Bazı filmler vardır, etkisinden uzun süre kurtulamazsınız. Arkadaşlarınızla tartışırsınız, bir çıkış yolu ararsınız. Çünkü beyniniz yanmaya başlamıştır. Yatağınıza yatarsınız, düşünmekten uykunuz kaçar. Yolda, evde her yerde etkisinden kurutlana kadar düşünürsünüz. Bu etki üzerine bir kaç film izledikten sonra geçecektir ama o film aklınıza geldiğinde “Ne filmdi be” diye yüzünüzde ufak bir tebessüm, her zaman baki kalacaktır.

Gelin şimdi yazımızın beşinci bölümünde beyin hücrelerimizin ölümünü hızlandıran bu filmleri incelemeye devam edelim. Hepsini arka arkaya izlemenizi tavsiye etmeyiz. Zira ciddi sorunlar yaşayabilirsiniz.

:: Beyin Hücrelerimizi Öldüren Filmler! Bölüm #1

:: Beyin Hücrelerimizi Öldüren Filmler! Bölüm #2

Back To The Future – Geleceğe Dönüş Serisi (1985, 1989, 1990)

15-10/12/back.jpg

Zaman yolculuğu denilince hemen hemen herkesin aklına Geleceğe Dönüş Serisi mutlaka gelir. Özellikle 80 ve 90 jenerasyonu için, ilk beyin yanma tecrübesini yaşatan filmlerdir, diyebiliriz. Marty ve Doctor Brown’ın Delorean marka bir arabadan bozma zaman makinesiyle yaşadıkları yolculuklar ve bu yolculukların neden olduğu paradoksları anlatan müthiş seri, bu sene 30. yılını kutluyor! Üzerinden 100 sene bile geçse, halen keyifle izlenebilecek bir seri.

{pagebreak::2}

Project Almanac – Sonsuzluk Projesi (2014)

15-10/12/almanac.jpg

David, bir gün tavan arasında babasına ait bir kamera bulur. Babasının evi tekrettiği güne ait ve kendisinin de doğumgünü görüntüleri olan, geçmişe ait bir videodur. Videodaki bir detay dikkatini çeker; görüntüde şu anki hali vardır. Nasıl 10 sene önceki videoda bulunmaktadır? Bunun üzerine yaptıkları ufak bir araştırmayla, babasının bir zaman makinesi icat ettiğini farkeder. Başta oldukça eğlenseler de, bu makine ne yaparsa yapsın bazı şeylerin asla değişmeyeceğini, David ve arkadaşlarına öğretecektir. İzlerken “aslında daha iyi olabilirmiş” diyebileceğiniz ama yine de izlemesi oldukça keyifli.

{pagebreak::3}

Contact – Mesaj (1997)

15-10/12/contact.jpg

Eleanor, genç yaşta babasını kaybetmiş bir yıldız gözlemcisidir. Günün birinde uzayın derinliklerinden gelen bir mesaj keşfeder. Bu mesaj başta anlamsız bir gürültü gibi gelse de, çok karmaşık bir detay içermektedir. İzlerken gözünüzü bir an bile ayıramayacağınız, finaliyle kafanızı oldukça karıştırabilecek, tam bir bilim-kurgu başyapıtı.

{pagebreak::4}

Minority Report – Azınlık Raporu (2002)

15-10/12/minority.jpg

Gelecekte suçlar daha işlenmeden, kahinlerin bağlı oldukları bir sistem tarafından öngörülüp, durdurulmaktadır. Bu organizasyonun gözde memurlarından olan kahramınımız, daha işlemediği bir suç yüzünden göz altına alınmak istenir ama onu yakalamak öyle kolay olmayacaktır. Bilim-kurgu denilince akla ilk gelen isimlerden Philip K. Dick’in kısa bir hikayesinden uyarlanan filmi Steven Spielberg yönetiyor ve Tom Cruise da başrolde. Bunlar bile izlemek için yeterli.

{pagebreak::5}

The Adjustment Bureau – Kader Ajanları (2011)

15-10/12/adjustment.jpg

David, oldukça başarılı genç bir politikacıdır. Hayatında bazı şeyler ters gider ama bu hayatının aşkını bulmasına engel olmaz. Bütün bu olaylar olurken, görmemesi gereken bazı şeylere tanık olur. Kader ajanları peşindedir ve bütün hayatını yönetene kadar da durmayacaklardır. Herşeyi göze alıp, hayatının aşkını mı seçecektir yoksa kader ajanlarının istediği gibi mi yaşayacaktır? İki ucu…

{pagebreak::6}

Abre Los Ojos – Gözlerini Aç (1997)

15-10/12/openyoureyes.jpg

César, herkesin kıskandığı hem yakışıklı hem de oldukça zengin bir gençtir. Hayatta pek bir amacı olmadan yaşar. Günün birinde bir kıza aşık olur. Ama bu aşk, sevgilisinin pek hoşuna gitmeyecektir. Korkunç bir kazada en değerli şeyini kaybeder; yakışıklılığını. Geçirdiği ameliyatlara rağmen, yüzünde bir maskeyle, gerçekle rüyayı karıştıran bir hayat onu beklemektedir. Vanilla Sky adında bir de uyarlaması bulunan, oldukça sürprizli finaliyle çok etkileyici bir film.

{pagebreak::7}

Gone Girl – Kayıp Kız (2014)

15-10/12/gonegirl.jpg

Nick’in karısı gizemli bir şekilde kaybolmuştur. Arkasında bıraktığı izler ve notlar, Nick’I işaret etmektedir ve başına olmadık işler açacaktır. Özellikle yarısından sonra çok farklı yönlere giden, izlerken hayretler içinde kalabileceğiniz bir film.

{pagebreak::8}

Revolver – Tabanca (2005)

15-10/12/revolver.jpg

Revolver için, özellikle suç filmleriyle ünlü Guy Ritchie’nin, değeri nedense pek bilinmeyen filmi, diyebiliriz. Başlangıçta oldukça standart bir suç filmi gibi gözükse de, ilerledikçe oldukça karmaşık bir psikolojik gerilime dönüşen filmi, kaçırmamanızı öneririz.

{pagebreak::9}

Total Recall – Gerçeğe Çağrı (1990)

15-10/12/total.jpg

Gelecekte geçen hikayede kahramanımız Douglas, hayatından pek memnun olmayan bir işçidir. Günün birinde Mars gezegenine sanal bir yolculuk programına katılmaya karar verir. Yaptığı bu yolculuk, kahramanımızın çok farklı yönlerini açığa çıkartacaktır. Arnold Schwarzenegger’in başrolde olduğu, bir döneme damga vurmuş bu bilimkurgu filmi, özellikle hayalle gerçeğin birbirine geçtiği, izlerken kafanızı oldukça karıştırabilecek bir hikayeye sahip. 2013 yılındaki tekrar çevriminden de uzak durmanızı öneririz.

:: Beyin Hücrelerimizi Öldüren Filmler! Bölüm #3

:: Beyin Hücrelerimizi Öldüren Filmler! Bölüm #4

:: Bu filmlerden hangilerini izlediniz?