmı. Özellikle karakterlerimizin sesleri kendilerini o kadar güzel yansıtıyor ki, onları bir saniyeliğine gerçek sanabilirsiniz. War Mage olan karakterimizle gerçek olsa oturup, muhabbet etmek kesinlikle güzel bir şey olurdu. Zira bu karakter güzel bir mizah anlayışına sahip. Özellikle diğer karakter ile olan muhabbetleri gülme krizlerine sokabiliyor. Diyaloglar çok iyi yazılmış gerçekten.

{pagebreak::5}

Dünyanın kaderi yine bizim elimizde!

Oynanabilirlik konusuna gelecek olursak, yine en sevdiğim kısımlardan biri. Çok uzun süreler boyunca bilgisayarda kalma potansiyeline sahip bir oyun.

Saatlerce başından kalkamamayı geçtim, kendini tekrar tekrar aynı heyecanla oynatma potansiyeli takdir edilecek düzeyde. Stresli olduğunuz bir akşamda kahvenizi de yanınıza alarak birkaç bölüm atmak gibisi yok. Oyunu kurdum kuralı sinir stres kalmadı bende.

Yazımın sonlarına yaklaşırken, biraz da oyunun eksilerinden bahsetmek istiyorum. İlk olarak, bölümleri tekrardan oynamamız can sıkabiliyor. Eğer bölümleri geçemezsek geriye dönüp daha çok kafatası toplayıp silah geliştirmemiz gerekiyor ki, bu da oyundaki akıcılığı baltalayan önemli kısımlardan biri. Bunun dışında ufak tefek bug’lar da yok değil.

Genel anlamda oyun süper olmuş arkadaşlar. Mekanları, geliştirilen silahları, tuzak ve düşmanları, yüksek mizah dolu diyaloglarıyla harika bir oyun olmuş. İlk oyunun bıraktığı izlenimin üstünden geçinen bir oyun değil kesinlikle. Aksine, onun bir gömlek üstüne çıkmayı başarabilmiş bir oyun var karşımızda. Orcs Must Die 2, atasının kaldığı yerden görevini başarıyla sürdürüyor.

Not: Yazı için Ali Aşkın’a teşekkürler.

8/10

Artılar: Diyaloglardaki yoğun mizah anlayışı, eğlencenin sınırsız olması, silah ve düşmanlardaki çeşitlilik.

Eksiler: Kendini tekrar eden bir yapıdan kurtulamaması, ufak tefek bug’lar.

:: Orcs Must Die 2’yi oynadınız mı?

Wild Blood’dan Yeni Detaylar

Mobil platformlara ürettiği oyunlarla tanınan Gameloft, yeni bir iOS ve Android oyununu Facebook sayfası üzerinden tüm dünyaya duyurdu.

Oyunun Facebook sayfası iki gün önce açılmış ama kilitli durumdaydı. Bu kilidin kalkması için gerekli tıklama sayısına ulaşan oyuncular sayesinde Facebook’taki kilit kalktı ve Gameloft’un yeni projesi ortaya çıkatı: Wild Blood.

Gameloft’un Unreal Engine grafik motoruyla geliştirdiği ilk oyun olan Wild Blood kendini “First Unreal Engine” olarak tanıtmakla yetiniyor ve bizi şimdilik sadece trailer ile başbaşa bırakıyor.

İyi seyirler.

#video_1824#

:: Wild Blood’ı nasıl buldunuz?

Gmail’in Yeni Giriş Ekranını Gördünüz mü?

Günümüz sanal dünya yaşamında iletişimi sağlayan en önemli yolların başında e-posta geliyor. Gerek yazılı gerek görsel bağlantı sağlayan servisler internettin gözde platformların başında geliyor. Farklı isimlerle hizmet veren mail sistemlerinden birisi de Gmail.

Google tarafından desteklenen popüler site altyapı ve sunduğu kapasite bakımından rakiplerine nazaran bir adım öne çıkmayı başarıyor. Son olarak görüntülü arama servisi Google Hangouts’a kavuşan sistemde 9 kişi aynı anda Gmail üzerinden konuşabilir hale gelmişti.

Diğer taraftan Google’ın arama sonuçlarına Gmail’i de dahil ettiğini açıklamasıyla kullanıcılarını sevindiren internet devi, ayrıca mobil uygulamarına verdiği önemi göz ardı etmeyerek iOS uygulamasını güncellemişti.

Kısa süre önce yavaş adımlarla başlayan Gmail’deki değişim rüzgarları devam ediyor. Bu sefer ise mail servisinin giriş ekranında ufak çaplı değişiklik yapan yetkililer uzun zamandır beklenilen bir özelliği nihayet yerine getirdiler. Yapılan açıklamaya göre “Hesap Seçici” adıyla tanıtılan fonksiyon ile birden çok Gmail hesabı olan kullanıcılara büyük kolaylık sağlanıyor.

Değişen giriş ekranı neticesinde kişinin tüm hesapları tek alanda listeleniyor. İstediğiniz adresi seçerek ilgili gelen kutusuna kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. Yani eski sisteme göre farklı Gmail adresleriniz için varolan hesaptan çıkış yapmanız ya da başka bir tarayıcıda oturum açmanıza gerek kalmıyor.

Bu hamlesiyle birlikte ufak ama oldukça etkili bir dokunuş yapan Google, köklü değişikliklerden ziyade sorun odaklı noktasal atışları tercih ediyor. Özellikle yeni Outlook sonrası kararlarında daha titiz davrandığı düşünülen ekibin başlattığı revizyon çalışmalarını sürdürmesi bekleniyor.

  • İlgili yeniliğe geçiş yapmak için buraya tıklamanız yeterli. 

:: Gmail’in “hesap seçici” yeniliğini nasıl buldunuz?

 

Facebook’ta Fotoğraflarınıza Kim Bakmış?

Geçtiğimiz aylarda gelen yeniliklerle birlikte, Facebook üzerinden yapılan sohbetlerde yollanılan mesajların karşı taraf tarafından görülüp görmediği gibi özellikler devreye alınmıştı.

Yine aynı şekilde Facebook‘taki sayfa yöneticileri de, yolladıkları bir içeriğin kaç kişi tarafından görüldüğünü görebiliyordu. Şimdi bu özellikler gelişmeye devam ediyor ve artık yüklenen fotoğraflara kimlerin baktığını da görebileceksiniz.

Kimler bakmış?

Facebook ilk çıktığı zamandan beridir bir efsane olan, “profilime kim bakmış?” uygulamaları çıksa da, bu tarz uygulamalar ya virüslü eklentiler içeriyordu ya da hiç işe yaramıyorlardı. Kısacası bu Facebook‘un kendi içerisinde verdiği bir rapor değildi.

Gelen yeni özellikle birlikte, Facebook‘taki gruplarda yüklenen fotoğrafların grubun hangi üyeleri tarafından görüntülendiği açıkça yazacak.

Facebook test ediyor

Facebook, yeni özellikleri devreye almadan önce belli bir kullanıcı üzerinde bu özellikleri test ediyor ve gelen tepkilere göre yeni özellikleri geliştirerek yayına alıp almama kararı alıyor.

Sizce bu özellik gerekli bir özellik mi? Sizin hangi fotoğraflara baktığınızın bilinmesini ya da sizin fotoğraflarınıza bakanların listesini görmeyi ister misiniz? Yorumlarınızı bekliyoruz.

:: Facebook’ta Fotoğraflarınıza Kim Bakmış?

HTC, Desire S ve Rhyme’ı Güncelleyecek

HTC, Mart ayı başlarında güncelleme listesini açıklamış ve bu listenin içerisinde Desire HD, Desire S ve Rhyme modelleri için ICS güncellemesi geleceğini duyurmuştu. Geçtiğimiz haftalarda Desire HD için ICS güncellemesi iptal edilmişti. İptal kararından sonra, yayınlanan takvime göre güncellemenin gelmiş olması gereken HTC Desire S ve Rhyme için de güncellemenin gelmeyeceği gibi endişeler başlamıştı. Temmuz‘da yayınlanması gereken güncellemeler hiç bir bölgede yayınlanmadı.

Bugün Facebook üzerinden kullanıcıların çeşitli sorularını yanıtlayan bir HTC yetkilisi her iki cihaz içinde Ağustos sonuna kadar güncellemenin yayınlanacağını açıkladı.

HTC’nin daha önce çelişkili açıklamaları olduğunu, Desire HD için güncellemenin ilk başta geleceği açıklaması yapıldığını düşünürsek biraz soğuk kanlı yaklaşmamız gerekiyor. Fakat HTC‘nin Desire S ve Rhyme için güncelleme vermesi çok yüksek ihtimal.

HTC Rhyme, geçtiğimiz kışın piyasaya sunulmuş ve üst seviye aksesuarları ve şık tasarımıyla, modaya dikkat eden kullanıcılara hitap ediyordu. HTC Rhyme incelememize buradan ulaşabilirsiniz.

:: HTC sizce bu modellere Jelly Bean güncellemesi verecek mi?

Galaxy S3 mü Daha Sağlam iPhone 4S mi?

Daha önceleri Galaxy S2 ve Galaxy S3 ile iPhone 4 ve 4S‘in sağlamlık testlerini görmüştük. Fakat sizlerle paylaştığımız bu yeni video gibi bir testi eminim ki daha önce izlememişsinizdir.

Samsung Galaxy S3 ve iPhone 4S, sıfır kutularından çıkarılıyor ve bir arabanın arkasındaki iplere bağlanıyorlar.

Aracın arkasından sarkıtılan bu iplerle beraber araç, 100 km hıza yakın hızlara çıkıyor ve yolda yön değiştirerek ilerliyor. Yerdeki yol kaplamasıyla temas eden telefonların durumu nasıl peki? Aşağıdaki videoda izleyelim ve görelim. İyi seyirler.

#video_1832#

Samsung Galaxy S3 ile iPhone 4S’i karşılaştırma videomuzu buradan izleyebilirsiniz.

:: Samsung Galaxy S3 sizce sağlam bir telefon mu? Yoksa iPhone 4S daha mı sağlam ve kaliteli?

Özel ROM’lara OTA Desteği!

Üretici firmalardan belkide daha güçlü bir yazılım desteği sunmaya başaran CyanogenMod başta olmak üzere özel yazılım hazırlayan gruplar, kaldırabileceği halde yeni yazılımın gelmediği pek çok telefona en güncel Android sürümlerini verebildikleri gibi, güncellemenin geç geleceği  modellere, hızlı bir şekilde yeni sürüme geçme fırsatı sunuyorlar.

Custom ROM diye geçen özelleştirilmiş ROM‘ların yeni versiyonlarında hep yeni eklemeler ve stabilite artışlarına sahne olur. Fakat bu ROM‘ları bilgisayarlardan bağımsız olarak kurma imkanımız maalesef yok. Bazı ROM‘lar OTA ile güncelleme verebiliyorlar fakat bu bir elin parmaklarını geçemiyor.

OTA Update Center adındaki girişim Custom ROM‘lara OTA kabiliyeti getirmeyi hedefliyor.

Henüz geliştirme aşamasında olan araç sayesinde kullanıcılar, kullandıkları özel ROM için çıkan güncellemeleri kontrol edebilecek ve internet üzerinden bu güncellemeleri edinebilecek. Ayrıca Dalvic Cashe ve çeşitli ön bellek temizleme imkanlarını sunabilecek olan araç, temiz kurulum için tüm bilgileri de silme imkanı sunuyor.

ROM kullanıcıları güncellemeleri kontrol edebilecek, cihaz üzerinde ROM kurabilecek, önbelleği temizleyebilecek veya tüm kişisel verilerini silebilecek.

OTA Update Center aracı bu hizmeti sağlayabilmek için geliştiricilere yönelik bir sunucu platformu kuruyor. Geliştiriciler özel ROM’ları ile ilgili güncellemeleri, değişiklik listelerini, yeni bilgileri ve duyurularını bu platformdan yapacaklar.

Şimdilik RC-3 sürümünde ve beta aşamasında olan yazılıma buradan bakabilir, telefonunuza yükleyebilirsiniz.

:: Özel ROM ekiplerinin, milyar dolarlık firmalardan iyi çalışmalarını nelere bağlıyorsunuz?