Günümüz cep telefonu teknolojisine yaklaştığımız 2018, aslında bugün konuştuğumuz birçok akıllı telefon teknolojisinin de ilk kez karşımıza çıktığı yıl olarak tarihe geçti. Ancak bu yılın en büyük yıldızı, şüphesiz Huawei oldu. Hem P20 hem de Mate 20 serisiyle bir anda amiral gemisi akıllı telefon piyasasını yeniden dizayn eden firma, yıl sonunda ise büyük bir sürprizle karşı karşıya kalacaktı.
Akıllı telefon çağında yeni teknolojiler
Akıllı telefon çağı için 2018 yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Huawei ilk defa P20 serisi ile amiral gemisi akıllı telefon satışlarında zirveye çıktı. Özellikle P20 ile karşımıza çıkan yapay zeka fotoğrafçılığı önemli bir gelişimdi. Oppo’nun çerçevesiz ekranı ve Vivo’nun ekran üzeri parmak izi okuyucusu da 2018 yılına damgasını vurdu.
Bildiğiniz gibi 2018 aynı zamanda oyun telefonlarının da ortaya çıktığı yıl olmuştu. Geçen hafta anlattığımız bu bölüme aşağıda paylaştığımız bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Akıllı telefon dünyasında tam ekran deneyimi: Oppo Find X, Honor Magic 2 ve Xiaomi Mi Mix 3 karşı karşıya
Huawei bir tarafta Mate ve P serileriyle amiral gemisi akıllı telefon piyasasını sallarken, diğer taraftan da Honor alt markasıyla da farklı kullanıcı kitlelerini kendine çekmeye çalışıyordu. Huawei‘nin bu yükselişi diğer Çinli markaların da amiral gemisi akıllı telefon modellerine yönelmesine neden oldu.
O döneme kadar çok da adı duyulmayan Oppo, 2018 yılında çıkardığı Find X Android akıllı telefon modeliyle bir anda tüm dikkatleri üzerine çekti. Kızaklı yapısı sayesinde ilk tam ekran deneyimi sunan akıllı telefon olan Find X‘in karşısına kısa sürede Honor Magic 2 çıkacaktı.
Ancak Honor Magic 2 modelinden önce Ekim ayında tanıtılan Mi Mix 3 ile birlikte, kızaklı kamera savaşları başka bir seviyeye çıktı. Böylece Çinli akıllı telefon devleri Android dünyasında trendi belirleyen bir konuma yükselmişti.
Donanım
Donanım tarafında Xiaomi Mi Mix 3 ve Oppo Find X 10 nm fabrikasyon süreciyle üretilmiş Qualcomm SDM845 Snapdragon 845 ile karşımıza çıkıyordu.
Bu sekiz çekirdekli işlemci 4 adet yüksek performanslı 2.8 GHz Kryo 385 Gold çekirdek ve 4 adet enerji tasarruflu 1.7 GHz Kryo 385 Silver çekirdekle donatılmıştı. Adreno 540 grafik birimiyle gelen bu amiral gemisi akıllı telefonlar tasarımları dışında donanımlarıyla da zirveye oynuyorlardı.
Ancak Honor, Huawei tarafından uygun fiyatlı amiral gemisi pazarını hedefleyen modeller üretmeye başlamıştı. Honor Magic 2, Mate 20 gibi dönemin zirvesine oturan Android amiral gemisi akıllı telefon modelinde kullanılan Kirin 980 ile karşımıza çıktı. Bu üst seviye işlemci yılın sonuna doğru karşımıza çıkmış ve 7 nm fabrikasyon süreci ile üretilmişti.
İşlemci 2 adet yüksek performaanslı 2.6 GHz Cortex-A76 çekirdek ve 2 adet 1.92 GHz Cortex-A76 çekirdek ve 4 adet enerji tasarruflu 1.8 GHz Cortex-A55 çekirdek ile donatılmıştı.
Huawei Kirin 970 ile Snapdragon 845 karşısında başa baş bir mücadele vermiş ancak Kirin 980 ile birlikte 2018 sonunda Android tarafının en iyi mobil işlemcisi olmuştu. Çinli akıllı telefon devinin ulaştığı bu seviye, akıllı telefon savaşlarını kızıştıracaktı. Ancak Huawei, Samsung’un aksine bu işlemciyi kendi ekosistemi dışında kimseye kulandırmıyordu.
Bu üst seviye işlemci sayesinde, Honor Magic 2, kızaklı kameralı amiral gemisi akıllı telefonlar arasında öne çıkıyordu. Ama tabii ki arada büyük bir performans farkı bulunmuyordu. Özellikle Mali-G76 MP10 iyi bir grafik işlemci olsa da, Adrenı 540 grafik işlemcisi mobil oyunlarda daha iyi performanslar sergiliyordu. Bunun ana nedeni ise piyasada yer alan çoğu cihazın bu grafik birimini kullanmasıydı. Kısacası oyunlar genel olarak Adreno’ya göre optimize ediliyordu.
Kamera
Ön tarafta ve arka tarafta görünürde kamerası bulunmayan Oppo Find X, bu anlamda günümüz akıllı telefon modellerinden farklı bir yerdeydi. Ancak göz açıp kapayıncaya kadar açılan kızaklı kamera modülü, birçok amiral gemisi akıllı telefonla yarışacak bir yapıya sahipti.
İki kameralı yapıda karşımıza çıkan Find X, 16 Megapiksel çözünürlük, f/2.0 diyafram açıklığına sahip geniş açılı ve 20 Megapiksel çözünürlük, f/2.0 diyafram açıklığına sahip derinlik kamerası ile karşımıza çıkmıştı. Bu kamera ışıklı ortamlarda iyi sonuç vermesine karşın, karanlıkta ve ışığın az olduğu ortamlarda hüsrana uğratıyordu.
Honor Magic 2 ise, o dönemde çıkan Amiral gemisi Huawei P20 modeline göre neredeyse daha iyi kamera özelliklerine sahipti. Honor Magic 2, 16 Megapiksel ana kamera tarafında f/1.8 diyafram ile karşımıza çıkıyordu. Ancak P20 modelinde OIS ve Lazer otofokus gibi artılar bulunuyordu.
Ancak yazılım tarafında iki kamera da Huawei tarafından geliştirilmiş yapay zekalı kamera yazılımı bulunuyordu. Honor Magic 2, Mate 20 serisinde kullanılan işlemcisi sayesinde P20 serisinin kameralarına göre yapay zekada daha işler çıkarıyordu.
Xiaomi Mi Mix 3 ise, iki kameralı yapısına rağmen 12 Megapiksel geniş açılı ana kamera ve 12 Megapiksel telefoto kamerasıyla dikkat çekici özelliklere sahipti. Bunlardan biri ise 4 noktalı netleme özelliğiydi.
Daha önce Mi Mix 2 içinde kullanılan bu özellik, geçen senenin HTC U11 modelinde kuarşımıza çıkan bir teknolojiydi. Bu sayede kamera birden fazla objeyi netleyebilme özelliğine sahip oluyordu. Kısacası kamera tarafında Mi Mix 3 ve Honor Magic 2 büyük bir mücadele içindeydi. Honor Huawei yapay zeka yazılımıyla bir adım daha öne çıkıyordu.
Tasarım
Tasarım tarafında Oppo Find X, yüzde 93,8 gibi bugün bile elinden alınamayacak bir ekran kasa oranı rekoruna sahipti. Tam ekran deneyimini yaşatan ilk yaşatan model olan Find X, bu yolu açan Mi Mix serisine göre, çok daha işe yarar bir çözümle karşımıza çıkmıştı.
Find X kızaklı kamerası kamera tuşuna bastıktan sonra 0.5 saniye gibi kısa bir sürede açılıyordu. Bu sonsuz ekran tasarımı, bugünün akıllı telefon tasarımlarının da temelini atmış oldu.
Honor, Find X tarafından sunulan bu çözümü, daha farklı bir şekilde karşımıza çıkardı. Oppo Find X bu kızaklı yapıda ön ve arka kamera kurulumu barındırırken, Honor Magic 2 bu kızaklı kamera yapısına ön kameraları yerleştirdi. Yine Oppo motorlu bir kızaklı kamera ile karşımıza çıkarken, Magic 2 ve Mi Mix 3 modelleri elle açılıp kapanabilen kızaklı bir yapıya sahipti.
Ekran kasa oranında Find X ile Honor Magic 2 yakın değerlere sahipti. Magic 2 için ekran kasa oranı yüzde 94 civarında karşımıza çıkmıştı, bu anlamda Find X çok az da olsa ön tarafta daha geniş bir ekran deneyimi sunuyordu. Xiaomi’de Mi Mix 3 modeliyle ekran kasa oranında yüzde 93 gibi bir oranla karşımıza çıktı. Bugün bile ekran kasa oranında bu üç modelin eline su dökebilecek amiral gemisi akıllı telefon bulmak zor.
Oppo Find X, kenarlardan hafif kıvrımlı bir yapıda karşımıza çıkmıştı. Bu yapısıyla tasarımsal anlamda çok daha göze hoş gelen model, bu sayede ekran kasa oranında diğer modellerin önünde yer almıştı. Honor Magic 2 ise Huawei‘den alıştığımız hafif yuvarlatılmış kenarlar ve ince çerçeve yapısıyla öne çıkıyordu.
Xiaomi Mi Mix 3 tasarımı ise serinin ilk modellerinin izlerini taşısa da aynı yıl tanıtılan Mi Mix 2S gibi hafif ovalleştirilmiş kenar yapısıyla karşımıza çıkmıştı. Özellikle alt tarafta kamera yerleştirmekten vazgeçilmesi, Mi Mix tasarımının en önemli artısı olmuştu.
Bu üç modelde kızaklı kameraları sayesinde, bugün bile ulaşılması güç bir ekran kasa oranına sahipti. Bu çentikli kameraların da sonunu getiren bir süreci başlatmış oldu. Zaten kullanıcıların da Apple benzerliği yüzünden bu çentiklerden hoşlanmadığı ortadaydı.
Huawei P20 serisi Samsung Galaxy S9 serisi karşı karşıya
Huawei için P20 serisi büyük bir anlam ifade ediyor. Her ne kadar P10 ve Mate 10 serisiyle amiral gemisi pazarında kendisine yer bulmuş olsa da marka P20 ile birlikte Samsung ve Apple ile rakip bir noktaya geldi.
Bunu hem satış anlamında başaran marka, aynı zamanda kullanıcı tarafında da premium markalardan birisi haline gelmişti. Ancak halen ormanın kralı Samsung’tu ve Huawei‘ye yıllardır koruduğu bu tahtı bırakmaya pek niyeti yoktu.
Tasarım
Samsung Galaxy S9 serisi, bir önceki nesilin tasarım çizgisini devam ettiriyordu. Yine Edge benzeri hafif kıvrımlı kenarlar ile gelen Android akıllı telefon, çentik modasına uyan modellerden değildi. Samsung bu anlamda Android akıllı telefon dünyasında kendi tasarım çizgisini koruyan ender markalardan biri oldu.
Huawei P20 ve P20 Pro ise tasarım anlamında çizgilerini değiştirmiş ve çentikli bir ekran yapısına geçmişti. Hatta o kadar ki P20 serisine gelen belki de en büyük eleştiri iPhone X modeline fazlasıyla benzemesiydi. Ekran kasa oranında iki marka da döneme göre ideal seviyedeydi. Samsung Galaxy S9 , yüzde 83,6, S9 Plus ise yüzde 84,2 ekran kasa oranına sahipti.
Huawei tarafında ise P20 yüzde 80,4, Pro ise yüzde 82 ekran kasa oranıyla karşımıza çıktı. Ancak Huawei P20 Lite modelinde fiziksel tuş bulunmazken, P20 ve P20 Pro modeli, parmak izinin entegre olduğu fiziksel tuşla karşımıza çıktı. Ancak bu tuş oldukça ince bir yapıdaydı.
Ekran
Ekran tarafında Samsung, AMOLED panellerle sektörde önemli bir oyuncuydu. İki modelde de Süper AMOLED ve HDR10 destekli ekranlar kullanmıştı. Bu paneller S9 için 5,8 inç büyüklüğünde ve 1440 x 2960 piksel çözünürlüğündeydi. Bu dev ekran 570 ppi piksel yoğunluğuna sahipti. S9 Plus ise 6,2 inç büyüklüğünde 1440 x 2960 piksel çözünürlüğünde ve 529 ppi piksel yoğunluğuyla karşımıza çıktı.
Huawei ise P20 için yine LTPS IPS LCD panel tercih etmişti. Bu ekran 5,8 inç büyüklüğünde 1080 x 2240 piksel çözünürlüğünde 429 ppi piksel yoğunluğuna sahipti. P20 Pro ise 6,1 inç büyüklüğünde ve tıpkı iPhone X gibi OLED bir panelle karşımıza çıktı. Bu dev ekran 1080 x 2240 piksel çözünürlüğünde ve 408 ppi piksel yoğunluğuna sahipti.
Ekran tarafında kendi panellerini üreten Samsung, rakibine göre çok daha parlak ve yüksek çözünürlüklü ekranlarla karşımıza çıkmıştı. Yine HDR 10 teknoljisi de S9 serisinin artılarından biriydi.
Donanım
Donanım tarafında ise iki markada kendi işlemcileriyle karşımıza çıkıyordu. Huawei TSMC tarafından üretilen ARM tabanlı işlemcileri özelleştiriyordu. Daha önce bu konuda inat etmelerine karşın istediği sonuçları alamayan firma, ilk defa Kirin 970 ile birlikte amiral gemisi işlemci sınıfında iyi bir performansla karşımıza çıktı.
Samsung ise Kuzey Amerika, G. Kore ve Japonya gibi ülkelerde Qualcomm, diğer ülkelerde ise özelleştirilmiş Exynos işlemcileriyle karşımıza çıkıyordu. Aslında Samsung ve Qualcomm bu anlamda kendi özelleştirilmiş çekirdekleriyle mobil işlemci piyasasında önemli başarılar elde etmişti.
Huawei ise Kirin 970 ile birlikte, çekirdekleri özelleştirmeden, yazılımsal desteklerle çok daha iyi sonuçlar alınabileceğini göstermiş oluyordu. Bu alınan sonuçlar 980 ile birlikte Huawei çok daha başarılı mobil işlemciler yapmaya başladı.
İşlemci tarafında Galaxy S9 serisi, Exynos 9810 ve Snapdragon 845 gibi üst seviye işlemcilerle karşımıza çıkıyordu. Daha önceki seneler Exynos serisiyle yüksek performans elde eden marka, 2018 yılında ise Qualcomm karşısında zayıf kalmıştı. İki işlemcide 10 nm fabrikasyon süreci ile karşımıza çıktı.
A11 Bionic ve Kirin 970 tarafından kullanılan yapay zeka desteği, özellikle görüntü işleeme konusunda avantajlar sunuyordu. Snapdragon 845‘te yapay zeka anlamında geliştirmeler yapmıştı. Ancak Exynos 9810 bu anlamda biraz geride kaldı.
Kısacası Samsung’un amiral gemisi modellerinde uzun süre sonra Exynos ve Snapdragon işlemci seçimlerinden kaynaklanan performans farkı ciddi boyutlara ulaşmıştı. Bu durum Türkiye gibi pazarlarda Samsung için güç kaybı anlamına geliyordu.
Zira P20, P20 Pro Türkiye pazarında ciddi satış başarısı yakaladı. Hatta serinin orta seviyesi P20 Lite en çok tercih edilen fiyat performans akıllı telefonlardan biri olmuştu. Ancak güncelleme konusunda Huawei’nin desteği kesmesi kullanıcıları gelecek yıllarda marka seçiminde tekrar Samsung’a yönelmesine neden olacaktı.
Kamera
Kamera tarafında Galaxy S9 serisi ve P20 serisi başa baş konumdaydı. Ancak buna karşın hem P20 hem de P20 Pro döneminde DxOMark listesinin zirvesinde yer aldı. Arada çok az puan farkı olsa da, P20 bu kamera yetenekleriyle bir anda Galaxy S9 serisinin önüne geçmişti. Hatta bu listede her zaman zirvede yer alan Pixel serisi bile P20 kamerasının seviyesine çıkamıyordu.
Burada Huawei tarafında kamerada kullanılan yapay zeka yazılımı önemli bir şekilde kaliteyi artırıyordu. Buna göre kamera birden fazla fotoğraf çekiyor ve aralarından en iyi sonucu size otomatik olarak sunuyordu. Bu işlem arka tarafta o kadar hızlı gerçekleştiriyordu ki, kullanıcı farketmeden iyi bir sonuçla karşı karşıya kalıyordu.
Teknik açıdan ise Galaxy S9, çift kamera yerine tek kamera kurulumuna sahipti ve 12 Megapiksel çözünürlüğe sahipti. Her ne kadar standart bir seviyede gibi görünse de, Samsung bu kamerada f/1,5 gibi bir diyafram açıklığına ulaşmıştı. Her ne kadar Huawei P20 görüntü ve video işleme konusunda öne çıksa da, düşük ışık koşullarında Galaxy S9 çok daha iyi sonuçlar veriyordu. Galaxy S9 Plus ise çift kamera kurulumu ile karşımıza çıkıyordu.
Ana kamera 12 Megapiksel çözünürlüğe ve f/1.5 diyafram açıklığına sahipti. Bu kamera geniş açılı bir yapıya sahipti. İkinci kamera telefoto kamerasıydı. Bu kamera 12 Megapiksel çözünürlük ve f/2,4 diyafram açıklığı ile karşımıza çıkıyordu.
Huawei P20 modelinde ise ana kamera 12 Megapiksel çözünürlük ve f/1,8 diyafram açıklığına sahip geniş açılı bir kameraydı. Siyah beyaz özellikli diğer kamera ise yine geniş açılı ve 20 Megapiksel çözünürlük ile karşımıza çıktı.
Diyafram açıklığı ise f/1,6 seviyesindeydi. Huawei, Leica imzalı lensleri ile uzun süredir Android akıllı telefon piyasasında kamerası ile öne çıkmıştı. Siyah beyaz özellikli kamera sayesinde daha doygun renkler karşımıza çıkıyordu. Yapay zekanın iki kameradan da aldığı görüntüleri iyi bir şekilde işlemesi ise Huawei‘nin zirveye kolayca oturmasını sağlıyordu.
Ancak video tarafında Samsung 4K 60 FPS gibi en yüksek standartta video çekebilme özelliğine sahipti. Ancak Huawei 4K 30 FPS, 1080p 60 FPS seviyesinde kalmıştı. Fotoğraf tarafında açık bir şekilde P20 Pro ile üstün olan marka, video tarafında ise biraz geride kalıyordu.
Ama tabii ki 2018 yılının henüz 4K 60 FPS teknolojisi için erken olduğunu da söylemek gerekir. Henüz bu teknolojiyi destekleyen televizyon ve monitör fiyatları o dönemde hiç makul seviyelerde değildi.
İki seride döneminde başarılı oldu ve büyük bir satış başarısı kazandı. Hatta Huawei P20 serisi satışları ile birlikte bir anda Apple’ı ikincilik tahtından etmeyi başardı. Mate 20 ile birlikte ise ikincilik koltuğu garanti olmuştu. Şimdi ise sıra zirvede yer alan Samsung’u yerinden etmekti. Ancak sene sonunda ABD tarafında ortaya çıkan yaptırımlar, Huawei’nin işini zorlaştırmaya başlayacaktı.
Huawei Mate 20 Pro Samsung Galaxy Note 9 karşı karşıya
Huawei Mate 20 serisi ile birlikte, hem kamera tarafında hem de işlemci performansı anlamında iyi bir seviyeye ulaştı. Dünyanın ilk 7 nm mobil işlemcilerinden biri olan Kirin 980 ile birlikte karşımıza gelen modelde yapay zeka katkısı daha da etkili hale gelmişti.
Aslında Note 9, kalem aparatıyla Android akıllı telefon piyasasında rakipsiz bir modeldi. Buna karşın aynı dönemlerde yani yılın son çeyreğinde çıkan bu iki model, akıllı telefon piyasasında iki modelin karşılaştırılmasına neden oldu.
Tasarım
Tasarım anlamında Huawei, P20 Pro‘ya göre çok daha geniş bir çentikle karşımıza çıkmıştı. Buna karşın ekranın altında çok daha ince bir çerçeve vardı. Bu sayede Huawei Mate 40, yüzde 87,9 gibi üst seviye bir ekran kasa oranına sahipti. Parmak izi sensörünün de ekrana taşınmış ve kullanıcıya yeni bir deneyim sunulmuştu.
Galaxy Note 9 ise uzun süredir devam eden hafif kıvrımlı ekran yapısını korumaya devam etti. Galaxy S9 daha yumuşak hatlara sahip bir modeldi. Ancak Note 9 daha sert köşeler ve geniş bir ekran yapısıyla karşımıza çıktı. Ekran kasa oranında da telefon yüzde 83,4 seviyesindeydi.
Ekran
Ekran tarafında Samsung yine Süper AMOLED bir panelle karşımıza çıktı. Bu parlak ekran 1440 x 2960 piksel çözünürlüğe ve 516 ppi piksel yoğunluğuna sahipti. Huawei, Mate 20 Pro ile birlikte Samsung’un Android amiral gemisi akıllı telefon piyasasında elinde bulunan ekran hakimiyetine de son vermiş oldu.
Mate 20 Pro, OLED bir panele sahipti. Samsung ekranlarda yer alan HDR10 teknolojisini de destekleyen bu ekran 1440 x 3120 piksel çözünürlük ve 538 ppi piksel yoğunluğu ile karşımıza çıktı. Galaxy Note 9 6,3 inç boyutuna sahipken, Mate 20 Pro ise 6,39 gibi oldukça yakın bir büyüklükle karşımıza çıktı.
Donanım
Donanım tarafında tıpkı Galaxy S9 gibi Exynos 9810 ve Snapdragon 845 işlemcileri ile karşımıza çıkıyordu. Galaxy S9 modelinde bu iki işlemciyi detaylı bir şekilde ele almıştık.
İki üst seviye işlemci de 2018 yılının en iyi performanslarına sahipti. Özellikle Snapdragon 845, A11 Bionic karşısında başarılı olamasa da, amiral gemisi Android akıllı telefonlar için yüksek performans sunuyordu.
Qualcomm, şimdiye kadar Android tarafında karşısına çıkan bir çok mobil işlemci plşatformunu egale etmişti. Ancak Taywan ve Çin teknolojilerinin bir birleşimi olan Kirin işlemcileri, Snapdragon’un rakipsizliğinin önüne geçmek üzereydi.
Kirin 980 aslında kağıt üzerinde Snapdragon 845‘in arkasında kalıyordu. İşlemci 7 nm fabrikasyon süreciyle üretilmiş olsa da, Qualcomm çok daha stabil bir işlemci üretmişti.
Buna karşın, Huawei Mate 20, AnTuTu puanıyla bir anda zirveye çıktı. Aslında marka hem kendi işlemcisi hem de bu işlemciyle uyumlu çalışan arayüzü ile Android dünyasının Apple’ı olmaya oynuyordu.
Yani ortada işlem gücü ile alakallı bir problem yoktu. Kirin 980, 2 adet yüksek performanslı 2.6 GHz Cortex-A76 ve 2 adet 1.92 GHz Cortex-A76 çekirdek ve 4 adet enerji tasarruflu 1.8 GHz Cortex-A55 çekirdek ile karşımıza çıkıyordu.
Snapdragon tarafından kullanılan 4+4 çekirdek tasarımından farklı olan bu mimari, Kirin 980 işlemcisinin Mate 20 Pro performansını çok yüksek bir noktaya taşımasını sağlıyordu. Kısacası, Mate 20 donanım anlamında Note 9 karşısında fazlasıyla öne çıkıyordu.
Kamera
Huawei Mate 20 Pro, P20’nin yeniden başlattığı kamera savaşlarını yeni bir seviyeye çıkardı. Şimdiye kadar çözünürlük anlamında 41 Megapiksel PureView kamerası en yüksek çözünürlüğe sahipti. Ancak akıllı telefon kameralarında bu kadar yüksek kamera çözünürlüklerine ulaşmak 2018 için henüz kolay değildi.
Huawei P20 Pro gibi Mate 20 ve Mate 20 Pro’da üçlü kamera kurulumu ile geliyordu. Ancak bu kamera kurulumu ilk defa kare şeklinde bir modül içinde karşımıza çıktı. Bu karenin dördüncü boşluğunda ise flaş yer alıyordu.
Mate 20 Pro , PureView benzeri aynalı bir kamera sistemiyle bu çözünürlüğü 40 Megapiksel seviyesine getirdi. Ana kamera diyafram açıklığı ise f/1,8 seviyesindeydi ve bu kamera geniş açılıydı. İkinci kamera 8 Megapiksel çözünürlüğünde 80 mm bir telefoto lensiydi.
Mate 20 Pro kamerası böylece 3x optik zoom yapabilme özelliğine sahipti. Bu kameranın diyafram açıklığı ise f/2,4 seviyesindeydi ve optik imaj sabitleme ile geliyordu. Üçüncü kamera ise 20 Megapiksel çözünürlüğe sahipti. Bu kamera ultra geniş açılıydı ve f/2,2 diyafram açıklığı ile karşımıza çıkıyordu.
Mate 20 Pro tarafında karşımıza çıkan 40 Megapiksel, yeniden yüksek megapikselli kameraların savaşını başlatmış oldu. Galaxy Note 9 ise çift kamera kurulumuna sahipti ve Galaxy S9 Plus ile aynı özelliklere sahipti. Galaxy S 10 ve Note 10 ile birlikte Samsung’ta kamera savaşlarında önemli cephelerden birinde yer alacaktı.
Vivo X23 ve ekran altı parmak izi devrimi
Vivo her ne kadar o döneme kadar ülkemizde duyulmamış olsa da, Çin’de önde gelen Android akıllı telefon markalarından biri haline gelmişti. Zirveye doğru emin adımlarla çıkan marka, ilk defa kendisini ekran altı parmak izi teknolojisiyle gösterdi.
O dönemde birçok marka, parmak izini ekran altına almanın yollarını arıyordu. Çoğu marka telefonun arkasında bu teknolojiye yer veriyor, Sony ise güç düğmesine parmak izini entegre ediyordu.
Ancak parmak izine kullanıcıların hem daha kolay ulaşımı hem de arka tarafta daha fazla kameralara odaklanmak için parmak izi teknolojisinin gelişmesi gerekiyordu.
İşte Vivo, Çinli markaların akıllı telefon teknolojisi açısından ne kadar inovatif markalara sahip olduğunu yeniden hatırlattı.
Telefon dönemin orta seviye işlemcisi olan Snapdragon 670 ile geliyordu. Çift kameralı ve Süper AMOLED ekranlı model, parmak izini ekrana okuturken bir tür efekt veriyordu.
Bu ekran altı parmak izi için ilk deneme olduğu için çok hızlı çalıştığı söylenemezdi. Ancak Vivo’nun aksine aynı teknoloji üzerinde çalışan Huawei çok daha etkileyici bir parmak izi tarayıcı ile karşımıza çıkacaktı.
Xiaomi, Mi 8 ile çentikli tasarıma geçiyor
Çentikli ekran tasarımı, özellikle 2018 yılında Android akıllı telefon modellerinin vazgeçemediği tasarım öğelerinden biri olmuştu. Bu noktada Oppo damla çentiğe doğru geçerken, Huawei‘de Mate 20 modelinde damla çentik kullanmıştı.
Xiaomi Mi 8‘de bu anlamda iPhone X tasarım çizgisini Android dünyasına taşıyan modellerden biriydi. Ancak bu benzer tasarıma karşın, Mi 8 dönemin en iyi amiral gemisi akıllı telefon modellerinden biriydi.
Ekran tarafında 1080 x 2248 piksel çözünürlüğe sahip 6,21 inç büyüklüğüne sahip olan Süper AMOLED panel HDR10 özelliği ile donatılmıştı.
Xiaomi’de 2018 yılına adapte olmak için Mi 7 serisini es geçmiş ve Mi 8 ile karşımıza çıkmıştı. Şimdiye kadar amiral gemisi modellerinde IPS LCD tercih eden Xiaomi, ilk defa Süper AMOLED panel kullanmış ve fiziksel tuştan da vazgeçmişti.
Telefonun ekran kasa oranı ise yüzde 83,8 seviyesindeydi. Xiaomi Mi 8 ile birlikte bir anda sınıf atlamış ve Huawei ile birlikte Android amiral gemisi savaşlarında ben de varım demişti.
İşlemci tarafında yılın amiral gemisi işlemcisi Snapdragon 845 ile gelen Mi 8, kamera tarafında da kendini geliştirmişti. Çift kamera kurulumu ile gelen yeni Mi, 12 Megapiksel çözünürlüğe sahip ana kamerada f/1,8 diyafram açıklığı ile geliyordu.
Yine 4 odaklı netleme desteği, Xiaomi amiral gemisinin sürüden ayrılmasını sağlıyordu. İkinci kamera ise 12 Megapiksel çözünürlüğe sahip telefoto olarak karşımıza çıktı. Diyafram açıklığı ise f/2,4 seviyesindeydi.
Video tarafında ise Mi 8, Huawei modellerine göre çok daha üstün özellikler sunuyordu. 4K/ 60 FPS desteği sunan Mi 8, dönemin önemli Android amiral gemisi akıllı telefon modellerinden biri haline geldi.
Bu arada ilk Mi 8 ve Mi 8 Pro modelleri arka tarafta yer alan fiziksel parmak izi sensörü kullansa da, yıl içinde ekran altı parmak izi sensörü kullanan versiyonları da ortaya çıktı.
Uygun fiyatlı amiral gemisi savaşları: Pocophone F1 ve Honor Play karşı karşıya
Xiaomi giriş ve orta seviyede Redmi markasıyla pazarı elinde tutuyordu. Mi serisi ile amiral gemisi savaşlarına giren marka için 2018 yılının sürpriz cihazı ise alt markası Pocophone‘dan geldi. Üst seviye işlemciyle donatılan model, daha uygun fiyatlı olarak amiral gemisi akıllı telefon piyasasına girdi.
Ancak bu piyasada tek başına sayılmazdı. Huawei alt markası Honor ile çoktan bu yeni pazarı fark etmişti. Oyuncu telefonu piyasasının da hareketlenmesi sonrası Honor uygun fiyatlı oyuncu telefonu olan Play ile karşımıza çıktı.
2018 yılına damgasını vuran iki Android amiral gemisi akıllı telefon modelini sizler için karşılaştırdık. Amiral gemisi akıllı telefon fiyatlarının hem Türrkiye hem de dünyada cepleri yakmaya başlamasıyla, bir zamanlar Nexus serisiyle bu boşluğun doldurulduğu uygun fiyatlı amiral gemisi modellere yeniden ihtiyaç duyuldu. Fiyat performans canavarı olan bu cihazlar, kullanıcının da en çok dikkatini çeken modeller olmaya başlayacaktı. Özellikle bu rüzgarın 2020 yılında firtınaya dönüştüğünü de hatırlamak lazım.
Pocophone F1 daha ortaya çıkmadan bile sızıntılarıyla tüm Android akıllı telefon dünyasını heyecanlandırdı. Özellikle Xiaomi gibi fiyat performans telefonlarıyla tanınan bir markanın bu işin altına imza atması da ayrı bir heyecan konusuydu.
Honor Play mi Pocophone F1’mi? Hangisi daha iyi?
Ekran tarafında Pocophone F1 6,18 inç büyüklüğünde 1080 x 2246 çözünürlüğünde, 403 ppi piksel yoğunluğuna sahip IPS LCD ekranla karşımıza çıktı. Honor Play‘de 6,3 inç büyüklüğüne sahip IPS LCD panel kullanıyordu. Bu ekran 1080 x 2340 piksel çözünürlüğünde ve 409 ppi piksel yoğunluğuna sahipti. Doğrusu ekran tarafında iki model de benzer özelliklerle karşımıza çıkmıştı.
İşlemci tarafında, Honor Play, P20 ve Pro‘da kullanılan 10 nm fabrikasyon süreci ile üretilen Kirin 970 ile karşımıza çıkıyordu. Bu güçlü işlemciye Pocophone F1 ise, yılın en iyi Android akıllı telefon işlemcisi olan Snapdragon 845 ile cevap veriyordu. Performans açısından 845 biraz daha iyi seviyede olsa da, Kirin 970‘de neredeyse bu performansı zorlayacak bir rakipti.
Kamera tarafında Pocophone F1, çift kamera kurulumuna sahipti. Ana kamera 12 Megapiksel çözünürlükte ve f/1,9 diyafram açıklığı ile karşımıza çıktı. İkinci kamera ise 5 Megapiksel çözünürlüğe sahip derinlik kamerasıydı.
Honor Play modeli de çift kamera kurulumuna sahipti. Ana kamera 16 Megapiksel çözünürlüğe sahip olmasına karşın f/2,2 diyafram açıklığı ile özellikle ışığın yetersiz olduğu sahnelerde, hayal kırıklığı yaratıyordu. Her ne kadar Kirin 970 yapay zeka yazılımı ile bu eksiği gidermiş olsa da, Pocophone F1 kamera konusunda bir adım öndeydi. Honor Play‘in derinlik kamerası ise 2 Megapiksel çözünürlükle karşımıza çıktı. Ön kamera tarafında Pocophone F1 20 Megapiksel çözünürlük sunarken, Honor Play 16 Megapiksel seviyesindeydi.
Tasarım anlamında ise iki modelde benzer yapıdaydı. Çentikli yapıularıyla özellikle önden ayırmak mümkün olmayan modellerden F1 yüzde 82, Play ise yüzde 83 ekran kasa oranına sahipti. Xiaomi arka kameraları telefonun tam ortasına konumlandırrmıştı. Honor ise P20‘de olduğu gibi sol kenarda ikili kamerayı yerleştirmişti.
Apple iPhone X tasarımı ile yola devam ediyor
Apple, iPhone X ile iPhone 10. yılına özel bir model çıkarmış ve bu mıdel iPhone 8 serisinin satışlarını bile geride bırakmıştı. Yeni teknolojik imkanlar ve iPhone X’in bu kadar benimsenmesi ise, Apple tarafında yeni bir tasarım felsefesinin yolunu açmış oldu.
iPhone XR, XS ve XS Max olarak adlandırılan bu üç model isimlendirme anlamında da farklılık gösteriyordu. Apple , iPhone 9 modelini atlanmış ve şimdi de iPhone X‘in devamı olan yeni bir nesille karşımıza çıkmıştı.
Bunlardan iPhone XR, yeni neslin en uygun modelli amiral gemisi akıllı telefon modeliydi. Aslında tasarım açısından iPhone 8 modelinin iPhone X formunda karşımıza çıkmıştı. Geniş bir çentik yapısı ile beraber FaceID artık iPhone modellerinin her seviyesinde yer alıyordu. Aslında bu teknoloji nedeniyle tüm iPhone amiral gemisi modelleri, X formuna bürünmek durumunda kalmıştı.
Apple, Kirin 980 işlemcisinden önce opiyasaya çıkardığı A12 Bionic işlemcisiyle ilk 7 nm mobil işlemciyi piyasaya sürmüş oldu. Açık ara en iyi mobil işlemci olan A 12, altı çekirdekli bir yapıdaydı. İşlemci 2 adet 2.5 GHz işlem gücünde çalışan yüksek performanslı Vortex çekirdeği ve 4adet enerji tasarruflu 1.6 GHz Tempest çekirdek barındırıyordu.
iPhone XS ve XS Max
Serinin üst seviye cihazları XS ve XS Max ise OLED ekranla karşımıza geldi. Süper Retina ve HDR10 özellikli olan bu ekran XS için 1125 x 2436 piksel çözünürlüğünde ve 5,8 inç büyüklüğündeydi. XR modeli bu anlamda XS‘e göre daha büyük bir ekrana sahipti. XS ekranı 458 ppi piksel yoğunluğu ile karşımıza çıktı. Amiral gemisi akıllı telefon için ekran kasa oranı yüzde 82,9 seviyesindeydi.
XS Max tarafında da Süper Retina ve HDR 10 desteğine sahip OLED ekran 6,5 inç büyüklüğünde ve 1242 x 2688 piksel çözünürlüğe sahipti. Piksel yoğunluğu ise yine 458 ppi seviyesindeydi. iPhone XS Max ekran kasa oranı ise yüzde 84,4 olarak karşımıza çıkmıştı.
Kamera tarafında ise XR modelinde 12 Megapiksel çözünürlüğe sahip f/1.8 diyafram açıklığı bulunan tek kamera kurulumu vardı. Doğrusu Google Pixel serisi ve temel iPhone modeli dışında tek kamera kullanan amiral gemisi akıllı telefon kalmamıştı. Apple ve Google ise bu konuda inat etmeye devam ediyordu.
iPhone XS tarafında ise 12 Megapiksel çözünürlüğe sahip geniş açılı ana kamera f/1,8 diyafram açıklığındaydı. İkinci kamera olan telefoto kamera da 12 Megapiksel çözünürlük sunuyor ve f/2,4 diyafram açıklığı sunuyordu. iPhone XS yine dönemin en iyi kameralarından biri ile karşımıza çıkmıştı. iPhone XS Max tarafında da aynı kamera özellikleri bizi karşılıyordu.
Google Pixel 2 ve Pixel 3 serisi
Google ise Pixel 2 ve 2 XL ile 2017 sonuna damga vurmuş ve önemli Android akıllı telefon modelleri arasında ön plana çıkmıştı. Aslında bu tasarım dili o dönemde bazı kullanıcılar tarafından pek de sevilmiyordu. Ekran kasa oranının büyük önem kazandığı dönemde Pixel 2 ve 2 XL modeli halen alt tarafta kalın bir çerçeve ile geliyordu.
İşin garip tarafı ise Google, Galaxy Nexus ile birlikte teknik anlamda bu alt kalın çerçeveye olan ihtiyacı çoktan ortadan kaldırmıştı. Uzun yıllardır fiziksel tuş kullanmayan ve bu konuda öncü olan firma, halen tam ekran deneyimi için adım atmakta direniyordu.
Buna karşın ilk Pixel akıllı telefonda gördüğümüz tasarım öğeleri bu modelde de devam ediyordu. Kamera tarafı ile alt kısım bir çizgi ile birbirinden ayrılıyor ve farklı materyallerle kaplanıyordu. Bu ilginç tasarım, Pixel modellerinin diğer Android akıllı telefonlar arasında sıyrılmasını sağlıyordu.
Pixel 2 ve 2 XL modelleri için Google desteğinin yakın zamanda kesildiğini de hatırlatmak gerekir. Ülkemize gelmeyen ve o döneme göre yüksek fiyatlı olarak çıkan modeller, Snapdragon 835 işlemciyle karşımıza çıkmıştı. Kamara performansı açısından da DxOMark listesinde Pixel 2 ve 2 XL uzun süre zirveyi yakından takip etti.
Her ne kadar Pixel 2 serisi en iyi Pixel serisi olarak adlandırılsa da, 2018 yılının sonunda çıkan Pixel 3 serisi 2018 yılının sonu ve 2019 yılının başına damga vurmayı başardı. Google, Pixel 3 serisinde yine geniş çerçeve ile karşımıza çıksa da, en azından 3 XL modeli çentikli ekran tasarımı ve ince çerçeveli bir tasarıma sahipti.
Google Pixel 3 ve 3 XL
Pixel 3 ve Pixel 3 XL P-OLED adlı parlak ve diğer OLED panellere göre biraz daha tasarruflu bir panelle karşımıza çıktı. Bu panelin HDR desteği vardı ancak, dönemin standardı haline gelen HDR10 desteği sunmuyordu. Pixel 3 tarafında 1080 x 2160 piksel çözünürlüğe sahip 5,5 inç büyüklüğünde 443 ppi piksel yoğunluğuna sahip bir ekran karşımıza çıkıyordu. Ekran kasa oranı ise yüzde 77,2 seviyesindeydi.
Pixel 3 XL ise 1440 x 2960 piksel çözünürlüğünde 6,3 inç boyutunda ve 523 ppi gibi yüksek seviyede piksel yoğunluğu sunan bir ekrana sahipti. Çentikli yapıda olan 3 XL‘da, ekran kasa oranı ise yüzde 82,8 seviyesindeydi. Ancak çentik diğer Android akıllı telefon modellerinde olduğundan biraz daha çirkin bir yapıdaydı. Hatta o dönemde bu kare şeklinde olan çentik büyük eleştiri konusu oldu.
Pixel 3 ve Pixel 3 XL tek kamera ile geliyordu ve aynı kamerayı kullanıyorlardı. Bu ana kamera 12,2 Megapiksel çözünürlüğe sahipti ve f/1,8 diyafram açıklığına sahipti. Kağıt üzerinde çok zayıf görünen bu kamera, kullanıcı tarafında ise mükemmel sonuçlar veriyordu.
Google, böylece Nexus telefonlardan alıştığımız iyi kamera performansını Pixel ile daha üst seviyeye çıkarmıştı. Artık tanıtılan her yeni Pixel modeli DxOMark listesinin zirvesine doğru hareketleniyordu.
Dünden bugüne cep telefonu tarihi dosyamızda bir dönemin daha sonuna geldik. Yine aynı döneme damgasını vuran oyun telefonlarını, bildiğiniz gibi geçen hafta ayrı bir şekilde işledik. Sizin için 2018 akıllı telefon modelleri arasında öne çıkan model hangisiydi? Yorumlarınızı bekliyoruz.
{{user}} {{datetime}}
{{text}}