10 Ücretsiz WordPress Eklentisi

Son yılların en büyük internet fenomenlerinden biri olan kişisel bloglar, popülaritesini gün geçtikçe arttırıyor. Artık birçok ortalama internet kullanıcısının en azından bir tane blog’unu bulabilirsiniz. Bu tabii ki yararlı ve güzel bir şey. Öte yandan hemen herkesin bir blog’unun olması, blog sahiplerinin önünde büyük bir zorluk olarak duruyor.

 

Kişisel blogların bu yaygınlığını bir kenara bırakırsak, herkes kendini kitleler tarafından takip ediliyor olarak hissetmek istiyor. Bunu sağlayabilmeniz için okurlara birçok yenilik sunmanız gerektiğini unutmayın. İyi tasarlanmış bir site, fonksiyonel kullanımıyla birlikte her zaman diğerlerinden daha önde yer alır.

{pagebreak::CMS Ve BLOG}

CMS Ve BLOG

İçerik Yönetim Sistemi (Content Management System, CMS) kullanmak, verilerinizi ve kullandığınız araçları düzenleyip, yazılarınızı paylaşmak için en yaygın yolların başında gelir. Daha önce duymamış olanlar için söyleyelim, WordPress adlı komünite de, en popüler CMS’lerden biridir. Birçok blog kullanıcısı, bloglarını WordPress altyapısıyla internete sunmaktadır. Popülerliğinin sebeplerinden bazıları da, kolay geliştirilebilir olması ve blog sahibine zorluk çıkartmamasıdır.

Bu altyapının içerisinde blogunuzu geliştirebileceğiniz, okunabilirliğini arttırabileceğiniz 4000 adet plug-in bulabilirsiniz. İhtiyaçlarınıza ve isteklerinize göre aradığınız birçok hizmeti bu plug-in’ler sayesinde bulabilmeniz mümkün. Sizler için bu plug-in’lerin arasından en yararlı olduğunu düşündüğümüz 10 adet plug-in’i inceleme altına aldık.

{pagebreak::5 Temel Özellik}

5 Temel Özellik

Birçoğumuz, herhangi bir web sitesine girdiğinde, farkında olmasak da beş temel kısma dikkat ederiz: “Hakkımızda” ve “İletişim” sayfaları, arama kutusu, RSS kaynağı ve site haritası. Son zamanlarda tarayıcıların sahip olduğu gömülü arama özelliği sayesinde arama kutusunun eksikliği affedilebilir olsa da yine de bir sitenin en çok kullanılan işlevlerinin başında gelmektedir.

RSS konusunda da WordPress otomatik olarak kendisi gerekli ayarlamaları yapıyor olmasına rağmen tüm içeriklere uygulanabilir değil. Geriye üç önemli özellik kalıyor: “Hakkımızda” ve “İletişim” sayfalarıyla birlikte site haritası. Site haritasını da plug-inlerle kolayca geliştirebilirsiniz.


Bu eklentilerle blogunuza yazdıkça, popülariteniz artacak

NOT: Bu plug-in’leri denerken karşılaşabileceğiniz teknik aksaklıklara karşı önleminizi almanız gerektiğini hatırlatalım. Plug-in’ler WordPress 2.8 versiyonu ile test edilmiştir.

{pagebreak::Dagon Design Form Mailer}

Dagon Design Form Mailer

Takipçilerinizin sizinle e-posta adresinizi teşhir etmeden iletişime geçmelerini sağlayabilirsiniz. Bu iş için birçok farklı plug-in bulunmakta. Bu plug-in’ler sayesinde web formları yaratıp, e-posta adresinizi spamcıların bir numaralı hedefi olmaktan kurtulabilirsiniz. Bahsettiğimiz bu plug-in’ler arasında en iyilerinden bir diğeri de WP Contact Form‘dır. Biz ise kullanım kolaylığı olsun, beraberinde getirdiği diğer özellikler olsun Dagon Design Form Mailer’ı tavsiye ediyoruz.

Eklentiyi indirmek için tıkla

{pagebreak::Dagon Design Sitemap Generator}

Dagon Design Sitemap Generator

Bu iki Plug-in sayesinde site haritasını en pratik yoldan, ayrıntılı bir şekilde hazırlayabilirsiniz. Plug-in’in arkasındaki ekip yine Dagon Design. Basit birkaç HTML tag’ını da ekledikten sonra plug-in kullanılabilir hale geliyor. Her yeni içerik eklendiğinde, kolayca site haritasında da yerini alıyor, böylece site haritanızın yönetimini yaparken çeşitli zorluklardan kurtulmuş oluyorsunuz.

Eklentiyi indirmek için tıkla

{pagebreak::Google (XML) Sitemaps Generator}

Google (XML) Sitemaps Generator

Site haritası konusunda bir diğer tavsiye edebileceğimiz Plug-in ise Google (XML) Sitemaps Generator. Bu eklentinin WordPress uyumlu versiyonunda Google aramalarında daha iyi sonuçlar almanız sağlanmış oluyor. XML altyapısıyla hazırlanılan plug-in’de yalnızca sitenizin keşfedilebilirliği artmış olmuyor, ayrıca kırık linkleri, erişilemeyen sayfaları size hatırlatarak temiz bir site imkanı sunuyor.

 

Eklentiyi indirmek için tıkla

{pagebreak::Google Analyticator}

Google Analyticator

Blogunuza kim nereden gelmiş, en çok ziyaretçiyi nereden alıyorsunuz bunları herkes öğrenmek ister. Bunun için Google bizlere çeşitli hizmetler sunuyor. Tüm bu verilere ve daha fazlasına Google Analyticator sayesinde ulaşabiliyorsunuz. Bu plug-in’den yararlanmak için tek yapmanız gereken Google Analytics’e ücretsiz üye olmak ve plug-in’i aktif hale getirmek. Böylece sizin ihtiyacınız olan birçok bilgi, elinizin altında olacak. Günde kaç kişinin sitenize girdiğinden tutun da, takipçileriniz hangi tarayıcıyı kullanıyor, hatta hangi işletim sistemine sahipler hepsini öğrenebilmeniz mümkün.

Eklentiyi indirmek için tıkla

{pagebreak::Simple Tags}

Simple Tags

2007 yılında yayınlanan WordPress 2.3 ile birlikte etiketleme (tag) özelliği de kullanıcıların hizmetine sunulmuştu. Bu sayede yazarlar, yazılarını etiketleyerek ulaşılabilirliklerini arttırıyorlar. Ne var ki Simple Tags adlı plug-in’i kullanmadan bu etiketleme olayını n kaymağını tam anlamıyla yiyemeyebilirsiniz. Simple Tags, bize etiketleri yönetme, topluca etiketleri düzenleme ve otomatik etiketleme gibi imkanlar sunuyor.

WordPress 2.8 ile birlikte CMS’nin işlevselliği geliştirildi ve kategorileştirme özelliğinin içine ek araçlar eklendi. Bu sebeple etiketlemeleri yaparken Simple Tags plug-in’ini kullanmamanız, blogunuz için büyük kayıp olarak nitelendirilebilir.

Eklentiyi indirmek için tıkla

 {pagebreak::All in One SEO Pack}

All in One SEO Pack

Arama Motoru Optimizasyonu (Search Engine Optimization, SEO), birçok geliştrici için çok önemli bir nimettir. SEO sayesinde sitenizin Google sıralamasını yükseltebilir ve erişilebilirliğinizi büyük ölçüde arttırabilirsiiz.

Sadece Google değil, bütün arama motorlarının blogunuzu daha kolay bulması için bu plug-in ile SEO işlemlerini hızlandırabilirsiniz. All in One SEO Pack ile sitenize ait bir kısa bir açıklama metni tanımlayabilir, blogunuza ve her yazınıza ayrı anahtar kelimeler ekleyerek potansiyel takipçilerinizi blogunuza çekebilirsiniz.

Eklentiyi indirmek için tıkla

{pagebreak::10 Exec-PHP}

Exec-PHP

WordPress, son derece becerikli bir script dil olan PHP ile yazılmış olduğundan bunun faydalarını sonuna kadar kullanıyor. Ne var ki PHP kodları direkt olarak blog yazılarında kullanılamıyor. Bunun önüne geçebilmek tabii ki sizin elinizde. Exec-PHP adlı plug-in sayesinde PHP kodlarınızı blog yazılarınızın içine gömebilirsiniz. Bu da geliştirilebilirliği son derece arttırır ve daha iyi bir görsellik sağlar. Eğer WordPress’in otomatik yazı formatını pasif hale getirip, PHP’nin yazı formatını ve araçlarını aktif hale getirmek istiyorsanız yine Exec-PHP’ye başvurmanız gerekiyor. Anlayacağınız Exec-PHP plug-in’i olmazsa olmazlardan.

 

Başlangıçta varsayılan ayar olarak WordPress, PHP kodlarını pasif halde getiriyor. Bunun sebebi biraz da güvenlik endişeleri. Kötü amaçlı kullanıcılar, PHP kodlarını kullanarak, kötü emellerini gerçekleştirebilirler. WordPress bunun önüne geçebilmek için PHP kodlarını varsayılan olarak pasif hale getirmiş durumda. Dolayısıyla bu plug-in’i yüklerken, kötü amaçlı kullanıcıların sizin bilgisayarınızla haşır neşir olmaması gerektiğini unutmayın.

Eklentiyi indirmek için tıkla

{pagebreak::NextGen Gallery}

NextGen Gallery

Bu plug-in ile birlikte blogunuzun multimedya özelliklerini geliştirebilirsiniz. Fotoğraf-video yükleyip bunların yönetimini sağlamak NextGen Gallery ile oldukça kolay. WordPress 2.5 ile birlikte kullanıcıların hizmetine sunulan kütüphane küçük ölçekte işinizi görebilir fakat büyük düşünen bir blog sahibiyseniz NextGen Gallery kullanmanız şart.

 

NextGen, görselleri HTTP veya FTP aracılığıyla hem grafik hem de Zip formatında blogunuza yüklemenize imkan sağlıyor. Görselleri galeriye eklediğinizde her görselin kendi başlığı, tanımı, anahtar kelimeleri ve bunların yanında Exif, IPTC ve XMP bilgilerini ayarlayabiliyorsunuz.

Eklentiyi indirmek için tıkla

{pagebreak::Subscribe to Comments}

Subscribe to Comments

Bütün en iyi bloglarda yazarlar sadece kafalarından geçen düşünceleri yazmakla kalmaz, diğer insanların görüşlerine de yer verirler. Bunu en iyi nasıl yaparlar? Tabii ki okur yorumları aracılığıyla. Tüm yorumlara ve cevaplara hakim olabilmek için de bir adet plug-in’den yararlanmanız gerekecek.

 

Subscribe to Comments ile birlikte bu işi kolayca halledebilirsiniz. Plug-in, yorumların olduğu forma opsiyonel bir checkbox ekliyor. WordPress normalde okurlar yorum yapmak istediğinde onlardan e-posta adresi istiyor. Plug-in, bu bilgiyi kullanıcıya bırakıyor ve e-posta adreslerine ihtiyaç olmadan yorum yazmalarına olanak sağlıyor.

 Eklentiyi indirmek için tıkla

{pagebreak::AJAX Comment Preview}

AJAX Comment Preview

Hiçbir blog sahibi, yazılarına bir göz atmadan onaylayıp sitede yayınlanmasını sağlamaz. Bu sebepledir ki birçok CMS’te önizlemeyi sağlayan araçlar bulunmaktadır. Bu plug-in ile birlikte aynı imkandan yazılarınıza yapılan yorumlar için de yararlanabiliyorsunuz. Bir takipçi yazıya bir yorum yazdığında, yorumları size ulaşmadan önce kendilerine bir “önizleme” paneli gelecek ve bu sayede daha hatasız yorumlar yollayabilecekler.

 

Umuyoruz bu yazı tüm WordPress altyapısı kullanan blog sahipleri için yararlı olmuştur. Burada yer alan plug-in’ler sayesinde blogunuzu geliştirip üst sıralara tırmanmak ve popülaritenizi arttırmak çok daha kolay. Her ne kadar blogunuzu plug-in’e boğup tüm bu imkanlardan yararlanmak isteseniz de unutmayın ki her şey sizin elinizde.

Eklentiyi indirmek için tıkla

:: Bu eklentiler işinize yarar mı?

Nokia Yalanladı!

Teknoloji dünyası bugün yayılan, Nokia’nın Android işletim sistemine geçeceği haberiyle çalkalanmıştı. Sitemizde de yer verdiğimiz habere göre Nokia, Eylül ayında düzenleyeceği Nokia World‘de Android işletim sistemi kullanan modelini tanıtacağı iddia ediliyordu.

Nokia, yayılan bu haberlere karşılık olarak Reuters‘e bir açıklama yaparak, söylentileri yalanladı. Söylentilerin gerçeği yansıtmadığını belirten Nokia yetkilileri “Herkes tercihimizin Symbian’dan yana olduğunu bilmeli.” şeklinde konuştu.

:: Nokia’nın Android yerine Symbian’la devam etme kararı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Transformers: Revenge of the Fallen

3

Popüler filmlerin oyun haline getirilme geleneği, çok uzun zaman önce başlamıştı. Bu zincire eklenen en yeni halka olan Transformers: Revenge of the Fallen, PC ile beraber PlayStation 3, Xbox360, Wii, PlayStation 2 platformları için de geliştirildi. Film ile paralel bir konuyu işleyen yapıma ister Autobot olarak ister de Decepticon olarak başlayabiliyoruz.


Oyunun içinde bulunan bonuslar sayesinde, çizgi diziden bölümler izleyebiliyorsunuz.

Seçimimizi yaptıktan sonra senaryo bölümü start alıyor. Evvela training‘i geçmek gerekiyor. Yaklaşık 10 dakika kadar bu bölümü oynadıktan sonra, hemen hemen her türlü robot kontrolünü öğrenmiş oluyoruz. Madem artık hazırız, ilk görevimize geçiyoruz. Karşımıza gelen dünya haritası üzerinde çeşitli bölgeler bulunuyor. Tıpkı filmdeki gibi Shangai görevlerini yaptıktan sonra Amerika’ya, oradan da Mısır’a geçiyoruz.

{pagebreak::Seçilebilir Robotlar}

Seçilebilir Robotlar

Her bir bölgede yapılacak birden fazla görev bulunuyor. Ancak daha başlar başlamaz istediğimiz yere gidip oynayamıyoruz. Yani bölüm seçerken hikayeyi parçalamamak için oyunun izin verdiği kadar özgür olabiliyoruz.

Görevlerin başında hangi ırkı seçtiysek, ona dahil olan robotlar arasından seçim yapmamız gerekiyor. Yani bunun anlamı şu; görevleri farklı robotlarla da oynayabilme imkanımız mevcut. Ancak bazıları hikaye gereği farklı bir yerde olmaları gerektiği için, üzerlerinde “Kilitli” ibaresi bulunuyor. Örneğin bir göreve Bumblebee ya da Ironhide ile başlayabiliyorken, diğerinde Optimus Prime ya da Ratchet‘ı tercih etmekten başka seçeneğimiz olmuyor.

{pagebreak::Geliştirilmiş Robotlar}

Geliştirilebilir Robotlar

Robotların kendilerine göre güçlü ve zayıf yönleri olduğu için, eğer seçeneklerden biri Optimus Prime ise, muhtemelen tercihiniz o yönde olacaktır. Zira Autobot’ların lideri diğerlerinden daha güçlü. Ancak görevlerde edindiğiniz puanlar sayesinde, bölüm sonlarında ekrana gelen robot gelişim menüsünde, silahlarımızı, gücümüzü, hızımızı ya da özel yeteneklerimizi geliştirebiliyoruz.

Oyuna RPG öğeleri kazandıran bu özellik iyi düşünülmüş olmasına karşın, son derece karışık bir arabirime sahip olduğundan ötürü, pek kullanışlı olmuyor. Hatta bölümlerden önce, göreve başlayana kadar geçtiğiniz ekranların tamamında, hangi tuşa basarsanız ne olacağını ezberlemeniz gerekiyor zira aksi halde aynı menülerde birkaç tur atmanız kaçınılmaz.

{pagebreak::Dönüşebilir Robotlar}

Dönüşebilir Robotlar

İlk filmin oyununda bir tuşa basarak robotunuz dönüşüp araç oluyor ya da aracınız robot formuna kavuşuyordu. Yeni oyunda maalesef basılı tuttuğumuz sürece araç modunda ilerliyoruz. Dolayısıyla haritanın bir yerinden bir başka yerine gidecekken, sürekli mouse’un bir tuşuna ya da klavyenin “shift” butonuna basılı tutmanız gerekiyor. Bu haldeyken bir de manevra yapmaya çabalıyorsunuz. Tam bir kontrol keşmekeşi yaşadığımız bu anlar, robot formuna dönünce normale dönüyor.

Oynanış mantığı genellikle şu şekilde: Araç olarak bir noktaya ulaş, orada saldıran düşman robotlarını yok et, sonra devam edip bir diğer noktaya git, orada da saldırıyı bertaraf et… Bu işlemi 5 defa filan tamamlayınca görev bitiyor zaten. Bir sonraki bölümde, yine aynı acı verici rutin uygulamaları tekrarlıyoruz…

{pagebreak::Can Sıkıcı Robotlar}

Can Sıkıcı Robotlar

Göze hoş gelen robot modellemelerine karşın Transformers: Revenge of the Fallen’da Shia LaBeouf‘un ve Megan Fox‘un tasarımları adeta berbat! Gerçekleriyle uzaktan yakından alakası olmayan bu modellemelere rağmen, seslendirmeler bizzat onlar tarafından yapılmış. Ancak özellikle Decepticons tarafında bazı robotların seslendirenler filmdekiyle aynı değil. Lord of the Rings’deki Elrond ve Matrix’teki Ajan Smith olan Hugo Weaving‘in Megatron‘u seslendirmemiş olması fark ediliyor.

Genel olarak bakıldığında Transfomers, sıradan bir aksiyon oyunu olmaktan öteye geçemiyor. Grafikleri günümüzün bir hayli gerisinde olduğu gibi, ayarlar menüsünde değiştirilebilecek çok az seçeneğin oluşu, yapımın konsoldan port edildiğini düşündürtüyor. Seslendirmelerin çoğu filmdeki yıldızlardan alınmış. Bu durum yapıma artı puan kazandırıyor olsa da, oynanışın kendini sürekli tekrar ediyor olması, kısa süre sonra can sıkıcı bir hal alıyor. Yine de filmin hayranlarının bir göz atmasında yarar var.

Puan: 10/6

:: Transformers: Revenge of the Fallen oyunu hakkında görüşleriniz nelerdir?

Salonunuza Şıklık Katan DVD Oynatıcı

LG Electronics şık ve dekoratif tasarıma sahip yeni DVD oynatıcısını görücüye çıkarıyor. DV4S2H, dikkat çeken tasarımı ve geliştirilmiş özelliklerinin yanı sıra hem ses hem de görüntü kalitesiyle de beğeni topluyor.


Yeni LG farklı tasarımıyla evinize şıklık katıyor.

DV4S2H, geleneksel DVD oynatıcılardan farklı olarak kullanıcının tercihine göre ister yatay ister dikey olarak kurulabilir veya duvara monte edilebilir. Bu DVD oynatıcının açılı veya dik olarak kullanılması düz panelli ekranlarla iyi bir uyum yakalamasını sağlıyor. Ayrıca DV4S2H’in yatay kayar kapağı ve dokunmatik düğmesi tasarımı şıklaştıran diğer unsurlar olarak göze çarpıyor.

DivX HD Gösterim Seçenekleri

DivX HD video gösterimi desteği de sunan ürün sayesinde kullanıcılar oldukça küçük bir veri dosyasını kullanarak yüksek kalitede filmler izleyebiliyor. LG’nin en yeni DVD oynatıcısı DV4S2H standart çözünürlükteki DVD’leri HDMI aracılığıyla tam HD çözünürlükle gösterebiliyor. Dolayısıyla SD DVD’ler daha önceye göre 6 kat daha net izlenebiliyor. Yeni LG aynı zamanda DVD, CD, DivX, MP3, WMA ve JPEG de oynatabiliyor.

:: Yeni LG’nin şıklığına kaç puan verirsiniz?

Bilgi için: LG

Motorola’dan Ay Telefonu

Motorola Moon‘nun yaratılış amacı insanoğlunun aya ayak basmasının 40. yıldönümünü kutlamak. Motorola Apollo projesinde görevler üstlenmişti ve önemli ekipmanları sağlamıştı. Telefonun ortaya çıkan ruhu aslında genel olarak lazer oyma makinesi gövdesine benziyor. Telefonun arka bölümünde “Motorola Aura Gökyüzü sürümü ve Apollo 11 görevinin anısına 20 July 1969 yazısı bulunuyor. Mobil telefonun sesi ise Armstrong’un ünlü sözü “Bu benim küçük bir adımım ama insanlık için büyük bir adım” olarak ayarlanabiliyor.

Motorola Aura Moon, Ağustos ayından itibaren satışa sunulacak. Ürünün fiyatına henüz karar verilmemiş ama oldukça pahalı olacağı kesin.



::
Ürün hakkındaki yorumlarınızı buradan paylaşın.

Çin Seddi’ni Yıkmaya Çalışıyorlar

Çin hükümetinin ülkede satılan tüm bilgisayarın beraberinde Green Dam adı verilen içerik filtreleme yazılımı ile birlikte gelmesini istemesi büyük firmaların başını ağrıtmaya devam ediyor. Çin’in isteğini kabul ederek, piyasaya çıkacak ürünlerinde bu yazılıma yer vermeyi kabul eden Lenovo, Acer ve Sony’ye ABD’li Solid Oak Software adlı şirket dava açtı.

Davanın tüm detayları açıklanmazken, Solid Oak Software’in basın sözcüsü Green Dam adlı yazılımın kendilerine ait bazı kodları içerdiğini ve bunları izinsiz olarak kullandığını belirtti. Şirket sözcüsü, bilgisayar üreticilerinin bu yazılımı vermelerini engellemeyi hedeflediklerini söyledi.

:: Dava Solid Oak Software lehine sonuçlanırsa bilgisayar üreticilerinin bir sonraki hamlesi sizce ne olur?

 

Call of Duty: World at War

1

Call of Duty: World at War, tüm dünyada büyük ilgiyle karşılanmıştı. PC, X360 ve PS3 platformlarında boy gösteren yapım, FPS tarihinin en iyilerinden biri olarak hafızalara kazındı. İkinci Dünya Savaşı konulu olan yapımda, hem Almanlarla hem de Ruslarla bölümler oynayarak, savaşı farklı cephelerde yaşıyorduk. Şimdi aynı heyecana cep telefonlarımız vasıtasıyla konuk oluyoruz.

Oyuna çıkarma yapan bir birlik ile beraber sahilde başlıyoruz. Düşman askerleri üzerimize kurşun yağdırırken, karaya ilk ayak basan askerler ölümün soğuk nefesiyle tanışıyor. Biz ise en geriden yola çıkıyoruz ve birer bire düşmanlarımızı elimine ediyoruz. Tahmin edeceğiniz üzere yön tuşları “5” numaralı tuşun çevresindekiler. “5” ise ateş etmemiz için gerekiyor.

{pagebreak::Bombardıman}

Bombardıman

Sınırsız mermimiz olduğu için kolaylıkla yaylım ateşi yapabileceğiniz oyunda, şarjör değiştirme sürelerine dikkat etmek gerekiyor. Zira askerlerin size yoğun ateş açtığı bir anda, şarjörünüz biterse derhal saklanmalısınız. Aksi halde bedeniniz yerle yeksan oluyor ve göreve yeniden başlamak durumunda kalıyorsunuz.

Otomatik nişan aldığımız yapımda, uzun mesafelerden de düşmanı haklamak mümkün. Ekranın en uzak köşesinde siz, diğer köşede ise düşman askeri var diyelim. Eğer “5” tuşuna basarsanız, mesafe tanımadan düşmanı vurabiliyorsunuz. Bazı görevlerde, belirlenen noktalara işaret bırakmanız gerekiyor. Bu işaretler sayesinde uçaklarınız o bölgeye bombardıman yapıyor. Tabii bombardıman esnasında orada olmamanız hayati önem taşıyor.

{pagebreak::İkinci Dünya Savaşı Serüveni}

İkinci Dünya Savaşı Serüveni

Başlangıçta bir hayli kolay olan Call of Duty: World at War, biraz ilerledikten sonra zorlaşmaya başlıyor. Zira kalabalık düşman grupları karşısında, birkaç taraftan birden darbe alıyorsunuz. Hızla azalan enerji seviyenizi doldurmak için, bir an evvel güvenli bir nokta bulmalısınız. Kısa bir süre vücudunuza mermi temas etmezse, azalan gücünüz yeniden artmaya başlıyor.

Genel olarak bakıldığında Call of Duty: World at War’ın cep telefonu macerası bir hayli basit. Hep aynı basit şeyleri yaparak ilerlediğimiz yapım, maalesef Türkçe de değil. Eğer canınız birkaç saatlik İkinci Dünya Savaşı serüveni çekiyorsa, o zaman Funclub.tr.samsungmobile.com adresinden bu oyunu indirebilirsiniz.

Puan: 10/5

:: Call of Duty’i cep telefonunuzda görmek ister miydiniz?

 

Sinemanın Yeni Kahramanları

Oyun dünyasının tanınmış firması Hasbro ile Paramount Pictures, Transformers’dan sonra bir kez daha karşımıza birlikte çıkıyor. Yaşı uygun olanların hatırlayacağı GI Joe, çizgi film dünyasından çıkarak beyazperdeye taşınıyor. Mısır çölleri, kutuplar gibi dünyanın farklı bölgelerinde geçen film 7 Ağustos’ta ülkemizde de vizyona girecek. Bu aksiyon dolu maceranın birbirinden güzel duvar kağıtlarını sizin için derledik. İstediğiniz duvar kağıdını sayfada yer alan “Orijinalini İndir” bağlantısını kullanarak bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

Sinemanın yeni kahramanlarını
görmek için tıklayın.

:: Hangi kahramanı daha çok sevdiniz?

Intel-Nokia’nın İlk Meyvesi Ne Zaman?

Intel-Nokia ortaklığının ilk meyvelerinin ne zaman ortaya çıkacağını hepimiz büyük bir merakla bekliyoruz. Bazı kaynaklara göre bu ortaklıktan çıkacak olan ilk ürün Eylül ayında düzenlenecek olan Nokia World‘de tanıtılacak.

Google’ın Android işletim sistemini kullanacağı iddia edilen cihazın dokunmatik ekrana sahip olacağı da belirtiliyor. Dünyanın en büyük cep telefonu üreticisi olmasına rağmen Nokia, akıllı telefon konusunda bir türlü kendisinden beklenen atılımı gerçekleştirememişti. Intel ile yapılan ortaklık sonucunda firmanın bu pazara güçlü bir giriş yapması bekleniyor.

Bu söylentilerin doğru olup olmadığını görmek için Eylül ayını beklemek zorundayız.

:: Nokia akıllı telefon pazarında kendine iyi bir yer edinebilecek mi?

 

Akıllı Telefonlara İlgi Büyüyor

Geçtiğimiz yılın satış istatisliklerine baktığımızda akıllı telefonların küresel pazarda 131 milyon adet astığını görüyoruz. Parks Associates araştırma direktörü Harry Wang “müşteriler cep telefonlarında farklı özelliklerden hoşlanıyor, üreticilerde mobil telefonları kişisel tercihlere göre giydiriyor, Bu yüzden akıllı telefonların atış rakamları günden güne artıyor” açıklamasında bulundu.

Önde gelen akıllı telefon satıcıları da yeni ürünleri için verdikleri reklamlar ile akıllı telefon pazarını büyütüyorlar. Kullanıcılar reklamları izlerken akıllı telefonlar hakkında detaylı bilgi ediniyor. Apple’ın son telefonu, güçlü mobil video işleme kapasitesine sahip, APP Store uygulamaları ile eşleştirilmiş ve birçok güçlü silahlarla donatılmış. Bu tarz ürünlerin pazarlaması sırasında halk akıllı telefonların ne gibi alanlarda kullanıldıklarını görüyor. Ve daha sonra ihtiyacı olduğunda bu tarz ürünlere yönelebiliyor.

:: Sizin telefonunuz ne kadar akıllı?

Yolların tadını TomTom İle Çıkarın

Sürücülerin varmak istedikleri noktaya en hızlı ve güvenli bir şekilde gitmelerini sağlayan TomTom, kaybolmayı önleyen bir cihazdan çok daha fazlası, sürücülerin dikkat seviyesini artıran, stres seviyesini azaltan bir yol arkadaşı… Özellikle yaz aylarının yaklaştığı bugünlerde, tatil hazırlıklarına başlıyorsanız, rahat bir yolculuk için TomTom‘unuzu yanınıza almayı unutmayın.

TomTom, doğru rota hesaplaması, güvenlik eklentileri, kolay kullanım, güncel içerik ve paylaşım özelliği ile gitmek istediğiniz yere sizi en kolay yoldan götürürken, hem benzinden tasarruf etmenizi sağlıyor hem de stressiz ve keyifli bir yolculuk sunuyor.

 

TomTom’da bulunan Map Share özelliği ile haritanızı güncelleyebilir, güncellemelerinizi diğer TomTom kullanıcıları ile paylaşabilirsiniz.

 

TomTom cihazını kullanmak için teknoloji uzmanı olmanıza gerek yok! Tamamen Türkçe içerikli menüsü ile kullanım kılavuzuna bile gerek kalmadan kutusundan çıkarttığınız andan itibaren ürününüzün ayarlarını sadece 5 dakika içerisinde yaparak kullanmaya başlayabilirsiniz.

Bu ürün doğru rota hesaplama ve sesli  komut özelliği ile varmak istediğiniz noktaya stressiz ve rahat bir yolculuk yapmanızı sağlar. Kağıt haritaların içinde kaybolmadan, yanlış yollara girmeden, sürüş keyfini ikiye katlar!

Üzerinde bulunan HOME yazılımı sayesinde ses, sesli kitap, müzik ve fotoğraf gibi içerikleri kolaylıkla yükleyebiliyor. Cihazınızı kişiselleştirerek daha eğlenceli bir hale getirebilirsiniz. Aynı zamanda sevdiklerinizin sesini cihazınıza yükleyerek sevdiğinizin sesiyle yol keyfinizi artırabilirsiniz.

:: Sizce en iyi navigasyon cihazı hangisi?

Ekran Karşısında Uyuklayanlara Özel TV

Sony’nin çevre kriterlerine uygun ürünlerine verdiği Sony Eco yaklaşımına uyan ürünlerin arasına bir yenisi daha katıldı. Bravia serisine ait olan WE5 modeli birçok ilki de barındırıyor. Yeni WE5’te ekrana normal bir mesafede oturan birinin vücut ısısını ve hareketlerini algılayan bir “Akıllı Varlık Sensörü” bulunuyor.


Akıllı varlı sensörü bu şekilde işliyor.

Bu sensör sayesinde eğer izleyici odayı terk ederse veya başka bir yere yönelirse, sensör “görüntü kapama” modunu etkinleştiriyor fakat TV sesi açık kalıyor. İzleyici tekrar odaya girdiğinde ise görüntü hemen geri geliyor. Eğer odanın içinde hiç hareket saptanmazsa (uyuyakalma gibi durumlarda) cihaz 30 dakika sonra otomatik olarak bekleme moduna giriyor.

Fişten Çekmeye Gerek Yok

Cihaz ayrıca elektrik faturalarını daha da azaltan yeni Enerji Tasarrufu Anahtarı‘na sahip ilk Bravia olma özelliğini taşıyor. Normal televizyonlar bekleme modundayken ve hatta kapalıyken bile az miktarda güç çekerlerken, WE5, üstünde yer alan bir anahtar ile, sanki elektrik fişi prizden çekilmişçesine tamamen kapanıyor. Anahtar tekrar açıldığında ise TV hemen önceki durumuna geri dönüyor.

:: Televizyon başında uyuyakaldığınız oluyor mu?

Bilgi için: Sony