GPU-Z 0.6.4 Çıktı! İndirin

TechPowerUp GPU-Z, sisteminizdeki ekran kartıyla ilgili teorik bilgiler kadar, anlık analiz de yapabilen ünlü bir yazılım.

Ekran kartınıza gelen voltajın anlık durumuna bakabildiğiniz programda, grafik ve log kaydı ile tüm çalışma süresince olanlara da göz atabilirsiniz.

Sadece voltaj değil. Frekans, ısı ve yük durumunu da görüntüleyebildiğimiz GPU-Z, overclock yapanların ve sistemleri detaylıca kullananların vazgeçilmez yazılımı arasında yer alıyor.

Yeni versiyonla beraber GeForce GTX 660 Ti, GeForce 660, GeForce 650, 610, GeForce GTX 680M, AMD Trinity APU, FirePro 2270 modellerine destek geldi. Ayrıca Intel GMA3600′deki ROP birimini okuma sorunu ve Trinity‘lerde saat okuma hataları giderildi. Ayrıca CHL8288 VRM kontrolcüsü desteğiyle beraber pek çok kartın sıcaklık kontrolü daha doğru bir şekilde yapılabiliyor.

GPU-Z 0.6.4‘ü buradan indirebilirsiniz.

:: GPU-Z’yi kullanyor musunuz?

Google, Korsana Savaş Açtı!

Geçtiğimiz günlerde sizlerle paylaştığımız haberde Google‘ın Android uygulama marketi olan Play Store‘daki kuralları sertleştirdiğini aktarmıştık. Google, esas çıkış noktası olan arama motorunda da tutumunu sertleştiriyor.

Ülkemizde de sık sık rastlanan korsan içeriklerin yer aldığı sitelere karşı Google savaş açtı. Kendilerinin bir içerik üretmeden, kopyala yapıştır yöntemiyle içerik üreten sitelerden nemalanan siteler, artık Google arama sonuçlarında üst seviyelerde görüntülenemeyecek.

Tabi Google‘ın korsan içerikten kastı bu kadarla sınırlı değil. Torrent siteleri, korsan film ve şarkı albüm linklerinin yayınlandığı siteler de arama sonuçlarında arka sıralara atılacak. Google‘ın yeni hedefi sunduğu sonuçlarda kaliteli ve yasadışı durumların olmadığı sonuçları paylaşmak.

Yeni güncellemeyle beraber Google, bu siteleri arka sıralara atacağını müjdeledi. Yeni güncellemenin tam olarak ne zaman geleceği hakkında tarih paylaşılmadı.

:: Google, korsan içeriğe karşı engellemelerde başarılı olabilir mi?

Nokia, Patentlerini Satmaya Başladı!

Microsoft‘tan destek alarak Windows Phone tabanlı akıllı telefon üretimine geçen Nokia‘yı, Windows Phone kurataramadı.

Symbian Belle ve Windows Phone ile yoluna devam eden Nokia‘da her çeyrek mali dönem açıklamasında durum daha da kötüye doğru gidiyor.

En son çeyrekte 1 milyar dolar operasyonel zarar açıklayan Nokia, nakit ihtiyacını karşılamak için patentlerini satmaya başladı.

500‘ü geçik sayıda patentini 22 milyon dolar karşılığında Vringo‘ya satan Nokia, içerisinde bulunduğu nakit ihtiyacının yanında oldukça az sayılabilecek miktarda paraya sahip oldu.

Nokia‘nın elinde bulundurduğu 3G ve 4G bağlantı teknolojileri ve çeşitli haberleşme patentleri sattığını ve bu patentlerin satışını Nokia‘nın uzun bir süre önceden planladığı da konuşulanlar arasında.

Bakalım Nokia, patentlerini satmaya devam edecek mi?

:: Microsoft sizce Nokia’yı satın alır mı?

Android için SpeedMoto

Google Play Store’da tepe kamerası ve hareket sensörleri ile oynanan birbirine çok benzeyen motor yarışları iyice arttı. Bol seçenek iyidir diyerek SpeedMoto‘ya yakından bakıyoruz.

SpeedMoto, 4.2 Megabyte yer kaplıyor. Google Play Store ortalaması 4,5 olan yapım Android 2.1 ve üstünde çalışıyor.

{pagebreak::iki}

SpeedMoto, hızlı bir oyun. Menülerine girer girmez bu hızı hissediyorsunuz. Yeni oyun, alışveriş, skorlar, yardım ve daha fazla bedava oyun seçenekleri içinden yeni oyunu seçtiğinizde hızlıca oyuna başlamış, aksiyonun içine girmiş oluyorsunuz.

Antreman bölümü yok, çünkü oyunda tek yapmanız gereken motorsikleti telefonun hareket sensörleri ile sağa sola eğerek yönlendirmek ve ekrana dokunarak hız vermek. Oynanması bu kadar basit olan yapım, rahat bir sürüş ve kaliteli oynanış sunduğu için bağımlılık yaratabiliyor. 

SpeedMoto‘da trafikte seyir halinde olan araçları geçmeliyiz. Bu araçlar kimi zaman normal bir araba kimi zaman bir jip kimi zaman ise bir tır olabiliyor. Oyunun başlangıç seviyesi kolay olsa da ilerledikçe trafik sıkışıyor ve işimiz zorlaşıyor.

Ayrıca yolda topladığımız paraları oyunun alışveriş bölümünden yeni eşyalar alarak kullanabiliyorsunuz. Bunlar kask ve motorsiklet olmak üzere ikiye ayrılmış. 

{pagebreak::uc}

3 boyutlu grafiklere sahip olan oyunun grafik kalitesi ise ortalamadan biraz daha iyi. Göze batmıyor ancak böyle başarılı bir oyuna daha güzel grafikler hazırlanabilirdi. Ses efektleri de oldukça başarılı. Özellikle motora gaz verme ve altınları toplama efektleri en başarılı olanları. Sonuç olarak SpeedMoto, Google Play Store puanını hak eden başarılı bir yapım olmuş.

İndirmek için tıklayın.

ya da Barkod tarayıcı ile tarayın.

Barkod tarayıcınız yoksa buradan yükleyin.

:: SpeedMoto’yu denediniz mi? 

123Mac – Program Yüklüyoruz

Mac’e program yüklemek aslında tahmin edildiğinden çok daha kolay ve iki farklı yöntemi var. App Store’dan program yüklemek veya internetten indirip/bir arkadaşınızdan alıp yüklemek. Önce kolay olanından başlayalım:

App Store

iPod, iPhone veya iPad kullananların oldukça aşina olduğu iTunes’un içerisinden ulaşılan uygulama mağazası App Store’un, Mac işletim sisteminde çalışan programları barındıran sürümüne Dock üzerindeki App Store simgesinden ulaşıyoruz.

İpucu: Command ve Spacebar tuşlarına basarak Spotlight’ı açabilir ve App Store yazarak listede en iyi eşleşen programı bulup enter tuşuna basarak programı buradan da çalıştırabilirsiniz.

App Store’dan uygulama indirmek için öncelikle bir Apple kimliğine sahip olmanız gerekiyor. Eğer iPhone, iPad veya iPod’unuzda kullandığınız bir Apple kimliğiniz varsa aynı kimlik bilgileri ile bu mağazadan da uygulama indirebilirsiniz. İndirmek istediğiniz uygulamayı seçip uygulamayı yükle butonuna tıklamanız yeterli olacak.

Kurmak istediğiniz uygulama önce bilgisayarınıza indirilecek, ardından da otomatik olarak kurulmaya başlayacaktır. (Bu sırada Launchpad adı verilen, uygulama simgelerini toplu olarak görebildiğiniz bir ekran açılacaktır, bu simgelerle dolu ekranı kapatmak için esc butonuna basabilirsiniz. Tekrar açmak için Dock üzerindeki simgesini kullanabilirsiniz) İndirdiğiniz uygulamaya Finder’daki Uygulamalar klasöründen veya yine Spotlight ile ismini yazarak ulaşabilirsiniz.

İpucu: App Store’dan yüklemiş olduğunuz ücretli veya ücretsiz uygulamalara daha sonra hesabınıza girerek te ulaşabilirsiniz. Ücretli uygulamalar için herhangi bir etkinleştirme veya yükleme anahtarı kullanmanıza gerek kalmamaktadır. Tüm lisan bilgileri Apple kimliğinizle eşleştirilmektedir.

Elle yükleme

Peki ya uygulamayı farklı bir kaynaktan yüklemek isterseniz nasıl olacak? Yüklemek istediğiniz uygulama App Store’da bulunmayabilir, bu yüzden internetten farklı bir yerden indirmiş, harici bir disk veya USB bellek ile bilgisayarınıza taşımış olabilirsiniz.

{pagebreak::iki}  

Yüklemek istediğiniz uygulama simgesi

Eğer bir kutu şeklindeyse ve uzantısı mpkg veya pkg ise simgenin üzerine iki defa tıklayarak kurulumu başlatabilirsiniz.

Eğer uygulamanın kendi simgesini görüyorsanız uygulamayı sürükle-bırak yöntemi ile Finder penceresinin sol tarafında bulunan Uygulamalar satırının üzerine bırakıp kurulumu/kopyalamayı başlatabilirsiniz.

Eğer bir disk şeklindeyse ve uzantısı dmg ise bu bir disk görüntüsüdür ve simgenin üzerine iki defa tıkladığınızda sanki bilgisayarınıza bir disk takmışınız gibi masaüstünde ve Finder penceresinin sol tarafındaki Aygıtlar bölümünde görüntülenir.

Uygulamayla ilgili bir pencere otomatik olarak açılır ve kurulum dosyası veya uygulama görüntülenir. Çıkan simgelere göre iki defa tıklayarak veya sürükle-bırak yöntemi ile uygulamanın kurulumunu tamamlayabilirsiniz.

Sürükle-bırak işleminizin kolaylaştırmak için, uygulamayı açılan penceredeki üzerinde küçük bir ok işareti olan Application simgesinin üzerine de bırakabilirsiniz.

Yüklemek istediğiniz simge halindeki programı, Uygulamalar klasörüne kopyalamadan çalıştırmanızın herhangi bir sakıncası olmamakla beraber, uygulamaların düzenli bir şekilde durması ve çıkacak güncellemelerin düzgün yapılabilmesi için Uygulamalar klasöründe bulunmasını her zaman tercih etmelisiniz.

Kurulumu tamamladıktan sonra dilerseniz indirmiş olduğunuz kurulum dosyalarını silebilirsiniz. Eğer bir disk görüntüsü (dmg) indirmişseniz, öncelikle açık olan pencereleri kapatabilir ve Finder’de Aygıtlar bölümündeki disk görüntüsünün isminin yanındaki diski çıkar simgesine tıklayarak veya masaüstündeki simgesini Dock’taki çöp tenekesi simgesinin üzerine sürükleyip bırakarak çıkarabilirsiniz.

{pagebreak::uc}

Uygulamayı silme

Yüklediğiniz uygulamayı sistemden kaldırmak çok daha kolay. Uygulamalar klasörüne gidin ve uygulamayı Çöp’e taşıyın. Hepsi bu kadar…  Eğer uygulamayı bir yükleyici ile kurduysanız, (mpkg veya pkg uzantılı) Uygulamalar klasörü içerisindeki İzlenceler klasörüne bir göz atın.

Eğer yüklemiş olduğunuz uygulama ile ilgili bir klasör içinde veya dışında bir uninstaller görüyorsanız çalıştırın ve uygulamanın sistemden kaldırılmasını sağlayın. Eğer böyle bir uninstaller yoksa, uygulamayı çöpe taşıma yöntemini kullanın.

İpucu: Bir uygulama, disk görüntüsü veya klasörü seçtikten sonra aralık çubuğuna basarsanız, otomatik olarak seçmiş olduğunuz öğeyle ilgili bir bilgi penceresi açılır. Eğer seçmiş olduğunuz öğe bir fotoğraf, film, müzik veya ofis dokümanı ise, aralık çubuğuna bastığınızda hiçbir uygulama açılmadan o öğenin öngörünümünü izleyebilirsiniz.

Bir sonraki yazımızda iLife bileşenlerinden iPhoto, iMovie ve Garageband’ı inceleyecek ve iWork’e de şöyle bir göz atacağız.

Bu yazı Kayhan Belek tarafından yazılmıştır.

İlk yazımız olan Hoşgeldin Mac’e buradan,

İkinci yazımız Taşınıyoruz’a buradan ulaşabilirsiniz. 

::
Mac’e program yükleme yazımızı yararlı buldunuz mu?

Ramazan Ayında Çıkış Yapan Siteler

TTNET Genel Müdürü Tahsin Yılmaz, Ramazan ayında Türkiye’nin internet kullanım verilerini, Galatasaray-Fenerbahçe TFF Süper Kupa maçının oynandığı Erzurum’da açıkladı. Yılmaz, Ramazan ayında, internet kullanım alışkanlıklarının değiştiğini söyledi.

Yoğun kullanım saatleri değişti, veri trafiği %10 arttı

Yılmaz‘ın açıklamalarına göre, TTNET aboneleri Ramazan’dan önce interneti yoğun olarak gün içinde 14:00-16:00, akşamları da 21:00-23:00 saatleri arasında kullanırken, Ramazan’da yoğunluk tıpkı geçen yıl olduğu gibi 15:00-17:00 saatleri arasına kaydı.

Türkiye genelinde, Ramazan öncesine göre veri kullanımında  %10 artış meydana geldi. Geçen yıl bu oran  %7 idi. Geçen yıl  %8.7 olan hafta sonu kullanım artışı ise bu Ramazan’da yükselerek,  &11 olarak gerçekleşti.

Hangi illerde internet kullanımı arttı?

Veri kullanımı en çok artan iller arasında Kırklareli başı çekiyor. Kırklarelilerin internet trafiği  %15.23 oranında arttı. Onu  %15.21 artışla Yalova ve %15.14 artışla Edirne takip ediyor.

İnternet trafiğinde en fazla artış görülen diğer iller ise sırasıyla;  %14.44 ile Sinop,  %13.99 ile Balıkesir,  %13.68 ile Tekirdağ,  %13.57 ile Sakarya,  %13.42 ile Aydın,  %13.41 ile Çanakkale ve  %12.98 artışla Bilecik oldu.

Geçen yıl internet trafik artışı açısından ilk üç il;  %12.6’lık artışla Çanakkale,  %12.1’lik artışla Edirne ve  %12’lik artışla Sinop idi.

Oyun ve videolara ilgi arttı

Ramazan’la birlikte Facebook‘taki tıklamalarda geçen yıl  %10.3 olan artış oranı, bu yıl  %15.5 olarak gerçekleşti. Online oyunlara olan ilgi de arttı. Adresinde “oyun” geçen sitelerin tıklamasında  %21.5 oranında artış oldu.

Tivibu Web kullanımında da  %21 artış meydana geldi.

Yemek tarifleri daha çok tıklandı

Ramazan’la beraber internet kullanıcılarının lezzete olan düşkünlüğü de arttı. Adresinde “yemek” geçen sitelere  %50, adresinde “tarif” geçen sitelere ise  %141 oranında daha çok girildi.

Geçen yıl Ramazan’da video kullanımı %6.5 oranında artarken, bu yıl artış oranı  %10 oldu.

Online sohbete ve internet üzerinden sesli ve videolu görüşmeye de ilgi yükseldi. Anlık mesajlaşmalarda geçirilen süre, Ramazan’la beraber  %15 oranında arttı.

:: Bu istatistikleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Android Hızını Aldı Gidiyor

Google’ın geliştirdiği Android işletim sistemi birkaç çeyrektir dünya çapındaki liderliğini bırakmıyor. Araştırma şirketi IDC‘nin açıkladığı son rakamlara göre 2012 yılının ikinci çeyreğinde de bu durum değişmedi.

Bu yılın ikinci çeyreğinde dünya çapında 104.8 milyon Androidli cihaz satışa sunulurken, bu rakam iOS‘ta 26 milyon, BlackBerry OS‘ta 7.4 milyon, Symbian‘da 6.8 milyon ve Windows Phone/Windows Mobile işletim sisteminde 5.4 oldu.

Bir önceki yılın aynı çeyreğinde yüzde 49.9 olan Androidli cihaz pazar payı bu yıl yüzde 68.1’e yükseldi. Yıllık bazda bakıldığında ise Android‘in pazar payını yüzde 106.5 oranında artırdığı görülüyor.

Apple cephesinde durum ise bu kadar parlak değil. iOS işletim sistemi kullanan cihazların geçen yılın ikinci çeyreğindeki pazar payı oranı yüzde 18.8 iken bu yıl bu rakam yüzde 16.9’da kaldı. Yine de yıllık bazda değerlendirildiğinde iOS‘un pazar payını yüzde 27.5 oranında artırdığı görülüyor.

Dikkat çeken bir diğer işletim sistemi ise Microsoft‘un geliştirdiği Windows Phone 7 ve eski sürümü olan Windows Mobile. Microsoft kendi işletim sisteminin pazar payını yıllık bazda yüzde 115.3 oranında artırmış. Çeyrek bazında ise geçen yıl yüzde 2.3 olan pazar payı bu yıl yüzde 3.5’e çıkmış.

Öte yandan can çekişen işletim sistemleri ise BlackBerry OS ve Symbian olarak görünüyor. Yıllık bazda sırasıyla yüzde 40.9 ve 62.9 oranında pazar payı kaybeden her iki işletim sistemlerinden BlackBerry OS‘in durumu pek iç açıcı değil. Symbian ise zaten kendi haline terk edildiğinden bu işletim sistemi için çok bir geliştirme yapılması beklenmiyor.

:: Sizce hangi akıllı telefon işletim sistemi daha kullanışlı?

 

Flickr’da Yeni Bir Böcek Keşfedildi

Kaliforniyalı entomolojist (entomoloji, yani böcek bilimi ile uğraşan kişi) Shaun Winterton, Flickr adlı fotoğraf paylaşım ağında Mayıs 2011’de gördüğü bir fotoğraf üzerine, fotoğraftaki böceğin yeni bir türe ait olabileceğini düşündü.

Fotoğrafı meslektaşları ile paylaşan Shaun Winterton, internette gezerken gördüğü böcek fotoğrafı sayesinde yeni bir türü de keşfetmiş oldu. Yani meslektaşları, fotoğraftaki türü daha önce görmemişti ve bu, bilinmeyen bir türdü.

Hayal kırıklığı, keşfe dönüştü

Winterton, yaşadığı tesadüf üzerine fotoğrafı Flickr‘a yükleyen fotoğrafçı Guek Hock Ping ile temasa geçti. Fotoğrafçı, fotoğrafını Malezya’daki bir ormanda çektiğini ancak böceğin daha sonra uçup gittiğini dile getirdi. Winterton hayal kırıklığına uğramıştı.

Fakat yaklaşık 1 yıl sonra, fotoğrafın sahibi Ping, Winterton ile bir kez daha e-posta aracılığıyla temasa geçti. Fotoğrafı çeken fotoğrafçı, bölgeye tekrardan gittiğini ve benzer bir kanatlı böceği numune olarak aldığını dile getirdi.

İnternet üzerinden keşfedilen ilk tür

Numuneyi uzmanlara ileten fotoğrafçı, yeni bir türün keşfedilmesine de önayak oldu. İncelemeler sonucunda böceğin daha önce görülmemiş yeni bir tür olduğu ortaya çıktı. Böylece Flickr üzerinden bir böcek türü de keşfedilmiş oldu.

:: İnternetten yeni böcek türü keşfetmek mümkün mü?


Lego 80 Yaşında!

Geçmişe dönüp çocukluk çağlarımıza baktığımızda maalesef günümüzdeki kadar üstün teknolojik imkanlar yoktu. Bilgisayar kullanımının dünya geneline göre biraz daha geç yaygınlaştığı ülkemizde eğlence aracı olarak daha farklı öğeler kullanılıyordu. İnternet denilen uçsuz bucaksız sanal dünya ise özellikle Adsl hizmeti ile aktif olarak hayatımıza girdi.

Bahsi geçen zamanlarda diğer ülkelerde olduğu gibi bizim de en büyük eğlence kaynaklarımızdan birisi Lego idi. Belirli şekil ve boyutlardaki parçaları kullanarak kişinin hayal gücündeki öğeyi gerçeğe dökmesini sağlayan firma şimdi 80. yaşını kutluyor.

İlk olarak 1932 yılında ortaya çıkan ve yarım asrı akşın süredir oyuncak sektörünün sözü geçer isimlerinden olan şirket, içerisinde bulunduğu döneme göre oldukça büyük bir yenilik teşkil ediyordu.

Danimarkalı Ole Kirk Christiansen ve oğlu Godtfred’in hikayesinin anlatıldığı 17 dakikalık animasyonda fabrikanın temellerinin nasıl atıldığı anlatılıyor. Çalışma hayatına marangoz olarak başlayan Christiansen, iflasın eşiğine gelmesinden dolayı işyerini kapatma kararı alıyor. Fakat elinde kalan fazla odunlarla ne yağacağını bilmeyen çalışan bunlardan ufak boyutlarda oyuncaklar üretmeye başlar ve bir süre sonra ise sevkiyat yapma derecesine gelir. 

Daha sonra çeşitli çevrelerden ilgi toplayan ürünler marangozu daha da cesaretlendirir ve pilastik üretimine geçmeye yönlendirir. Birkaç kez yangın gibi tehlikeler atlatan yönetici yoluna devam ederek “İyi Oyna” anlamına gelen Lego’yu oluşturur.

Sözü daha fazla uzatmadan sizleri kısa animasyon film ile baş başa bırakıyoruz, iyi seyirler.

#video_1833#

:: Lego sizin için ne anlama geliyor? Çocukluk dönemizde nasıl bir yeri var?

 

Facebook Hisselerine İlgi Sürüyor mu?

Bu yılın Mayıs ayında halk arz işlemlerini (IPO) gerçekleştiren Facebook, yüksek hisse fiyatları ile dikkatini çekmişti. Borsaya girer girmez herhangi bir istikrar ya da yükseliş görmeyen Facebook hisseleri, günden güne erimeye başlamış ve yatırımcıların da tepkisini çekmişti.

Hala istenilen seviyede olmayan Facebook hisseleri, Facebook yönetimini de zorluyor. Gelir modelleri konusunda çeşitli yöntemler denemeye çalışan Facebook‘un son hamlesi yüklenen fotoğraflar üzerinden kartpostal bastırarak buradan bir gelir elde etmekti.

Zuckerberg görevi bırakacak mı?

Yatırımcıları tarafından da baskı altında bulunan Facebook‘ta, yönetimin yakın gelecekte değişmesi bekleniyor. Aynı zamanda CEO’luk görevini üstlenen Facebook kurucusu Mark Zuckerberg yerine, yönetimsel konuda daha tecrübeli bir ismin getirelerek, Zuckerberg‘ün sadece Facebook‘un yaratıcı tarafında destek olarak çalışmaya devam etmesi gündeme gelebilir.

Netflix ve Microsoft, Facebook’un arkasında

Bazı yatırımcılar Facebook‘ta hisselerinin düşüşünden memnun değilken, Facebook‘tan hisse almaya devam edenler ve hisse değerli düşmesine rağmen elindeki hisseleri stokta tutan firmalar da var. Örneğin, Netflix CEO’su Reed Hastings, Facebook‘tan 1 milyon dolar değerinde bir hisse satın almış durumda. Microsoft da, zarara rağmen elindeki Facebook hisselerini korumayı sürdürüyor.

:: Facebook Hisselerine İlgi Sürüyor mu?

Orcs Must Die 2 İnceleme

Tower Defence oyunlarına başlayalı çok fazla bir zaman olmadı. Öğrenmesi kolay, ustalaşması zor bir türdür bana göre. Bu yüzden olsa gerek, zamanım da olmadığı için geç tanışmıştım bu türle.

Bu tür oyunların temeli bellidir. Savunduğunuz bir alan veya yer vardır. Elinizdekiler ile burasını en iyi şekilde korumaya çalışırsınız. Orcs Must Die da bu tür oyunları tps ile buluşturan bir yapım. Tower Defence oyunlarında ilk olarak denediğim oyundu kendileri. Tanınan site ve oyun dergilerinden de yüksek notlar almıştı.

İkinci oyun da aynı ilk oyun gibi sessizce çıkageldi. Öyle ki, serinin hayranı olarak ben bile oyunu çıkış tarihinden 3-4 gün sonra duydum. Robot Entertainment tarafından geliştirilen oyun, ilkinin verdiği eğlenceyi vaat ediyor mu bakalım.

{pagebreak::2}

Orc’ların dönüşü…

Öncelikle, oyunun belki de en büyük yeniliği co-op özelliği olmuş. Yeni karakterimiz ise Sorceress adında; tahmin edeceğiniz gibi, büyücü bir bayan. İlk oyunda karşımızda olan karakterin ta kendisi. War Mage ise yeniden bizlerle. Hiç değişmemiş. Hala orc sürülerinle savaşmakla meşgul.

İlk oyundaki gibi küçük de olsa bir hikayemiz mevcut. Tek farkı, hikayenin iki karakter üzerinden dönmesi. Oyunun başında Sorceress ile güç birliği yapan War Mage, orcları canlarından birlikte bezdiriyorlar bu sefer. Oyun ilk oyunun kaldığı yerden devam ediyor. Bütün geçitler kapanmış, dünyadaki büyü gücü de yok olmuş. Bunun üzerine şehirlerde hastalık ve kıtlıklar baş göstermiştir. Oyun da tam burada başlıyor. Çok da spoiler vermeden yorumlayacak olursam, ilk oyuna göre daha kapsamlı bir hikaye olmuş diyebilirim.

Oyunun mekanikleri ise tamamen aynı kalmış diyebilirim. İlk oyunda neyse, aynısı burada da geçerli. Bir dönem neredeyse tüm oyunlarda olan Havok fizik motoru bu konuda çok büyük işler çıkartıyor. Orcların ağzına ağzına vurduğumuz bir oyunda daha azı da beklenemezdi zaten.

{pagebreak::3}

Silahlarınızı kuşanın…

Peki oyuna başka neler eklenmiş? Yine portallarımız, okçularımız, envai çeşit tuzaklarımız ve silahlarımız var. Asıl yenilik de buradan başlıyor. İlk oyuna göre silah ve tuzak çeşidi arttırılmış. Karakter seçimine göre ilk silahlarımızı alıyoruz. Sonrasında ise her şey bize kalmış.

Yapabileceğimiz o kadar çok şey var ki, oyunun sonunda farklı farklı tekniklere sahip olan bir sürü karakter oluşuyor. Özellikle büyü gücüyle çalışan bir tüfek kimin aklına geldi bilmiyorum ama oyundaki favori silahlarımdan biri oldu.

Silah ve tuzakların yanında, düşmanlar da unutulmamış. İlk oyuna göre düşmanlar daha çeşitli duruyor. Uçanından tutun da, durdurulamayanına kadar, düşmanlar asla gözünüze tek düze gelmeyecek. Yeni düşmanlar arasında gerçekten terletenleri mevcut.

{pagebreak::4}

En büyük War Mage!

Grafikler ise ilk oyununkinden çok da farklı değil. Yine Cell-Shade tarzı esprili grafikler kullanılmış. Böyle bir oyunda Frostbite motoru gücünde bir grafik motoru sorun çıkartırdı zaten. Çok hızlı bir oyun olduğu için bu seviyedeki grafikler kendisine yetiyor.

Müzikler de genelinde eskiye dönük. İlk oyundakiler gayet gaza getirici müziklerdi. Oyuncuyu atmosfere kolayca bağlıyordu.Burada da aynı müziklere yenileri eklenerek aksiyon ve atmosfer kriterleri daha iyi sağlanmaya çalışılmış. Bu konuda oyunun oldukça başarılı olduğunu söylemeliyim.

Sesler ise oyunun en beğendiğim kısmı. Özellikle karakterlerimizin sesleri kendilerini o kadar güzel yansıtıyor ki, onları bir saniyeliğine gerçek sanabilirsiniz. War Mage olan karakterimizle gerçek olsa oturup, muhabbet etmek kesinlikle güzel bir şey olurdu. Zira bu karakter güzel bir mizah anlayışına sahip. Özellikle diğer karakter ile olan muhabbetleri gülme krizlerine sokabiliyor. Diyaloglar çok iyi yazılmış gerçekten.

{pagebreak::5}

Dünyanın kaderi yine bizim elimizde!

Oynanabilirlik konusuna gelecek olursak, yine en sevdiğim kısımlardan biri. Çok uzun süreler boyunca bilgisayarda kalma potansiyeline sahip bir oyun.

Saatlerce başından kalkamamayı geçtim, kendini tekrar tekrar aynı heyecanla oynatma potansiyeli takdir edilecek düzeyde. Stresli olduğunuz bir akşamda kahvenizi de yanınıza alarak birkaç bölüm atmak gibisi yok. Oyunu kurdum kuralı sinir stres kalmadı bende.

Yazımın sonlarına yaklaşırken, biraz da oyunun eksilerinden bahsetmek istiyorum. İlk olarak, bölümleri tekrardan oynamamız can sıkabiliyor. Eğer bölümleri geçemezsek geriye dönüp daha çok kafatası toplayıp silah geliştirmemiz gerekiyor ki, bu da oyundaki akıcılığı baltalayan önemli kısımlardan biri. Bunun dışında ufak tefek bug’lar da yok değil.

Genel anlamda oyun süper olmuş arkadaşlar. Mekanları, geliştirilen silahları, tuzak ve düşmanları, yüksek mizah dolu diyaloglarıyla harika bir oyun olmuş. İlk oyunun bıraktığı izlenimin üstünden geçinen bir oyun değil kesinlikle. Aksine, onun bir gömlek üstüne çıkmayı başarabilmiş bir oyun var karşımızda. Orcs Must Die 2, atasının kaldığı yerden görevini başarıyla sürdürüyor.

Not: Yazı için Ali Aşkın’a teşekkürler.

8/10

Artılar: Diyaloglardaki yoğun mizah anlayışı, eğlencenin sınırsız olması, silah ve düşmanlardaki çeşitlilik.

Eksiler: Kendini tekrar eden bir yapıdan kurtulamaması, ufak tefek bug’lar.

:: Orcs Must Die 2’yi oynadınız mı?

Wild Blood’dan Yeni Detaylar

Mobil platformlara ürettiği oyunlarla tanınan Gameloft, yeni bir iOS ve Android oyununu Facebook sayfası üzerinden tüm dünyaya duyurdu.

Oyunun Facebook sayfası iki gün önce açılmış ama kilitli durumdaydı. Bu kilidin kalkması için gerekli tıklama sayısına ulaşan oyuncular sayesinde Facebook’taki kilit kalktı ve Gameloft’un yeni projesi ortaya çıkatı: Wild Blood.

Gameloft’un Unreal Engine grafik motoruyla geliştirdiği ilk oyun olan Wild Blood kendini “First Unreal Engine” olarak tanıtmakla yetiniyor ve bizi şimdilik sadece trailer ile başbaşa bırakıyor.

İyi seyirler.

#video_1824#

:: Wild Blood’ı nasıl buldunuz?