Teknoloji Haberleri - ShiftDelete.Net
Reklam
Reklam

Dünden bugüne cep telefonu tarihi – 10

Ana sayfa / Akıllı Telefon

Günümüze doğru yaklaştığımız, dünden bugüne cep telefonu tarihi dosyamızda 2016 sonu ve 2017 yılında hayatımıza giren akıllı telefon modellerinden öne çıkanları ele alacağız. İşte Android ve iOS tarafında fark yaratan akıllı telefon modelleri:

Akıllı telefon modellerinde geniş ekran çağı

Xiaomi tarafından başlatılan tam ekran trendi, Essential Phone markasıyla, Android işletim sistemini ortaya çıkaran Andy Rubin’in girişimi tarafından devam ettirildi. Ancak yılın en büyük bombası yine Apple’dan geldi.

Öyle ki çentikli ekran trendi iPhone X ile birlikte başka bir yere taşındı. Artık akıllı telefon ekran kasa oranları yüzde 80 ve üzerine çıkmıştı. Bu ekran kasa oranı yarışına Samsung cephesi de sessiz kalmayacaktı.

Reklam
Reklam

Dünden bugüne cep telefonu tarihi – 9

Akıllı telefon çağında artık yeni bir döneme giriliyordu. Çift kameralı modeller boy gösterirken, plastik kasalar ise terk ediliyordu.

Samsung’un geniş ekanlı yeni formu: Galaxy S8+

Samsung, Galaxy S serisi hem markanın ilk göz ağrısı, hem de Note 7 faciası sonrası en güvenilen amiral gemisi Android akılı telefon modeli olarak karşımıza çıkıyordu. Ancak buna rağmen, tasarımsal ve donanımsal anlamda kullanıcıyı etkileyecek değişimlere ihtiyaç vardı.

Öncelikle, Edge serisi sevilmiş ancak kenarda oluşan bu kıvrım daha önce de bahsettiğimiz gibi, AMOLED gibi piyasanın en pahalı ekranlarını savunmasız hale getirmişti.

Samsung, 2016 yılında ortaya çıkardığı Edge modelleriyle bu sorunları aşmayı başarmıştı. Böylece hem kıvrımlı, hem de ergonomik anlamda şık ve ekranın zarar görmeyeceği ara bir formül bulunmuş oldu.

Ancak, 2017 yılına gelindiğinde Samsung, Edge için farklı bir model üretmesinin çok da mantıklı olmadığının farkına vardı. Bu kıvrımlı ekranın Galaxy S8 ve S8 Plus modeline uygulanması ile birlikte, artık daha geniş bir ekran deneyimi bizi bekliyordu.

Şimdiye kadar akıllı telefon dünyasında HTC ve Samsung gibi firmaların tasarımsal etkileri olsa da, Xiaomi Mi Mix hem Android akıllı telefon hem de iPhone tarafını ciddi anlamda etkiledi.

Özellikle Mi Mix modelinin büyük beğeni toplaması ve Uzak doğu pazarında satış rekorları kırması  trendlerin değiştiğine işaretti.

Samsung Galaxy S8 özellikleri

Samsung Galaxy S8, ekran tarafında, 5,8 inç boyutunda 1440 x 2960 piksel çözünürlük ve 570 ppi piksel yoğunluğu ile karşımıza çıkıyordu. Bu dev ve yüksek çözünürlüklü ekran tabii ki Süper AMOLED panel kullanıyordu ve HDR10 özelliğine sahipti.

Samsung 6 yıldır kıramadığı rekoru kırmayı başardı

Samsung elde ettiği kâr ile altı yıldır kıramadığı rekoru da kırmış oluyor. Geçenlerde Apple'ı ABD'de geçmeyi başaran Samsung, dikkat çekiyor

İşlemci tarafında ise Exynos 8895, dönemin Snapdragon 835 işlemcisi karşısında özellikle hem kullandığı Mali – G71 GPU ile hem de özellikle tek çekirdek performansında daha iyi bir seviyedeydi. ABD ve Çin özelinde Snapdragon 835 kullanan S8 ailesi üzerinde bu performans farkı çok daha açık bir şekilde görülüyordu.

Samsung için en büyük değişim ise fiziksel tuşu tamamen kaldırmış olmasıydı. Bildiğiniz gibi Android uzun süreden beri, yazılımsal sanal tuşlar için destek veriyordu. Ancak Samsung ancak 2017 yılında fiziksel tuştan vazgeçme kararı aldı. Bu da genişleyen ve yüzde 83,6 ekran kasa oranına sahip olması için Galaxy S8 modelinde karşımıza çıktı.

Ancak fiziksel tuş uzun süreden beri parmak izi için kullanılıyordu. Samsung ise artık bu modelle beraber parmak izi sensörünü rakipleri Huawei ve LG gibi arka tarafa, kamera yanına taşıdı.

Hala tek kamera ile gelen ve 12 Megapiksel çözünürlük sunan Galaxy S8, ön kamerada ise 8 Megapiksel selfie kamerasına sahipti. Son dönemde sosyal medyada artan ön kameradan fotoğraf çekme alışkanlığı, ön kameraların da daha yetenekli olmasını sağlamaya başlamıştı.

Ön kamera tarafında diğer bir gelişme ise, yüz tanıma için yerleştirilen 2 Megapiksel çözünürlüğe sahip yeni Iris kameraydı. Yüz tanıma tarafında yapılan bu atağa rağmen, Android işletim sisteminde de yer alan bu özellik ne yazık ki çok başarılı çalışmıyordu. Apple ise bu konuda devrimsel bir adım atacaktı.

Batarya tarafında 3000 mAh güce sahip olan akıllı telefon, 4 GB RAM ile karşımıza çıkıyordu.

Galaxy S8 Plus özellikleri

Galaxy S8 Plus ise ekran tarafında 6,2 inç boyutunda 1440 x 2960 piksel çözünürlük ve 529 ppi, piksel yoğunluğuna sahip Süper AMOLED panelle karşımıza çıkıyordu. Yine bu ekranda da HDR10 özelliği bulunuyordu.

Aynı işlemciye sahip olan bu daha büyük ekranlı model, çok farklı bir artıya sahip değildi. Pil tarafında 3500 mAh güce sahip akıllı telefon RAM olarak ise 4 ve 6 GB RAM gibi iki seçenekle karşımıza çıkmıştı.

Ancak artık artık devasa boyutlara gelen ve gittikçe genişleyen bu ekranlar, 10 nm gibi boyutlara gelen mobil işlemci teknolojisi, Amiral gemisi akıllı telefon fiyatlarını da etkilemeye başlamıştı.

Android akıllı telefon tarafında da Samsung dışında, gittikçe kan kaybeden HTC ve Sony gibi markalarda bu kervana uymuştu. Böylece Çinli modeller, fiyat performans akıllı telefon modellerinde yükselişe geçmeye başladı.

Galaxy Note 8 ve Samsung’tan çift kamera atağı

Samsung, yılın başında tanıttığı Galaxy S8 modelinde tek kamera kullanmış ve bir anda Android akıllı telefon dünyasında yükselen çift kameralı telefon trendini kaçırmıştı.

Ancak yılın son çeyreğinde tanıtılan Galaxy Note 8 ile birlikte bu trend yakalanmış oldu. Özellikle Samsung’tan kamera tarafında iyileştirmeler bekleyen kullanıcılar, Galaxy Note serisiyle bu eksiği gidermiş oldu.

Dünden bugüne cep telefonu tarihi – 8

Akıllı telefon çağını ele aldığımız, cep telefonu tarihi dosyamızda dev ekranlı amiral gemisi telefonların çağına göz atıyoruz.

Samsung tarafından atılan bu adım, Galaxy Note 7 ile Note serisinin üzerinde gezinen kara bulutları da dağıtmış oldu.

Galaxy Note 8 özellikleri

Galaxy Note 8, ekran tarafında yine Samsung amiral gemisi akıllı telefon modellerinin en büyüğü olarak karşımıza çıktı. Ancak bu sefer Galaxy S8 Plus ile arasında çok az bir fark vardı.

Buna göre Galaxy Note 8, 6,3 inç boyutunda 1440 x 2960 piksel çözünürlüğe sahip 521 ppi piksel yoğunluğuna sahip Süper AMOLED panelle karşımıza çıkıyordu. Bu ekran S8 ailesinde olduğu gibi HDR10 özelliğine sahipti.

Samsung, S8 ailesinden farklı olarak çift kamera kurulumu ile karşımıza çıkmıştı. Samsung’ta böylece çoklu kamera çağına adım atmış oldu.

Bu çift kameradan ikisi de 12 Megapiksel çözünürlük ile karşımıza çıkıyordu. Ana kamera için 26 mm geniş bir lens kullanılırken, telefoto kamerada ise 52 mm boyutunda bir lens kullanılıyordu ve bu lens, 2x optik yakınlaştırma yapabilme özelliğine sahipti. Bu iki kamerada optik imaj stabilizasyon özelliğine sahipti.

Gece çekimlerinde tek kamera performansında f/1.7 diyafram açıklığı ile iyi seviyede olan ana kamera, çift kamera tarafında ise gece çekimlerinde düşük performansa sahipti. Bunun ana sebebi ise ikinci kameranın f/2.4 diyafram açıklığına sahip olmasıydı.

İşlemci olarak yine Exynos 8895 ile gelen model, 6 GB RAM ile birlikte dönemin en iyi donanıma sahip Android akıllı telefon modeli olarak öne çıktı.

Ancak, fiziksel tuşun kaldırılıp parmak izinin arka tarafa taşınması kullanıcılar tarafından pek kabul görmedi. Bunun temel sebebi ise kameranın yanına konumlandırılan parmak izi sensörünü parmakla bulmanın biraz zor olmasıydı.

Yine akıllı asistan Bixby için yan tarafa yerleştirilen tuş, kullanıcıların sürekli olarak yanlışlıkla bu tuşa basıp, asistan uygulamasını açmasına neden oluyordu. Özellikle o dönemde arayüzü Türkçe olsa da, asistanın Siri gibi Türkçe konuşamaması da olumsuz özelliklerinden biriydi.

Ön kamerada da yine çift kamera kurulumu bulunuyordu. Selfie için 8 Megapiksel kamera yer alırken, yüz tanıma için de 2 Megapiksellik bir Iris kamera yer alıyordu. Ancak Samsung, Galaxy Note 8 modeline göre çok daha kötü bir iris kamera karşımıza çıkmıştı.

S -Pen ise çok büyük bir değişikliğe uğramadı. Hassasiyet konusunda daha da geliştirilen kalem, ekran kapalıyken çok daha uzun notlar alma desteğine sahip oldu. Yine S-Pen ucunda yapılan iyileştirme ile el yazısını çok daha hassas bir şekilde algılayabiliyordu.

Google Pixel serisi ile yeni Android deneyimi

Google, 2016 yılının sonunda tanıttığı Google Pixel serisiyle bir anda tüm dikkatleri üzerine çekti. Nexus akıllı telefon modellerine elveda diyen Google, diğer Android akıllı telefon markalarıyla ortak geliştirme aşamasından da ileriye gitmişti.

Dünden bugüne cep telefonu tarihi – 7

Cep telefonu tarihinde, dev ekranlı akıllı telefon devrine geçiyoruz. iPhone 6 Plus ile Apple'da bu yeni modaya uyum sağlamıştı.

Böylece, Google gerçek anlamda kendine ait olan ilk Android akıllı telefon modeliyle karşımıza çıktı. Ekim 2016’da tanıtılan Google’ın ilk telefonu, akıllı telefon dünyasında da heyecan yarattı.

Google, amiral gemisi akıllı telefon olarak Pixel ve Pixel XL adında iki ayrı modelle karşımıza çıktı. Ekran tarafında iki modelde de AMOLED panel kullanılıyordu. Pixel modelinde 5 inçlik bu ekran Full HD çözünürlük yani 1920 x 1080 şeklinde karşımıza çıktı.

Pixel XL tarafında ise 5,5 inç büyüklüğünde QHD yani 1440 x 2560 piksel çözünürlük değeri karşımıza çıktı. Piksel XL modeli 534 ppi, Pixel ise 441 ppi piksel yoğunluğuna sahipti.

İşlemci tarafında ise 14 nm fabrikasyon sürecinde üretilen Snapdragon 821 karşımıza çıktı. Bu işlemci 2016 yılı için çok performanslı olsa da, 2017 yılında 10 nm işlemcilerin piyasaya girmesi, Pixel modellerinin biraz geride kalmasına neden oldu.

Kamera tarafında Google Pixel ve Pixel XL, 12 Megapiksel çözünürlüğe sahip ve f/2.0 diyafram açıklığıyla karşımıza çıktı. Diyafram açıklığı 2016 yılı amiral gemilerinde 1.7 değerlerine kadar düşmüştü. Google bu diyafram açıklığına rağmen Pixel serisiyle DxOMark listesinde HTC U11‘in arkasında ikinci sırada yer aldı.

Böylece Google Pixel serisi, Nexus modellerden alıştığımız kamera performansını aynı şekilde devam ettiriyordu.

Google tasarım açısından ise bazı kullanıcıların hoşuna gitmese de Android tarafında karşımıza çıkan materyal tasarım öğelerine yer vermişti. Ancak 2016 yılının tasarım standatları 2017 yılında pek geçerli değildi. Artık geniş çerçeve tasarımlarının modası geçmişti.

Sade ve etkiyeci olan bu tasarım Pixel 2 serisinde de devam etti ve geniş ekran deneyimi en azından Pixel 2 XL ile karşımıza çıktı.  Google Pixel serisiyle aslında Nexus serisini yeni bir tasarım çizgisine oturtmuş oldu. Ancak hızlı Android deneyimi için OnePlus sürekli kendini geliştiriyordu. Diğer tarafta ise Android’in babası olarak bilinen Andy Rubin, Essential Phone ile piyasada heyecan yarattı.

Android Nougat

Google Pixel amiral gemisi akıllı telefon, Andoid 7.0 Nougat sürümü ile birlikte karşımıza çıktı. Bu sürümle birlikte Android çoklu görev ve aynı anda uygulama çalıştırma gibi kabiliyetler kazandı.

Aslında bu kabiliyetler Samsung gibi markalar tarafından son bir iki senede üçüncü taraf yazılımlarla kullanılıyordu. Android tarafına gelen bu destekle birlikte, takılma olmadan iki farklı uygulamayı farklı pencerelerde açmak ve aralarında geçiş yapmak mümkün hale geldi.

Özellikle Galaxy Note 8 ile birlikte, kalemle iki uygulama arasında takılmadan geçiş yapmak mümkündü. Bu iki pencereli kullanım Android tarafından çok sevilen özelliklerden biri haline geldi. Android akıllı telefon modelleri böylece, çok daha yetenekli hale geliyordu.

Bu yeni Android işletim sistemi ile birlikte bildirimlerin içinden yanıt verme özelliği de karşımıza çıktı. Bugün artık ne zamandan beri kullandığımızı bilmediğimiz bu temel özelllik, WhatsApp‘ı açmadan, yanıt verme gibi imkanlarda sunuyor.

Yine, gelen bildirimleri uygulamaya girmeden ve okundu bilgisi karşı tarafa gitmeden okuyabilmeniz de Nougat ile birlikte mümkün hale geldi.

Daydream özelliği ise, Android tarafında VR oyun ve uygulamalara verilen destek olarak karşımıza çıkıyor. Bu özellik sayesinde Android, kullanıcıların çok daha iyi bir VR deneyimi yaşamıasını amaçlıyordu.

Mobil oyun performansını geliştirmek için ortaya çıkan Vulkan API ise, 3D grafik  performansını artıran ve daha düşük CPU kullanımını sağlayan bir API olarak karşımıza çıktı. Nougat ile birlikte, Vulkan API destekli oyunlar, Google Play üzerinde işaretlenmişti. Tabii ki bunun için akıllı telefonunuzun da bu desteği sağlaması gerekiyordu.

Essential Phone PH-1 ile OnePlus 5 karşı karşıya

Essential Phone, Steve Jobs sonrası teknoloji dünyasını en çok etkileyen yaratıcı beyinlerden biri olan Andy Rubin’in saf Android deneyimi ile kullanıcıyı buluşturma çabasıydı. Ancak bu tarafta pek rakipsiz değildi.

Hem Google, Pixel telefonlarıyla bu deneyimi sağlıyordu, hem de OnePlus saf Android deneyimine en yakın arayüz tasarımı ile piyasada tutunmuştu.

Dünden bugüne cep telefonu tarihi – 6

Dünden bugüne cep telefonu teknolojisinde, Apple ile Android akıllı telefon savaşı devam ediyordu. Ama asıl savaş LG ile Samsung arasındaydı.

Tasarım

Andy Rubin tarafından bizzat tasarlanan Essential Phone PH-1, bir çok kullanıcının 2017 içinde en çok beklediği modellerin başında geliyordu. Ancak sürekli ertelenen çıkış tarihi bir çok kullanıcının da telefondan ümidini kesmesine neden oldu. Buna karşın PH-1 Ağustos ayında tüketicinin karşısına çıktı.

Andorid akıllı telefon modelleri için 2017 yılı, geniş ekran trendinin zirvede olduğu bir yıldı. Daha önce yüzde 70 olan ekran kasa oranları yüzde 80 ve üstüne çıkmıştı. Bu konuda zirve ise Xiaomi Mi Mix ile görülmüştü.

Ancak Essential Phone PH-1, tüm geniş ekran rekorlarını egale etti. Dünyanın ilk damla çentikli akıllı telefonu olan model, tam tamına yüzde 84,9 ekran kasa oranıyla karşımıza çıktı.

Kısacası alt alın dışında, akıllı telefonun ön yüzeyi neredeyse ekranla kaplanmıştı. Bugün bile PH-1, tasarım anlamında 2020 model akıllı telefon modelleriyle yarışacak bir çizgiye sahip.

OnePlus ise 2016 çıkan 3 ve 3T modeli sonrası yükselişteydi. OnePlus 2 ile ortaya çıkan tasarım hatlarını genelde koruyan marka, 4 rakamını es geçerek 5 isimlendirmesiyle karşımıza çıktı. Geniş ekran tasarımı ise OnePlus tarafından pek benimsenmemişti. Ancak yılın sonuna doğru çıkan 5T ile birlikte bu anlamda bir ilerleme kaydedildi.

Ekran

PH-1, ekran tarfaında da iddialı özelliklere sahipti. 1312 x 2560 piksel çözünürlüğe sahip LTPS IPS LCD ekran, hem parlak hem de pil dostu bir paneldi. Piksel yoğunluğu ise 504 ppi olarak karşımıza çıktı.

OnePlus 5 ise 1080 x 1920  piksel çözünürlüğe sahip Full HD bir ekrana sahipti. Piksel yoğunluğu ise 401 ppi şeklindeydi. Buna karşın OnePlus 5 Optic AMOLED panelle karşımıza çıktı. Yani çözünürlük karşısında PH-1 önde olsa da, güneş altında OnePlus 5 ekranı daha başarılı sonuç veriyordu.

Kamera

Kamera tarafında ise OnePlus ilk defa çift kamera kurulumuna geçmiş oldu. Böylece Android akıllı telefon firmaları arasında OnePlus’ta bu kervana katılmış oldu.

Bu iki kameradan birisi 16 Megapiksel ve 24 mm boyutunda geniş açılı bir objektife sahipti. Bu ana kamera f/1.7 diyafram açıklığına sahipti. Ancak optik imaj sabitleme özelliği bulunmuyordu.

Yeni OnePlus 9 Pro görselleri sızdırıldı

OnePlus markasının yeni akıllı telefon modeli OnePlus 9 Pro görselleri sızdırıldı. İşte sızdırılan yeni render görselleri!

İkinci kamera ise 20 Megapiksel çözünürlüğe sahipti 36 mm gibi standart bir objektifle karşımıza çıktı. Doğrusu rakipler genelde bu ikinci kamerayı telefoto olarak kullanmayı tercih ediyordu. Bu ikinci kameranın f/2.0 diyafram açıklığı bulunuyordu. Kameranın optik zoom özelliği ise 1,6 x olarak karşımıza çıktı.

PH-1 modeli de çift kamera kurulumu ile karşımıza çıktı. İki kamerada 13 Megapiksel çözünürlüğe sahipti.

Ana kamera f/1.9 diyafram açıklığına sahipti ancak Lazer Otofokus özelliğine rağmen OIS bulunmuyordu. İkinci kamera da f/1.9 diyafram açıklığına sahipti ve siyah beyaz yapıdaydı. İki akıllı telefonda kamera açısından pek bekleneni veremiyordu.

Donanım

Her iki telefonda dönemin amiral gemisi işlemcisi olan Snnapdragon 835 ile donatılmıştı. Bu işlemci 10 nm fabrikasyon süreci ile üretilmiş ve sekiz çekirdekli bir yaıya sahipti.

Çekirdek dağılımı ise 4 adet 2.45 GHz Kryo ve 4 adet 1.9 GHz Kryo şeklindeydi. Ancak RAM tarafında OnePlus 6 ve 8GB seçeneklerine sahipti. PH-1 ise 4GB RAM ile kullanıcıların karşısına çıktı. Bu da OnePlus 5 modelini bir adım öne çıkarıyordu.

Depolama tarafında OnePlus 5, 64 GB ve 6GB RAM, 128 GB ve 8GB RAM ile karşımıza çıktı. Essential Phone PH-1 ise 128 GB 4GB RAM ile kullanıcıya tek seçenek sunuyordu.

Batarya

Batarya tarafında OnePlus 5, 3300 mAh boyutunda ve 20 W hızlı şarj özelliği ile karşımıza çıkıyordu. Dönemin amiral gemisi Android akıllı telefonları ise 15 W ve 18 W bandındaydı. Bu anlamda OnePlus 5 önemli bir ilke imza atmıştı.

Ancak Essential Phone PH-1 bu konuda çıtayı çok yükseğe çıkardı. Batarya tarafında 3040 mAh ile rakibinin gerisinde kalan telefon, hızlı şarz konusunda ise 27 W desteğine sahipti. Doğrusu bu oran bugünün akıllı telefon modelleri için bile fena değil.

Tüm bu karşılaştırma konusunda PH-1 bir adım önde gibi görülse de, modelin geç çıkması, 2017 yılında akıllı telefon sektörü için çentiğin henüz alışılmış bir tasarım öğesi olması gibi sebepler modeli başarısız kıldı. Bildiğiniz gibi Essential Phone markasına da tüm bu çabalarına rağmen 2019 yılında veda ettik.

HTC U11 DxOMark listesini salladı

HTC, bugün yeri pek de doldurulamayan yenilikçi bir Android akıllı telefon markası. Yeniden doğuş için çabalayan Tayvanlı, artık piyasada tutunmakta zorlanmaya başladığı 2017 yılında yine piyasayı sallamayı başardı.

Yine 2016 yılında ortaya çıkan HTC 10 ile önemli bir başarı elde eden ve kullanıcılarını umutlandıran HTC, U11 ile yeniden sahalara döndü. İlk çift kameralı telefon ile zamanının ötesinde bir devrim yapan marka, nedense bu çift kamera özelliğini kullanmıyordu.

Dünden bugüne cep telefonu teknolojisi – 5

Cep telefonu kullanıcıları bu yeni çağda amiral gemisi akıllı telefon modellerine yönelmeye başlamıştı. İşte ilk amiral gemisi savaşları:

Ancak buna karşın dönemin DxOMark kamera listesinde dönemin en yüksek puanı olan 90 puanı almayı başardı. İkinci sırada ise Google Pixel yer alıyordu.

Bunun temel sebebi ise yeni geliştirdiği 5 noktalı optik imaj sabitleme özelliğiydi. Bu sayede çok hızlı netleme yapan ve her türlü sarsılmaya karşı temiz bir görüntü veren kamera, o dönemin açık ara en iyi özelliklerine sahipti.

16 Megapiksel çözünürlüğe sahip kameranın diyafram açıklığı f/1.7 şeklindeydi. Bu kamera ses kayıt performansı açısından da sektörün lideriydi. Dört adet mikrofon ile video çekimlerinde ses kaydı alan U11, odaklanılan kişinin sesini yükseltme gibi özelliklerle karşımıza çıktı.

 

Selfie kamerası tarafında da 12 Megapiksel gibi dönemin ön kameralarından daha yüksek çözünürlük sunan HTC, bu kameradan optik imaj sabitleme özelliğini kullanmamıştı. Ancak detaylar ve renkler açısından da dönemin en beğenilen modellerinden biri oldu.

Tabii ki HTC’nin yeniden hayat bulmasını sağlayan model farklı özellikleriyle de dikkat çekiyordu. Yanlardan sıkma gibi farklı bir özellik ile gelen model, kullanıcıların tek sıkışla kolayca selfie çekmesini sağlıyordu. Özellikle ön kameradan fotoğraf çekmek için tuş arayan kullanıcılar için bu özellik kurtarıcı oldu.

Tasarım anlamında da U11 ile HTC tasarım dilini de değiştirmişti. Daha önce metalik kasalar kullanan marka, U serisiyle birlikte cam arka kapak tasarımıyla karşımıza çıktı.

 

Bu akışkan cam tasarım, dönemin en dikkat çekici tasarımlarından biriydi. Ancak telefonun kolayca elden kayıp düşmesine de neden oluyordu. Yine de bugün alışık olduğumuz parlak cam arka yüzeyler HTC ile hayatımıza girmiş oldu.

Ekran tarafında ise geniş ekran tasarımı HTC tarafından benimsenmemişti. Yine de yüzde 71 gibi kabul edilebilir ölçülerde bir ekran kasa oranı vardı. Bu ekran Süper LCD5 panelini kullanıyordu ve 5,5 inç büyüklüğündeydi.  1440 x 2560 piksel çözünürlüğe sahip olan ekranın piksel yoğunluğu ise 534 ppi seviyesindeydi.

Dönemin Android amiral gemisi akıllı telefoın modellerine göre biraz pahalı olan model, buna karşın iyi bir satış rakamı elde etti.

Ancak U serisiyle yeniden akıllı telefon yarışına giren marka, araştırma geliştirme için büyük bütçeler ayırıyor ama bunun karşılığını yeterince alamıyordu. Özellikle de orta ve alt seviyede Çinli markalar önemli pazarları ele geçirmişti.

Huawei P10 ve Mate 10 serisi

Bir taraftan HTC son çabayla ayakta kalmaya çalışırken, piyasada amiral gemisi telefonlarıyla yeni yeni kendini gösteren Huawei, Samsung gibi kendi yağında kavrulmaya çalışıyordu. Özellikle P9 ve Mate 9 serisinde önemli iyileştirmelere rağmen Kirin işlemciler pek kullanıcıları memnun etmiyordu.

Ancak bu durum P10 ve Mate 10 ile birlikte değişti. Samsung gibi senede çift amiral gemisi tanıtan marka, bir taraftan da diğer modellerinden biri olan Honor için alt markalaşmaya gidiyordu.

Böylece farklı pazarlarda daha etkili bir pazarlama hamlesine girişecekti. Özellikle Xiaomi, Oppo ve Meizu gibi markalara karşı Honor, Hindistan pazarında önemli bir güç kazanmaya başladı.

Dünden bugüne cep telefonu teknolojisi – 4

Akıllı telefon modelleri için ilk yıllarda bile rekabet vardı. Döneme damgasını vuran android akıllı telefonlar ve tabii ki iPhone modelleri.

Huawei P10 serisi

İşlemci tarafında P10 serisi Kirin 960 işlemcisini kullanıyordu. Bu işlemci Cortex A-73 çekirdeğini ilk kullanan işlemciydi. Ancak Snapdragon, Exynoss gibi rakipler 10 nm fabrikasyon sürecine geçmişken, Huawei bu anlamda 16 nm işlemci mimarisiyle kullanıcının karşısına çıktı.

Huawei P10 serisi ne yazık ki 2017 yılının ekran kasa oranı standartlarını pek sağlayamıyordu. Geçen sene karşımıza çıkan P9 tasarım çizgisine sahip olan model, Mate 9 ile yüzde 77 seviyesine çıkarılan ekran kasa oranını da koruyamamıştı.

Huawei P10 serisi ile başarılı bir kameraya sahipti. Çift kamera kurulumu ile gelen P10  modelinde 16 Megapiksel ana kamera f/2.2 diyafram açıklığına sahipti ve OIS özelliği bulunuyordu.

İkinci kamera ise 20 Megapiksel çözünürlük f/1.8 ve siyah beyaz yapıdaydı. Plus modeli ise 16 Megapiksel ana kamerada f/1.8 diyafram açıklığı ile farklılaşıyordu. Kameraların en önemli özelliği ise Leica imzalı lensleri kullanıyor olmasıydı.

Ekran tarafında ise P10, 5.1 inç boyutunda, 1080 x 1920 piksel çözünürlüğe sahip IPS NEO LCD panele sahipti ve piksel yoğunluğu 432 ppi seviyesindeydi. P10 Plus ise 5.5 inç boyutunda aynı paneli kullanan  1440 x 2560 piksel çözünürlük ve 540 ppi piksel yoğunluğuna sahip bir ekranla karşımıza çıktı.

Pil tarafında P10, 3200 mAh, P10 Plus ise 3750 mAh boyutunda bir pile sahipti. Ancak hızlı şarj tarafında P10 22 W destek sunarken, P10 Plus için 18 W destek sunulmuştu.

Huawei Mate 10 serisi

Huawei, işlemci tarafında karşımıza çıkan dezavantajlı durumu Kasım ayında karşımıza çıkan Mate 10 serisiyle birlikte kolayca aştı.

Bu akıllı telefonla birlikte karşımıza Kirin 970 çıkmıştı ve 10 nm fabrikasyon süreciyle üretilmişti. Performans açısından da rakiplerinin artık gerisinde kalmıyordu. Bu durum amiral gemisi Android akıllı telefon piyasasında dengeleri değiştirmeye başladı.

Huawei Mate serisinin yıllar içindeki evrimi

Huawei Mate serisinin evrimi nasıl oldu? Bu telefon serisinin geçmişine ve nasıl değiştiğine göz atmak istiyorsanız, doğru yerdesiniz!

Ekran tarafında da Mate 10 IPS LCD kullanmaya devam etse de, HDR10 desteği ile karrşımıza çıkıyordu. Bu teknoloji özellikle karanlık sahnelerde bile detayların daha iyi görünmesini sağlıyordu.

Mate 10 1440 x 2560 piksel çözünürlüğe sahip 5,9 inç büyüklüğünde bir ekrana sahipti. Bu ekran 499 ppi piksel yoğunluğuna sahipti. Ekran kasa oranı ise yüzde 81,6 seviyesindeydi.

Yılın sonuna doğru çıkan bu model Android Oreo sürümüyle birlikte karşımıza çıkmıştı. Bu arada Mate 10 serisi Huawei’nin yeni bir yola girdiğinin de ilk göstergesiydi.

İlk defa serinin üst versiyonu Pro takısıyla karşımıza çıktı. Yine Mate 10 Pro OLED ekrana sahipti. Bu ekran 6 inç büyüklüğünde ve 1080 x 2160 piksel çözünürlüğe sahipti. Piksel yoğunluğu ise 402 ppi seviyesindeydi. Ekran kasa oranı yüzde 80,9 şeklinde karşımıza çıktı.

Kamera tarafında Mate 10 ve Mate 10 Pro benzer özelliklere sahipti. Çift kamera kullanan iki modelde f/1.6 diyafram açıklığına sahip iki kamera kullanıyordu. Bu kameralar Mate 10 modelinde 12 Megapiksel çözünürlüğe sahipti. Mate 10 Pro‘da ise siyah beyaz lens 20 Megapiksel çözünürlük seviyesindeydi.

Mate 10 serisi, ekran kasa oranında yeterli seviyede olsa da, Huawei P20 ve Mate 20 ile birlikte hem geniş ekran yarışında hem de Android amiral gemisi akıllı telefon yarışında ciddi oyunculardan biri olduğunu göstercekti.

Ancak Mate 10 serisi ile birlikte, Huawei pazarda ciddi bir yükselişe geçti. Samsung’un aksine giriş ve orta seviyede de çoğunlukla kendi işlemcilerini kullanan marka, kısa sürede en çok satan akıllı telefon markaları listesinde zirveye ulaşmaya başladı.

Xiaomi meydan okuyor: Mi 6

Xiaomi Mi 6 ile yine uygun fiyatlı amiral gemisi akıllı telefon pazarında önemli bir yer edinmenin peşindeydi. Bugün için Mi serisi amiral gemisi akıllı telefon pazarıın önemli oyuncularından biri olsa da, 2017 yılında henüz bu yapıda değildi.

Dünden bugüne cep telefonu teknolojisi – 3

Cep telefonu teknolojisi ve tarihi açısından yeni bir çağ başlamıştı. Akıllı telefon çağı sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

İşlemci tarafında Snapdragon 835 kullanan Mi 6, ekran tarafında ise 1920 x 1080 piksel çözünürlüğe sahip IPS LCD ile karşımıza çıkıyordu. Bu ekran 428 ppi piksel yoğunluğuyla karşımıza çıktı.

Ancak Mi Mix ile Android akıllı telefon pazarında ilk geniş ekran deneyimini sunan Xiaomi, Mi 6 ile bu kazandığı tecrübeyi amiral gemisi akıllı telefon modeline yansıtmadı.

Xiaomi Mi 6 Plus modeliyle aslında bu ekran kasa oranını yakalamayı umuyordu. Ancak bu Android akıllı telefon projesi iptal edilmek zorunda kaldı.

Kamera tarafında ise Xiaomi Mi 6 modeli çift kamera kullanıyordu. Artık o yıl için standart haline gelen 12 Megapiksel geniş açılı ana kamera ve 12 Megapiksel telefoto kamera kurulumu karşımıza çıktı.

Yeni çerçevesiz ekran denemesi: Mi Mix 2

Xiaomi, Mi Mix ile başlattığı geniş ekran deneyimini Mi Mix 2 ile devam ettirdi. Yine aynı forma sahip olan amiral gemisi akıllı telefon, kenarları daha yumuşak  geçişli bir formda karşımıza çıktı.

Yine Mi Mix gibi alt sağ kenarda yer alan ön kamera, kullanışsız bir yapıdaydı. Xiaomi Mi Mix 2, 5,99 inç boyutunda IPS LCD ekranla karşımıza çıkıyordu.

Bu dev ekran yüzde 80,8 ekran kasa oranına sahipti. Ancak geçen sene devrim yaratan bu oran iPhone X ve Essential Phone PH-1 tarafından geçildi.

Mi Mix 2 ne yazık ki dönemin en önemli özelliklerinden biri haline gelen çift kamera kurulumuna sahip değildi. Buna karşın 12 Megapiksel kamerası 4 noktalı odaklama özelliğine sahipti.

Bu anlamda DxOMark listesinin zirvesinde yer alan HTC U11 ile benzer bir özellik barındırıyordu. Ancak diyafram açıklığı f/2.0 değerine sahipti. Bu da düşük ışık koşullarında Mi Mix 2 kamerasını yetersiz kılıyordu.

iPhone 8 ailesi ve iPhone X devrimi

iPhone, geçen sene çift kamera değişimi ile kullanıcılarını heyecanlandırmıştı. Ancak asıl değişim 2017 yılında karşımıza çıkacaktı. iPhone 8 ve iPhone 8 Plus modelleri tasarımsal anlamda iPhone 7 ve iPhone 7 Plus ile çok fazla farka sahip değildi.

Dünden bugüne cep telefonu teknolojisi- 2

Cep telefonu teknolojisi ve tarihi gelişimini ele aldığımız dosyamız,, kameralı cep telefonu ve akıllı telefon devrimiyle deavm ediyor.

Özellikle geniş ekranlı iPhone beklentisi olan kullanıcılar için iPhone 8 ve 8 Plus hayal kırıklığı olmuştu. Buna karşın arka panelde yeniden cam kullanılmıştı. Ön tarafta ise son kez Touch ID özelliği kullanılıyordu.

iPhone denilince aklımıza gelen FaceID özelliği ise iPhone X ile birlikte karşımıza çıkacaktı. iPhone 8 ve 8 Plus 22 Eylül tarihinde tanıtılmıştı. Ancak iPhone X için Kasım ayını beklememiz gerekecekti.

Apple böylece ilk defa aynı anda üç amiral gemisi akıllı telefon modeli ıle karşımıza çıktı. iPhone 8, 750 x 1334 piksel çözünürlüğe sahip, 326 ppi piksel yoğunluğuna sahip Retina IPS LCD ekran, 4,7 inç büyüklüğündeydi.

Doğrusu bu günün koşullarının gerisinde kalan ekran ekran çerçeve oranında da yüzde 65,4 gibi bir oranla karşımıza çıktı.

iPhone 8 Plus ise biraz daha kabul edilebilir ekran özelliklerine sahipti.  5,5 inç boyutunda olan 1920 x 1080 piksel çözünürlüğe sahip bu ekran yine Retina özelliğine sahip IPS LCD panel kullanıyordu.

Bu iki iPhone modeli de True Tone özelliğiyle karşımıza çıkmıştı. Bu özellik sayesinde iPhone 8, ekran parlaklığını otomatik olarak ayarlayabiliyordu.

İşlemci tarafında ise 10 nm fabrikasyon sürecinde üretilen Apple 11 Bionic işlemci karşımıza çıktı. Bu işlemci altı çekirdekli bir yapıdaydı. Apple bu işlemciyle performans açısından Snapdragon 835 işlemcisinin de önünde yer alıyordu.

iPhone X ile iPhone form değiştiriyor

Eylül ayında karşımıza çıkan iPhone 8 ve 8 Plus, yeni bir iPhone modeli olsa da, amiral gemisi Android akıllı telefon tarafında ortaya çıkan dev ekranlar ve ince çerçevelerin kullanılmaması Apple hayranlarını hayal kırıklığına uğratmıştı.

Dünden bugüne cep telefonu teknolojisi-1

Cep telefonu teknolojisi, dünden bugüne nasıl bir değişim geçirdi, cep telefonu modelleri tarihi nereden nereye geldi sizler için derledik.

Özellikle Apple, True Tone gibi önemli bir aydınlatma özelliğine rağmen yüksek çözünürlük ve yüksek ppi desteğini 8 ve 8 Plus modelinde sunmamıştı. Kamera tarafında da, yazılımsal anlamda bazı geliştirmeler karşımıza çıkıyordu.

Ancak takvimler Kasım ayını gösterdiğinde, iPhone için yeni bir tasarım çağının ilk işaret fişeği de yakılmış oldu. iPhone X ile birlikte Apple fiziksel tuşu tamamen ortadan kaldırdı. Artık parmak izi sensörü yani TouchID çağı sona ermiş, FaceID ile yüz tanıma sensörü hayatımıza girmişti.

Aslında bu özellik Android tarafında yıllardır kullanılıyordu. Ancak bu iris sensörlerinin çok başarılı çalışmadığı ve çok güvenilir olmadığı ortadaydı.

FaceID ise, Apple’ın iPhone X tasarımında dev bir çentik kullanmasına neden olacak kadar çok sensör barındırıyordu. Kişiyi üç boyutlu tarayan bu teknoloji, çok daha doğru bir yüz tanıma teknolojisini karşımıza çıkardı.

Tabii ki iPhone X, FaceID sensörü ilk zamanlarda bugün olduğu gibi mükemmel durumda değildi. Sakalla tanımama, ikiz kardeşin ya da benzer birinin telefonu açabilmesi gibi sıkıntılar ilk zamanlar FaceID teknolosinin sorgulanmasına neden oldu.

Her yaptığı olay oldu; Apple imzalı iPhone’ların evrimi

Apple imzalı iPhone’ların evrimi 9 Ocak 2007 tarihinde başladı ve 2020 yılında yine iPhone 12 ailesi ile devam ediyor. İşte iPhone'lar:

Ancak Apple, sürekli yaptığı güncellemelerle bu açıkları hızla kapatmayı da bildi. Ekran tarafında 5,8 inç büyüklüğünde 1125 x 2436 piksel çözünürlüğe sahip olan Super Retina OLED bir panel karşımıza çıktı.

Apple ilk defa IPS LCD dışında bir panel kullanmıştı. Şu ana kadar karşımıza çıkan en büyük iPhone olan iPhone X, yüzde 82,9 gibi ekran kasa oranıyla Android rakiplerine de nispet yapıyordu.

Bu parlak ekran Wide color gamut özelliği sayesinde, daha geniş bir spektrumda daha doğru ve canlı renkleri verebilme özelliğine sahipti. iPhone kullanıcıları, yıllar sonra ilk defa Apple tarafında büyük bir değişim ile karşı karşıya gelmişti.

Kamera tarafında ise çift kamera kurulumu bizi karşılıyordu. iPhone 8 Plus ile benzer yapıda olan bu kameralar  12 Megapiksel çözünürlüğe sahipti. Ana kamera  f/1.8 diyafram açıklığında geniş açılı, telefoto özellikli kamera ise iPhone X tarafında f/2.4 diyafram açıklığı ile karşımıza çıkıyordu.

Bu modelle birlikte Apple, bugün bile kullandığı çentikli ve geniş ekranlı tasarım çizgisine geçmiş oldu. Bu çentikli iPhone X tasarımı, gelecek senenin Android akıllı telefon modelleri için de trend haline gelecekti.

iOS 11

2017 yılında karşımıza çıkan iOS 11 işletim sistemiyle birlikte önemli tasarım değişiklikleri ortaya çıktı. Kilit ekranı ve Bildirim Merkezi birleştirildi, tüm bildirimlerin doğrudan kilit ekranında görüntülenmesine, içeriğin gösterilmesi ya da gizlenmesi için aşağı ve yukarı kaydırma seçeneklerini ortaya çıktı.

Kontrol Merkezi’nin farklı sayfaları, daha fazla seçenek için 3D Touch veya Force Touch simgeleri ile tek bir sayfaya birleştirildi. App Store, editör içeriğine ve günlük vurgulara daha fazla odaklanmaya başladı.

Siri, bu yeni işletim sistemi ile yeni yetenekler kazandı. Buna göre Siri kullanıcıların çıkarlarını daha iyi anlamak ve daha iyi öneriler sunmak için, diller arasında tercüme edebilecek, insan seslerine daha fazla sahip olacak ve gizlilik odaklı bir “cihaz içi öğrenme” tekniği uygulamaya başladı.

Kamera tarafında da gelişmiş portre modu fotoğrafları için yeni ayarlar ve fotoğraf ve video boyutlarını azaltmak için yeni kodlama teknolojileri karşımıza çıktı.  Mesajlar, iOS ve macOS cihazları arasında tamamen senkronize edilmiş mesajlar için iCloud ile entegre hale getirildi.

Dünden bugüne cep telefonu tarihi dosyamızda bir bölümün daha sonuna geldik. Artık akıllı telefon modellerinin çığ gibi arttığı bir dönemi anlattığımız için bazı modelleri atlamış olmamız olası.

Ancak 2017 sonrası 2020 yılına gelene kadar akıllı telefon dünyasında etkili olan markaların gelişimlerini de yansıtmaya çalışıyoruz. Bu dönemle alakalı eleştiri ve görüşlerinizi yorumlara bekliyoruz.

Reklam
Reklam

Yorum Ekleyin


Reklam
Reklam